6. Bölüm

2K 274 17
                                    

Ağustos ayı güzel başlamıştı ve devam etmişti. Arda onu depresyon batağına iten sevgilisiyle yanlış anlaşılmaları çözüp barışmıştı. Ağustos sonunda Antep'te evleneceklerdi. Şu istenilen tatil planı da yapılmıştı. O düğünden önce Mikanos'ta tatil yapacaklardı kalabalık bir grup olarak. Cumartesi günü uçakları vardı.

Nurdan hayatında hiç yurt dışına çıkmamıştı ve gideceği ilk yer Mikanos'tu.

Tek Yapım'la olan projeleri de müthiş ilerliyordu. Onun çekimleri de tatil dönüşü başlayacaktı. Çok heyecanlıydı Nurdan, sonuçta bu da istediği sektörde ilk işi olacaktı. Ekiple çok iyi gidiyordu. Herkes çok iyi anlaşıyordu. Nurdan da kendini çok iyi hissediyordu ekibin arasında. Oyuncuların provasına katılmıştı. Tüm süreci büyülenerek izlemişti. Kendi yazdığı replikleri birilerinin ağzından duyduğunda, karakterlerin vücut bulması durumu çok hoşuna gitmişti.

Şimdi de nadir yaşadıkları mesai günlerinden birindeydiler. Neyse ki bu akşam aile evinde olacaktı. Hafta sonunu onlarla geçirmeye söz vermişti. Annesi bin bir telaş çağırmıştı artık. O kadar uzun süredir eve yatıya gitmiyordu ki, haklıydı bir açıdan.

Toplantı odasındalardı. Nurdan pür dikkat ekrana bakarak düşünürken, Gürkan toplantı masasında boylu boyunca uzanmış bir dizini kırmış yatıyordu. Canan camın önünde dışarıya odaklanmıştı. Tülin tıkır tıkır bir şeyler yazarken Erkan da onu izliyordu.

"Şöyle yapsak," diye lafa girdi Gürkan. Nurdan ve Canan ona döndüler. "Mithat kafeye geldiğinde önce otursa, bir şeyler söylese sonra patlama olsa?"

Bir süre düşündüler. Sonra Nurdan "Yok o zaman da hiç konuşamazlar Derya'yla. Derya sonradan gelsin diyorsun sen, değil mi?" diye sordu. Gürkan onaylarcasına başını salladı."

"Derya gelirse gitmez ki. Gidenin Mithat olması lazım," dedi Canan. Nurdan bıkkınca ekrana bakmaya devam ederken "Ve de ölenin de," diye ekledi.

Yalçın hızla odaya daldığında bir an için kafalar ondan yana döndü. Gergin ve düşünceli görünüyordu. "Ne yaptınız?" diye sordu içeri girip kapıyı kapatır kapatmaz.

Tülin umutsuzca başını iki yana salladı. "Onlar da hala çıkmazda, biz de. Diyalog yazıyoruz ama yazıp yazıp siliyoruz."

"Biz de Mithat'ı öldüremiyoruz," dedi Nurdan. Yalçın kafasını hafifçe sağa yatırarak sitemle baktı Nurdan'a. Gözleri 'beni hayal kırıklığına uğratmayın, hızlanın artık' diyordu. Canan şakadan mutsuz sesler çıkararak gidip Nurdan'ın önünde duran bilgisayara sarıldı ve "Mithat'ı öldürmeyelim ya, canım Mithat, ben çok seviyorum onu. Baksanıza çıkış yolu bulamıyoruz resmen. Adamın demek ki ölmemesi lazım," dedi alayla. Yalçın da dahil olmak üzere odada sessiz gülüşler yükseldi.

"Ama Mithat ölünce diziye seni sokacağız Canancım. O yüzden mantıklı düşün." Yalçın'ın bu sözlerinden sonra gülüşler daha yüksek sesli oldu. Canan'ın şakadan gözleri parladı.

Yalçın dönüp dolaşıp Nurdanların yanına geldi. O da düşünmeye başladı. Bir süre odaya sessizlik hakim olduktan sonra "Mithat'ı illa kafade öldürmek zorunda mısınız?" diye sordu. "Bir patlama olacaksa bu sokakta da olabilir. Caddeye çıktığında falan mesela. Böylelikle hem Derya ile konuşup ölmüş olur, küsken ayrılırlar. Hem de Derya'ya zeval gelmesi ihtimali oldukça zayıf bir opsiyon olur."

Nurdan heyecanla doğrulup ekip arkadaşlarına baktı. Gürkan hala masanın üstünde oturmakta olduğu yerden "Derya Mithat'ın peşinden gitmez mi?" diye sordu tereddütle.

Erkan "Eğer Mithat'a iddialı bir replik yazarsak ve Derya'ya yılın ayarını verirse üzüntüsünden peşinden gidemez. Derya kafede kalır, Mithat patlar, Derya bunu duyar, mis gibi bölüm sonu size," dedi.

LÜZUMSUZ SAVAŞ (3)Where stories live. Discover now