benim aşkım, on altı

2.9K 461 516
                                    

şey, bu bölüme çokça yorum yapın olur mu 🥺
çok güzel oldu bu bölüm 🥺🦋

***

sayılar, sahi sayılar benim hayatımın her şeyiydi nereye gidiyorlardı şimdi? sabah kalktığımda, gece uyuduğumda, yürürken, otururken, bomboş dururken hatta bir şeyler sayardım ben, hangi ara bomboş oturduğumda onu düşünecek seviyeye gelmiştim?

iç çekişlerimin yerini ufak gülüşler, gece kaldıran takıntılarım yerine o mesaj attı mı merakı, sessizdeki telefonumun artık sesinin açık olması, kar küresi, sahi biz artık yalnız değildik.

haftasonu yatağımda gözlerimi açmadan yeni yeni uyanırken kulağıma evin kapısının sesi ulaştı, sonra koşan adım sesleri ardından da "channie!" diyen sesi, üstüme atladı. ellerim direkt beline gitti, güldü, yanaklarımı tuttu. "günaydın sevgilim!"

"günaydın," dedim gülümserken, gözlerimi açıp güzel yüzüne baktım önce ardından da kıvır kıvır olan saçlarına, bunu fark ederek başını eğdi ve kıvırcıklaştırdığı saçlarını yüzüme sürttü. kıkırdadım.

daha sıkı sarıldım. yan dönerek onu da yanıma yatırdım ve üstümüze örtü örttüm. "biraz daha uyuyalım."

güldü, kolları boynuma sarılırken "uyanman lazım koca bebek," deyip saçlarımı okşadı, yanağımı öptü. "bugün bir sürü, bir sürü yer gezeceğiz. liste yaptım!"

"nereleri gezeceğiz?" dedim, dediklerini dinliyordum evet ama odağımın çoğu kokusunda ve uykuda. gözlerimi kapatıp uyumaya çalışırken Jisung parmaklarını kaldırıp teker teker nerelere gideceğimizi saydı sonra uyumuşum ben.

o yüzümün her bir yerimi öperken geri uyandım.

"beni dinlemedin hain." burnumu sıktı ve kollarımın arasından çıkarak ayağa kalktı. "ve ben acıktım, kahvaltı hazırlıyorum, yüzünü yıka sonra da yanıma gel koca bebek."

bana göz kırptı sonra da hızlıca içeri koştu. üstündeki kıyafetlere güldüm, geçen gün beraber aldığımız kare desenli pijaması vardı, üstüne de bol beyaz bir tişört giymişti.

örtümü kenara atıp kendi kıyafetime baktım, aynı pijamayı benim de giymem dahilinde yine güzeldik.

ilk önce yüzümü yıkadım, annemle konuştum, annemle konuşurken odamı topladım ve camları açarak güzel bahar havasının içeri girmesine izin verdim. jisung telefonundan şarkı açmış, dans ede ede kahvaltı hazırlıyordu.

"ben geldim," dedim kısık bir sesle, güldüm. "yardım edeyim mi?"

"meyve suyu çıkarabilirsin sevgilim bize."

sevgilim.

kalbim hala her duyduğunda yerinden çıkacak gibi atıyordu, buna bir çözümüm yoktu.

dolabı açıp annemin artık hem bana hem de jisung'a gönderdiği organik meyve sularından çıkarıp bardaklara koyduğumda jisung da kendi sandalyesine yerleşti, bardağı uzattığımda bana havada bir öpücük atmış, yemeğini yemeye başlamıştı.

ben de onunla beraber ederken bana baktı. "bugün," dedi. "dışarı çıkarken pijamalarımız ile çıksak mı? lütfen, lütfen, lütfen, lütfen."

pijamalarla mı?

kaşlarım kalkarken jisung ben sormadan açıkladı bana. "yani, pijamalarla gezelim, hep hayalim vardı böyle eğer bir gün sevgilim olursa onunla dışarıda pijama ile gezmek istiyordum. gezelim mi, lütfen, sevgilim, hı?"

gözlerini büyütüyor, ellerini çenesinin altına koymuş, bana en güzel gülümsemelerinden birini vermişti.

dayanamadım.

sweet night, chansung ✓Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ