16. Bölüm

2.1K 251 18
                                    

Birçok kişiye göre burada köpek bağlasan durmazdı. Ama Nurdan durabilirdi. Çünkü Nurdan nereleri görmüştü. İki dökülmüş duvar boyası mı ona koyacaktı?

"İki bin diyorsunuz kiraya, hiç pazarlık payı yok mudur? Yoklasak bir ev sahibini?" diye sordu komik emlakçıya. Bu emlakçıların komik görünmeyeni yoktu galiba.

"Olsa olsa bin dokuz yüze düşürür abla yani bir deneyelim de. Öyle büyük bir düşüş bekleme."

Maaşına göre fazla olduğundan değildi de, normalde kiraya dört yüz lira veriyorken birden iki bin lira verecek olma fikri fazla geliyordu Nurdan'a. Alıştıra alıştıra yükselsin istiyordu. Yoksa çatır çatır verirdi o parayı buraya.

Miça ve Ayşe'yi çok özleyecekti. Ama artık bunu yapması gerekiyordu. O deneyim de orada kalmıştı. Hayatının yalnız yaşaması gereken kısmındaydı. Bir sürü ev gezmişti Beşiktaş'ta. Genelde binalar eskiydi. Buna rağmen kiralar yüksekti. Buradan daha iyi evler görmüştü daha ucuza, fakat onların da konumları merkeze uzaktı ve de giriş kat falanlardı. Bu en üst kattı. Üstelik İsa'dan kalma da olsa bu apartmanın bir asansörü vardı. Çok tatlış bir çatı katıydı. Biraz bakım yapılsa sevimli bir eve dönüşecekti.

Nurdan biraz dağınık bir kız olabilirdi lakin çamaşır suyunu severdi. Birazcık azimle bu evi pırıl pırıl ederdi. Sevda kraliçeyi de çağırırdı. Anasını ağlatırlardı bu evin.

"E tamam peki madem. Ben tutuyorum bu evi her halükarda. Ama bak duşakabini yaptıracak. Bunu peşin peşin söyle, ben de yarın hazır edeyim depozitoyu."

"Peki abla, öyle diyorsan, hayırlı olsun şimdiden. Yarın ararım ben seni ev sahibiyle konuşayım."

"Tamamdır, sen beni bir saat önceden ara, gelirim kontrat için."

Kızlara önceden çıtlatmıştı neyse ki eden çıkacağını. Bu onlar için kira bedelini yüz elli lira kadar arttıracaktı ama buna hazırlardı. Gerçekten bu aralar keyfi yavaştan yerine geliyordu. Hayatı düzene giriyordu. Vizelerinden iyi notlar almıştı. Yılbaşından sonra finalleri vardı hemen. Onlara da hazırdı. Düzgün bir işi, düzgün bir maaşı vardı, düzgün de bir evi oluyordu sonunda. Ya da biraz temizlik ve bakımla düzgün olacaktı demek daha doğru olurdu.

Tek sorunu Yalçın'dı. Onunla da yaşamaya alışmıştı. Bu gitgelli halleri beş aydır vardı sonuçta. İki hafta önce daha kötü bir hal almıştı ama ona da alışmıştı. Aynen Yalçın'a dediği gibi kendine saygı duyma konusunda oldukça başarılıydı. Bazen onu gördüğünde içi sızlar gibi oluyordu. Onun o naif öpüşleri, narin sarılışları aklına düşüyordu. Fakat sonra hemen yine o kadınlar geliyordu aklına. İşte o anda çıldırıyordu. Kızacak o kadar çok şey vardı ki! Yaptığı yanlışların sonu yoktu Yalçın'ın. En azından kendisi de farkındaydı bu hıyarlıklarının.

En son anlaşarak aralarındaki garip şeye son verdikten sonra oldukça profesyonel davranmaya başlamıştı Yalçın. İş konusunda yoğun bir dönemde oldukları için dirsek dirseğe çalışıyorlardı birçok konuda. İş yoğunluğundan mıydı, yoksa Yalçın'ın ayrıca bu konuya özen göstermesinden miydi, bilmiyordu ama onun çapkınlık peşinde olduğunu da pek görmüyordu son zamanlarda. Gece kulüplerinden ya da partilerden Instagram hikayeleri atmıyor, asansörlerde kızlarla yakalanmıyordu. Yoğun mesailer sonrası direkt evine çıkıyor, sabahları da yüzmeden direkt işe geliyordu.

Haftaya katılacakları bir ödül töreni vardı. Yalçın ödül alacaktı Eylül Yağmurları projesiyle. Tüm ekibi için davetiye ayarlamıştı. Nurdanlar o dizinin yazarı olmadıkları halde gideceklerdi. Hayatında ilk kez önemli davetlilerden biri olarak böyle bir ödül törenine katılacağı için çok heyecanlıydı. O gece için özel bir kıyafet almıştı kendine. Ona da ayrı paraya kıymıştı.

LÜZUMSUZ SAVAŞ (3)Where stories live. Discover now