12. "... 'Dağ Aslanı'yım. "

326 32 38
                                    

   Neredeyse yarım saattir o dairenin içinde oturuyorduk. Yani Scott ve ben dairenin içindeydik, Derek ise dışarıda beni öldürmek için dikilmiş, hala o yüz ifadesiyle bekliyordu. Scott'ın isyanları tekrardan kulaklarıma ulaştı.

   ''Stiles! Çıkar beni buradan! Lütfen!'' dedi. Ben iç çektim ve telefonumda olan gözlerimi ona çevirdim.

   ''Bana seni çıkardığımda, beni Derek'ten koruyacağına dair söz ver.'' dedim, Derek'in burada olduğunu bildiğime rağmen hemde.

  ''Tamam. Tamam! Yeter ki çıkar artık beni bu ter kokmuş odadan!'' dedi ve bende gülümsedim. Oturduğum zeminden kalktım ve siyah toza doğru yaklaştım. Derek yaklaşmam ile kükredi. Yerimden sıçramıştım. Hemen arkamdaki Scott'a baktım ve bana 'Ben buradayım.' diyerek baktı. Bir şey söylemese bile başımı onayla salladım. Ona güvendiğimi belirtircesine.

  Derek hiçbir ses çıkarmadı. Sadece dairenin dışında dikilmiş durdu. Fakat kükremesi ve kızmış yüz ifadesi, bana beni bu hayatta yaşamam için bir şans daha vereceğini göstermedi.

  Sonunda siyah tozu derin nefes alıp, bozdum. Hemen Derek'e baktım ve bakmam gibi yakamdan tutup beni bir duvara çarptı. Sırtımın acısıyla inledim.

  ''Aman Tanrım. Aman Tanrım! Özür dilerim!'' dedim yaşamak için çabalayarak.

  ''Söylediklerinde ciddi miydin?'' dedi Derek. Ben şaşkınlıkla ona baktım. Ve başımı onayla salladım.

  ''Evet. Yani ciddiydim.'' dedim titrerken. Birkaç saniye gözlerimin içine baktı. Bende onun gözlerine baktım. Gözleri güzeldi. Lanet olası onlar çok güzellerdi. Hiç bu kadar yakından görmemiştim. Sanki onun gözlerinin içinde kendimi buldum. Daha fazla bakmak istedim. Fakat ellerini yakamdan çekti ve ben ona soyunma odasından çıkacakken onun arkasından bakarken, bana döndü.

   ''Teşekkür ederim.'' dedi. O kadar kısık sesle söylemişti ki ilk başta anlayamadım. Fakat anlamam ile yüzümdeki şaşkınlığı gizleyemedim. Sonra soyunma odasını terk etti.

   ''Ne?'' dedi Scott bana bakarak. ''Derek. Derek Hale. Az önce sana teşekkür mü etti?'' 

   Sağ elimi saçımdan geçirdim ve yüzüme havalı bir gülücük takındım. ''Yani....'' kendimi süzdüm. ''Bu çekiciliğe kim karşı çıkabilir ki?'' diye sordum. Scott hala şaşkındı.

  ''Ona ne dedin?'' diye sordu ben soyunma odasından çıkacakken beni durdurmak için elini omzuma koyarken. Düşünmüş gibi yaptım.

  ''Yani... Ona sadece teşekkür etmesi gerektiğini söyledim.'' omuz silkerek  ve muhtemelen başlamış dersime ulaşmak için hızlı adımlarla cipime doğru ilerlerken dedim. İlerlediğimden dolayı omzumun üzerindeki eli düştü.

   Dün okul çantamı cipimde unutup, bırakmıştım ve bu durumdan mutluydum. Eğer eve koymuş olsaydım, muhtemelen hocalar bana kızardı. Bu ya geç kaldığım için ya da çantamı unuttuğum için olurdu. Zaten geç kaldığım için bir de çantam yüzünden azar işitemezdim. ''Ben cipten çantamı alıp geliyorum.'' dedim Scott'a ve omzuna iki kere vurup, uzaklaştım. Her adımımda, tek tek düşünceler, beynime akın etti.

   Hala Derek'in bana teşekkür etmesinden dolayı şaşkındım. Yani bana teşekkür etmesinden beri içimde bir mutluluk vardı. Anlatamayacağım bir çok his kaplıyordu vücudumu ve ben bu hissi tanımlayamadım. Bu neydi? Bu hissin tanımı var mıydı? Bilmiyordum. Eğer daha fazla düşünürsem, milyonlarca sorunun daha cevaplanmamış bir şekilde kalacağını bildiğim için başka şeyler düşünmeye çalıştım.

   Sonunda cipimden çantamı aldım ve geri okula doğru yürümeye başladım. Sanki biri beni izliyormuş gibi hissettiğim için etrafıma bakmaya başladım. Fakat herhangi biriyle karşılaşmasam da o kişinin yaklaştığını hissedebiliyordum. Elimde sıkıca tuttuğum sırt çantamı, titreyen ellerimle taktım. Bunu yaparken bakışlarımı etrafta gezindirdim. Adımlarımı hızlandırdım. Hızlı adımlarım, sonunda koşmaya dönüştü.

Power İs Power ~ SterekWhere stories live. Discover now