3. Kabus

442 40 29
                                    

    ''Sabah olana kadar burada kalacağım ve sonrasında gideceğim.'' dedi. Bende gülümsedim ve yatağın içine girdim. O ise koltuğa doğru yöneldi.

''Derek. Yanımda yatabilirsin.'' dedim. Yanlış anlamasını istemiyorum ama gerçekten o koltukta uyumak bir cehenneme giden yolculuk gibi. Kalktığınızda her yeriniz tutuluyor. Dostum şaka yapmıyorum! Gerçekten! Bunu birçok kez yaşadım.

''Hayır. Ben koltukta yatacağım. '' dedi. Ben onaylamadığımı göstermek için kafamı iki yana salladım.

''Rahatsız olacağımı düşünüyorsan, olmam... Fakattt eğer bu gece kafamı koparacaksan önceden söyle ki tüm tanıdıklarım için bir mektup yazayım.'' bir kere düşündüm ve ''Ah Tanrım! O mektupları yazmak tüm canımı alacak!'' diye iç çektim.

   ''Merak etme Stilinski. Bugün seni öldürmeyeceğim.'' dedi sırıtarak.

  Ben yanıma yatsın diye kaydım. Fakat o koltuğuma doğru yöneldi. Şaşkınlıkla izledim.

   Koltuğuma oturduğu gibi gözlerini  kapattı.

   ''Beni izlediğini hissedebiliyorum, Stilinski. Uyu artık.'' hala gözleri kapalı bir şekilde söyledi.

   Bende doğrulduğum yatağımda geri uyku moduna girdim. Kabus görmek istemiyorum ve umarım görmem.

    Gözlerimi açtığımda siyahtan başka hiçbir renk olmayan ve sadece bir ışığı olan bir odadaydım. Kokarcasına oturduğum sandalyeden kalkmak istedim. Fakat ellerim ve ayaklarım bağlıydı. Yani bu girişimim boşunaydı. Başka bir yol bulmalıydım.

    Bulanık gözlerimi netleşsin diye odanın içine doğru keşif yaparken birçok kez kırptım. Herhangi bir kesici alet bulmaya çalışıyordum. Burdan çabucak çıkmalıydım. Çünkü içimden bir ses kötü şeylerin olacağını söylüyordu.

   Aramaya devam ettim. Sandalyemde zıplaya zıplaya arkama bakmak için döndüm. Ve o zaman döndüğüm için o kadar pişman oldum ki...

   ''Tekrardan merhaba Stiles.'' dedi sırıtarak 'Kim olduğu bilinmeyen Alfa Kurt Adam'.

   ''Senden korkmuyorum.'' dedim bunun ne kadar yalan olduğunu bilsemde. Dediğim şeye gülmüş olmalı ki bir süre gülmeyi bitirmesini bekledim. O güldükçe, ben daha fazla sinirlendim.

    ''Bunun doğru olmadığını ikimizde biliyoruz, Stiles.'' dedi bana son kelimesinde yaklaşarak.

    ''Bizden, bu kasabadan ne istiyorsun?'' konuyu değiştirmek istercesine söyledim.

   ''Size zarar vermek istemiyordum. Fakat yoluma çıkarsanız... O zaman işler değişirdi ve siz bana engel olmaktan başka bir şey yapmadınız.'' dedi arkasını dönerek. Duvara doğru yaklaştı ve ışıkları açtı.

   Gördüğüm manzarayla nefesim kesildi. Bir daha nefes almamak için dua ettim.

    Lydia ve Allison kanlar için bir sandalyede oturuyorlardı. Yaşadıklarını umdum. Fakat öldüklerini biliyordum. Boğazları o kadar derin kesilmişti ki... Odanın her yerinde olan kan kokusunu şimdi fark ediyordum. Gözümden yaşların akmasına izin verdim.

   Ve babam... Babam da oradaydı ve kalbinde bir bıçakla orada duruyordu. Ağzından taze kanın aktığını görebiliyordum. Sanki benim kalbime bıçak saplanmış gibi hissettim. Orada ölmek için yalvardım. Onun yanına gitmek için yalvardım. Gözlerimi sıkıca kapattım. Bunun bir rüya olmasını ve uyanmayı diledim. Fakat gözlerimi açtığımda hiçbir şeyin değişmediğini fark ettiğimde sanki ruhum bedenimden çıkmış gibi hissettim. Artık ben yaşayamazdım. Sevdiklerim olmadan olmazdı.

Power İs Power ~ SterekWhere stories live. Discover now