biraz da sen, yedi

2.8K 500 411
                                    

Selamm

***

cuma günü eve gelmemden dolayı iki gün boyunca göremedim jisung'u, çocukların hepsi yazdı, iyi olduğumu sordu. cevap verdim, iyiyim dedim. iyiyim, anlık şeylerden sonra iyiydim.

jisung da yazdı bana, ona da cevap verdim.

iyiyim dedim ama aklımdan çıkmadı iki gün boyunca.

beni düşündüren bu, gereksiz şeyler yerine onu düşündüm iki gün boyunca. karşı binanın elektrik faturasını, alt katımda oturan teyze ve yedi kedisinin nasıl geçindiğini, eski zamanlarda bilim deneylerini nasıl yaptıklarını değil de onu düşündüm.

zihnim sadece onu düşündü.

iyi miydi, kötü hissettirmiş miydim, bilmiyorum ama önce kendimi toparladım o iki gün. bir sürü tavsiye verdim kendime, insanların dokunuşlar kötü değil, kötü hissetme, kötü düşünme.

en azından bir şeyleri kabul ettirmeye çalıştım.

pazartesi sabahı ise erkenden çıktım evden, bu sefer adımları değil dakikaları saya saya yürüdüm yolları. okula girmek yerine yurt binasının önünde beklerken elimdeki iki meyve suyuna bakıyordum, umarım severdi bunları.

şey, ne olur ne olmaz diye vişneli getirdim ona.

saat yediyi elli sekiz geçe yurdun önündeydim ben, jisung ise sekizi on geçe tam olarak çıktı bahçeye. uykulu hali gözüme tatlı geldi, kendimi tutamadan güldüm. giydiği hoodienin içine sıkışmış, ara ara da esniyordu yürürken.

yine esnerken gözleri beni buldu sonra, eli ağzında donakalırken hızla geri indirip ona bakmamla bana doğru geldi.

gülümsedim. "günaydın."

güldü. "günaydın, nasılsın?"

omuz silktim yanına yürümeye başlayarak. "iyiyim, sen?"

iç çekti. "uykulu."

ardından da ona uzattığım meyve suyu ile gülüşü daha da büyüdü, "vişne sularını sana getireceğim," dedim açıklamak için. ben pek içmezdim zaten, annem ben seviyorum diye avusturalya'dan sürekli bir şeyler gönderirdi ve meyve suları da buna dahildi.

ananaslı benim favorim.

vişneli jisung'un olabilir.

anlık bir cesaretle ekledim."yaslanabilirsin bana istersen."

iki gün boyunca kendime çok tavsiye verdim, sanırım fazla cesaret yaptı ama pişman mıyım? yoo, değilim.

"emin misin?" diyerek sordu endişeyle. kafamı salladığımda ise koluma sarıldı ilk önce ardından da başını koluma yaslayıp öyle yürümeye başladı.

haline güldüm. "gece dizi mi izledin?"

"benim suçum yok," dedi. "dizi beni çok cezbetti, en güzel yerleri bölüm sonlarına koymaları onların suçu."

"ne izledin peki?"

meraklıyım da biraz.

"2 Gether."

duydum sanırım, pek hatırladığım söylenemez ama "anımsatıyor bir yerden," demekten de kendimi alamadım. "belki bakarım bir gün."

"bak," deyip daha sıkı sarıldı koluma. "chan çok sıcaksın, battaniyem olur musun lütfen?"

sabah saati diye hava esiyordu hafiften bu yüzden üşümesi çok doğaldı ve teklifi beni güldürmüştü. cevap vermeden yürümeye devam ederken jisung yanağını koluma sürte sürte okula gelmiş ikimiz o şekilde merdivenleri çıkmıştık.

sweet night, chansung ✓Where stories live. Discover now