‹|37|›

1K 108 250
                                    

SREİN-otuz yedinci bölüm-

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

SREİN
-otuz yedinci bölüm-

Güçsüz olduğunu söylemişti bir keresinde Derya, Hilal ona karşı bazen neden bu kadar acımasız olduğunu sorduğunda...

Sen de yapardın, demişti. Güçlü olsan sen de bencil davranırdın. Zayıftı ona göre genç kız. Güç alacağı bir şeye sahip değildi en basitinden kendi içinde bile ona biraz olsun güven verecek duygu kırıntısı yoktu. Ne bir aile ne de gerçek bir arkadaş... Bir insanın taşıdığı güç beraberinde bencilliği ve gaddarlığı getirirdi.

Şimdi ise kendini hiçbir anda olmadığı kadar bencil hissediyordu. Yabancıdan aldığı güç mü sebep oluyordu buna? Yoksa tahammül sınırını aştığı için mi gözü hiçbir şey görmüyordu. İçinde taşıdığı duygular bir şekilde değişmişti. Cevabını kendinde bulamadı, belki bir gün anlardı sebebini ancak o zamana kadar yabancının varlığına tutunduğunu düşünecekti.

Abisiyle yaptığı son kavga ile bir anlık öfkeyle yabancıya asla yazmaması gereken mesajlar atmıştı. Saniyeler içinde korku tüm bedenini sardı. Hava serin bir rüzgarla kendini hissettirirken eve doğru dalgınlıkla yürümüş eve girdiği gibi kapıyı kilitleyip kendini odasına atmıştı. Abisinin eve gelmemesini diledi, içten içe gelmesini isteyerek, Hilal'e hala bir açıklama borcu vardı. Hoş, gelse dahi kapıyı açmayı düşünmüyordu. Kendine güvenemedi, yine affetmek istemiyordu.

Telefonu yatağının üzerinde bırakıp mutfağa geçti. Kendine büyükçe bir bardak su doldurdu. Hava iyiden iyiye kararırken odadaki ışık azalınca ışığı açtı. Mutfaktaki küçük masaya yaslı sandalyeyi çekip oturdu. Abisini düşünmeyi bıraktı, sindirmesi gereken çok daha büyük bir problemi vardı.

Vicdanının sesini susturabilir miydi?

Güçlü olmak istiyorsa pekala başarabilirdi. Öfkesinin ötesinde gizliden hissettiği korku kendini yavaştan göstermeye başlamıştı.

Asla bu kadar kolay teslim olmayacaktı. Olmamalıydı. Asla bir anlık öfkesine kapılıp karar vermemesi gerekiyordu. Gerçekleri öğrenmeliydi. Bebeğin hikayesini bilmeliydi. Yabancının ona gerçekten ne için mesaj attığını öğrenmesi gerekiyordu. Arkadaşı olduğunu iddia etmesi yeterli bir sebep değildi. Bir sebebi olmalıydı, ya da karşında ölümden zevk alan biri vardı...

Neler düşündüğünün farkına varınca afalladı. Başından beri yine kendini ikna etmeye çalıştığını o an anlamıştı. Bencilce davranıyordu. Tam da olması gerektiği gibi. Aklını kurcalayan tek detay yabancının ondan gizledikleriydi. Kendini güvence altına almaya çalışıyordu.

Başardığında ne yapacaktı? Güvende olduğuna kanaat getirince ölümlerini arzulamasının önünde hiçbir engel kalmıyordu zihninde. Kendinden korktu. Her şeyi öğrenmeyi başardığını farz etti. O durumda yine aynı kararı alması gerektiğini düşündü. Korkmaz ya da tereddüt etmezdi ölümü düşünmek için. Kendinden beklemeyeceği şekilde, çoktan ailesini silmişti. Onların suçuydu. Hepsi onlar yüzündendi. Hilal'in onların cinayetini düşünmesinin sebebi yine kendileriydi.

SREİN | Texting ލTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon