"Arkadaşlarımı görmeye gittim diye hesap verecek değilim," diyerek kollarımı birbirine bağladım. Kafamı bir an Derin'e döndürdüğümde hâlâ başını sıvazlıyordu. Eh, alışık olmadığı halde bu kadar içerse sonunda cefasını da çeker.

"Arkadaş mı? Ne zaman arkadaş oldunuz?"

"Mapus damlarına düştüğüm zaman onlar bana destek oldu. Unutacak değilim," dediğimde Derin alttan alttan alayla gülmeye, Berzan ise Ciddi misin? Dercesine bana bakıyordu.

Adar bir şey söylemeden Ravza içeriye girdi. Ve Adar sonunda sivri bakışlarını kız kardeşine çevirmiş, konuşmadan bakışları ile hesap sormaya başlamıştı.

"Hayırlı sabahlar..." diye mırıldandı Ravza.

"Otur," dedi Adar, ciddi ifadesinden taviz vermeyerek. Sanırım Ravza'ya ilk kez kızıyordu. Belki de alkol aldığı içindi.

Ravza, Derin'in yanına otururken donuk suratını bana çevirdi. Sanırım dün gece tek içmeyen kişi bendim. Derin sarhoş olacak kadar, Ravza ise orada doğru yanlışı umursamayacak kadar içmişti ama Derin kadar da uçmamıştı.

"Nasılsın Ravza? Başın ağrıyorsa Derin ile birlikte ağrı kesici için. İkiniz de ayrı bir kafadaydınız, içmediyseniz bile dün geceki halinizi içmişsiniz gibi sayıp, kafanız güzel diye es geçiyorum," dedi Adar, otoriter bir konuşmayala. Derin'e karışma veya müdahale etme hakkı olmadığı için ona laf çarpıyor, Ravza'ya ise bir daha böyle bir manzara ile karşılaşmak istemiyorum diyordu. Yani bakışları bunu anlatıyordu. Sanırım.

"Bize neden kızıyorsun Enişte?" dedi Derin, göz ucu ile bana bakarak. "Senin karın götürdü bizi," demesi ile satılış hızımı izledim.

Kaşlarımı çatarak kollarımı birbirine bağladım. "Evet, ama ben size için demedim!" Derin omuz silkerek beni umursamadığını belirtti.

Boran içeriye girerken elindeki telefonu cebine yerleştiriyordu. "Kafalar nasıl pavyoncu tayfa?" dedi Boran, bizimle alay etmeye şimdiden başlayarak. Kaşlarını havaya kaldırarak Ravza ile Derin'e baktı. "Sizin süslü püsküllü şeyleriniz nerede?"

Derin dişlerinin arasından bir şeyler homurdanınca Boran'a gelişi güzel küfürler ettiğini de anladım. "Sen önce kendine bak. İçince bizden beter oluyorsun. Hatta binlerce iltifatta bulunuyorsun," dediğinde Boran anlamayan bakışlarla bir süre Derin'e baktı. Derin videoyu atmamış mıydı?

"Ben kimseye iltifat falan etmem," dedi Boran, kendinden kesinlikle emin bir tavırla. Adar'ın yanındaki tekli koltuğa oturdu.

Derin birden ayağa kalkınca hepimiz onu izlemeye başladık. Televizyonun bir yerine telefonunun kablosunu bağladı. Sanırım tahmin ettiğim şeyi yapacak ve kendini de bilmeden rezil edecekti.

"Hiç gerek yok," diye ayaklandığımda Adar, kolumdan tutarak beni yerime oturttu. "Bırak, rezil oluşlarını izlesinler de daha fazla konuşmasınlar," dediğinde gülmem gelmişti. O bile bunların laf dalaşından sıkılmıştı.

Videonun başlaması ile Derin keyifle Boran'a döndü. Onun surat ifadesinin değişimini izlemek onun en büyük zevki olacağına eminim.

Boran'ın, Derin'e iltifat ettiği anın ekrana yansıması ile Boran'a baktım. Ağzı açık kalmış halde hayal olmasını dilediği videoyu izliyordu. "Kapat ya!" diye ayağa kalktığında gülmeye başladım. Yüzündeki utancı saklamaya çalışsa bile bunu anlamak zor değildi.

"Hani ben çok çirkindim," dedi Derin, zafer dolu bakışlarıyla. "Eh, gizlice hayranımsın bebeğim." Yanıma oturarak bacak bacak üzerine attı.

Boran tamamen Derin'e döndü. Arsızca sırıttığında utanma sırasının Derin'de olduğunu anladım. Derin'in telefonunun kablosunu çıkartırken kendi telefonunu taktı. Videoyu arıyor olacak ki dikkatle telefonuna bakıyordu.

Gecenin İzi Where stories live. Discover now