Final

9.1K 908 338
                                    

Haiii, ben geldiim. O öfke patlamasından sonra şimdi daha iyiyim. :D Abi gitti güzelim bölüm ya kaydetmediği için, watty beni çıldırtıyor bazen cidden. Neyse, çok daha uzun bir bölüm oldu bir önceki yazdığım finale oranla.

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Son kez keyifli okumalar diliyorum lokumlarım! Xx

**

"Biz... Çıkmıyor muyuz Jungkook? Yani sevgili değil miyiz? Onların da gerçekleri bilmesi gerekiyor ve ben onlar öğrenince daha bir rahatlayacağım."

Bir şok dalgası daha benliğimi sarsıp geçti. Sözlerinin etkisiyle donup kaldım. Ağzım şokla aralanmış, gözlerim dehşetle irileşmişti.

"Sen... Sen ciddisin." dedim kesik kesik soluyarak.

Başını yattığı yastıkta olumlu anlamda salladığında uzun koyu saçları dağılarak savrulup bir kısmı alnına beceriksizce dökülürken, bir kısmı çiçek bahçesi gibi yatağa saçıldı.

"Hem de hiç olmadığım kadar." dedi derin sesi, kısık bir şekilde. Gözlerimi kırpıştırarak ona bakarken, boynum ağrıdığı için başımı yan çevirecek şekilde göğsüne geri yasladım. Öylesine rahattı ki göğsü, sıcacık ve huzur verici. Tıpkı bir sığınak gibi...

"Ne o? Yoksa gerçekleri onların öğrenmesinden çekiniyor musun? Kendin saygı duyacaklarını söylemiştin, kaygıların mı var?"

Beni soru yağmuruna tuttuğu zaman sertçe yutkundum. Başımı iki yana salladım yaslı tuttuğum göğsünden ayırmaksızın.

"Duygularımı sana açık ettiğim gibi onlara da açık edebilirim, hislerimin arkasındayım ve sorun yok Taehyung." dedim kendimden emin bir sesle, bir an bile tereddüt yaşamadan.

"O zaman çağıralım ve onlara birbirimizi sevdiğimizi söyleyelim." diye soluduğunda çarpık bir şekilde gülümsedim.

Parmak boğumlarıyla alnıma dökülen saçlarımı geriye doğru itekledi usul dokunuşları eşliğinde.

"Seni incittiğim için çok özür dilerim Jungkook, böyle olmasını asla istemezdim. Ben... Sadece en kolay yol kaçmaktı ve ben bunu seçmiştim bunca zaman boyunca... Gerçeklerle yüzleşemeyip korkaklık ettiğim için affet beni."

"Affederim, sen de daha önceden duygularımı gelip sana söylemeye cesaret edemediğim için beni affet olur mu?"

Alt dudağını ısırarak başını beni onaylarcasına salladı yavaşça. "İtiraf ettiğinde o kadar afalladım ki... Duygularım ve mantığım büyük bir çatışma içerisindeydi. Üstelik zihnim bulanık, kafam dumanlıydı, sarhoştum. İçkinin etkisinden dolayı doğru düzgün düşünemeyecek haldeyken sen bunları söyleyince... Ben fark edemedim, öyle olsa asla seni itmezdim."

Uzun cümlesinin ardından soluklanma ihtiyacıyla duraksadığında gözleri yüzümün her bir karışını ezberlemek istercesine tenimde turladı.

O çakmak gibi parlayan kahverengi bakışları altında eridiğimi hissettim. Onun göğsünde, güvenli limanımı bulmuş gibi hissediyordum. Huzur içerisindeydim, kalbim pamuk gibi yumuşamış, kuş gibi hafiflemiştim sanki.

Huzuru bana getiren evimdeydim şimdi. "Biliyorum, bunu asla bilerek yapmayacağını biliyorum, lütfen kendini suçlamaya son ver. İyiyim ben, daha da iyi olacağım çünkü sen yanımdasın." dedim ve uzanarak yanağını parmaklarımın uçlarıyla okşadım.

Parmaklarımın dokunuşuyla birlikte yanağını avcuma doğru dayarcasına başını çevirirken gözlerini anlık yumdu. Kirpikleri elmacık kemiklerini gölgelendirirken o kusursuz yanık tenine hülyalı gözlerle bakakaldım.

TOGETHER FOREVER • TAEKOOK ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora