5. Bölüm

2.1K 268 12
                                    

Yalçın'ın konum olarak attığı restoranın önüne gitmesi on dakikasını almamıştı. Saat bir hayli geç olmuştu. Gece ikiyi geçiyordu. Restoranın önüne geldiği an Yalçın'ı kapıda beklerken görünce kalbi hızlanmıştı. Yalçın da Arda'nın arabasını fark ettiği an agresif duruşunda bir artış oldu. Sırtını dikleştirip kavgaya girişeckemiş gibi bir hal aldı. Nurdan arabayı durdurduğu an Batu kapısını açtı ve Müslüm Gürses'in İtirazım Var söyleyen sesi komple dışarı taştı. Kemerini çözmeden arabadan inmeye çalışarak "Abi bize bir yetmişlik varsa atsanıza!" diye bağırdı Batu restoranın girişindeki görevlilere. Nurdan ağlar gibi sesler çıkarırken kemerleri çözdü. Aynı anda arkada oturan Arda camını açıp yarı beline kadar sarkarak "Abi varsa yüzlük gönder sen bir şişe!" diyerek saçma sapan bir şekilde nakit para uzattı. Yalçın sabır dilene dilene eliyle yüzünü kapatırken önce Arda'yı geri itiştirdi. Sonra arabadan düşer gibi inmiş olan Batu'yu kolundan tutarak arkaya Arda'nın yanına doğru attı. Nurdan ona yardımcı olurken kıkır kıkır gülüyordu.

"Ben kaşındım ama, çocuk dertliyken meyhaneye götürdüm," dedi Nurdan.

Yalçın sertçe kapıyı kapattığında "Olsun! Ağzıyla içseymiş, başka bir tarafıyla değil," dedi. Gençten garson bir çocuk koştura koştura elinde şişeyle gelince şaşkınca çocuğa baktı.

"Buyur abi!" dedi çocuk.

"Oğlum saçmalama! Görmüyor musun, bitikler zaten. Götür onu, gerek yok," dedi.

"Ama abi parayı verdi çoktan," dedi garson. Arda Yalçın'ın yanından uzanıp çocuğun elinden şişeyi aldı. Garson çocuk heyecanlı ve güleç bir yüzle Arda'ya bakarken para üstünü uzattı. Arda eyvallah dercesine elini göğsüne koyarak "Kalsın üstü, eyvallah," dedi arabesk bir tavırla. Garson çocuk iyice sırıtarak "Abi çok seviyoruz seni. Çok hayranız! Büyük adamsın!" dedi.

Arda bir kez daha elini göğsüne koydu ve başını eğdi. Övgüyü kabul ederkenki tavrı bir aktörünkinden ziyade arabesk şarkıcısı gibiydi.

"Binip gidelim bari, daha fazla rezil olmayalım," dedi Yalçın. Nurdan onaylayarak az önce Batu'nun oturduğu yere geçti. Yalçın da şoför koltuğuna oturdu.

Biner binmez yaptığı ilk şey müziği birkaç kademe kısmak oldu. Fakat Arda buna hemen müdahale etti. Dikiz aynasından ters ters arkadaşlarına baktı. "Valla helal olsun size! Şu kızdan utanmıyorsunuz ya!"

"Ya sen kessene tıraşı! Senin sarhoş olduğun günleri hatırlatırım sana! Götünü ayaza verip denizlere koştuğun zamanları ne çabuk unuttun!" dedi Batu.

Nurdan şok içinde Yalçın'a döndü. Gülerek kopmak ve şaşkınlıktan kopmak arasında ince bir çizgideydi.

Yalçın cıklaya cıklaya bakışlarını Nurdan'dan kaçırdı. Dikkatini tamamen yola veriyormuş gibi davrandı. Biraz hızlanarak sahil yoluna çıktı.

"Bu var ya neler neler yapardı Nurdan! Ebemizi ağlattı bizim sarhoşken. Şurada alt tarafı bir şişe içki aldık! Sür güzel bir yere de, içelim şunu düzgünce."

Yalçın atarlı atarlı vites değiştirirken "Sürcem sürcem ben, merak etmeyin," dedi. İkili arkada Götür Beni Gittiğin Yere söyleyen Emrah'a eşlik ederken Nurdan hala gülmemek için kendini zor tutuyormuş gibi dikkatle yola bakan Yalçın'a bakıyordu. En nihayetinde arkada bağıra bağıra çatallaşan seslerle şarkı söyleyen ikiliye kayıtsız kalamayarak o da gülümsemeye başladı. Nurdan sağ elini havada yavaşça sallamaya başladı ve "Atma beni ölümlere, atma beni zulümlere, götür beni gittiğin yere," diye abartılı yanık bir sesle mırıldanarak eşlik etti. Sonunda Yalçın da dayanamayıp gülerek Nurdan'a eşlik etti. "Sensiz ben nefes alamam, buralarda hiç duramam, tek başına yalnız kalamam. Senin kokunu özlerim, hep yollarını gözlerim, götür beni gittiğin yere!"

LÜZUMSUZ SAVAŞ (3)Where stories live. Discover now