‹|54|›

412 51 25
                                    

SREİN ~elli dördüncü bölüm ~

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

SREİN
~elli dördüncü bölüm ~


Yabancı, onunla yaptığı bir konuşmada daima doğru kişiyi bulduğunu söylemişti Hilal'e.

Hilal doğru kişi değildi.

Herkesin hayatında silik bir gölge misali varlığını sürdürmek için onların istediği insan olmaya çalışarak yaşamıştı yakın zamana kadar. İstediğinde iyi rol yapardı, yanlış olanı görmezdi gözleri gerektiğinde. Belki de sırf bu sayede yabancıya da kendini doğru bir tercih olduğuna ikna etmişti.

Abisinin kolları arasında zihnindeki karmaşanın içinde boğulurken bulmuştu kendini. Abisini öldürmesi gerekiyordu, içinde bir dürtü sürekli elindeki bıçağın varlığını unutmasına engel oluyordu.

Ancak o bıçağı kaldırmadı. Abisi yıllarca ona çektirdiği her şey için ağır bir dersi hak ediyordu ancak öldürmek... Hayatında onu gerçekten önemseyen birinin varlığına ihtiyacı olan Hilal için artık bu ihtimal bile değildi.

Başındaki ağrı git gide dayanılmaz bir hale geliyordu. Bedeninin yavaşça uyuşmaya başladığını hissettiğinde korktu. Başını kaldırdı, abisini kendinden iterek uzaklaştırdıktan sonra mutfaktan hızla çıkıp odasına girdi ve kapıyı kilitledi.

Annesi ve babasını amcasının öldürdüğünü duymak... Hilal için bu sözleri sindirmek pek zor değildi. Bunca yıllık kin hor görülme... Ancak bu gerçekle açıklanabilirdi. 

Gözü bir an İfrin'e takılırken cılız nefesi düzensizleşiyordu. Öldürülen annesi ve babası her zerresiyle tiksindiği amcasını zihninin karanlık kuytularına itti. Korku panik ve kontrolsüzlüğün getirdiği endişe...Hilal uzun zamandır hissetmezken birden bu hislerin içinde boğulurken bulmuştu kendini. Bu gecenin planlandığı gibi gitmeyeceği açıktı. Abisini öldürmesi gerekirken şimdi bunu yapmak istemiyordu. Bir an yalan söylediğine kendini inandırmak istemişti ancak telefondaki belge ve geçmişte yakaladığı ve şimdi anlamlandırabildiği telefon görüşmesi... Takip edilmekten bahsederken kast ettiği Amcası olmalıydı...

Zihnindeki fısıltıyı dinlemedi. Hayır abisi doğruyu söylüyordu... Ona inanması için çokça sebebi olmasının yanında Çınar'ın gerçekten umrumda olmasa rol yapmak gibi bir zahmete girmezdi.

Abisine olan öfkesi belki hiç geçmeyecekti ama artık onu öldürmek istemiyordu. Çünkü bu zamana kadar abisi için bir hiç olduğunu düşünürken gerçeği az önce öğrenmişti.

Böylece aile içinde saklı olan büyük sır tüm planı bozmuştu.

Çınar bilmeden kardeşini kendine getirirken ona biraz izin vermek için yanından aniden kaçan kızın peşinden gitmedi. Az önceki arbedede yaralanan kollarına peçete ile tampon yaparak masaya oturdu.

Hilal abisinin harap olmuş halinden habersiz az önce kilitlediği kapıya yaslandı. Bebekle birlikte yatağa bıraktığı telefona baktığında üzerine çöken derin huzursuzlukla kalakalmıştı. Bebeğin onun üzerindeki etkisi barizdi. Hilal birkaç dakika öncesine kadar neredeyse kontrolünü kaybetmiş bir halde olduğunu şimdi anlayabiliyordu, bedenindeki uyuşukluk boşuna değildi. Bedeni sanki durmak istese bile ona izin vermeyecekti, tabii Çınar ona gerçeği anlatıp çaresizce özür dilemeseydi.

SREİN | Texting ލWhere stories live. Discover now