5

9.2K 1K 390
                                    

"Çiçek bahçelerini andıran o eşsiz gülüşünü

bir gün soldurursam şayet;

bir kelebek misali uçarken can vereyim avuçlarında."

-sevvy97

"Kendini suçlama." dedim düşüncelerime balta vurup onun gözlerinin derinliğinde kaybolurken.

Tezgaha çıkarak otururken ellerini kucağında birleştirdi ve bakışlarını parmaklarına indirdi. Dudakları sımsıkı birbirine kenetlenmiş ve bakışları düşünceli bir hale bürünmüştü.

"Seni iten bendim, özür dilerim." dedi ağır ağır. İşte o anda anladım ki, her şeyi hatırlıyordu. Beni neden ittiğini de hatırlıyordu. Buna rağmen benimle kalma teklifini sunmuş olması, bana iyi hissettirmişti. Gerçekten buna ihtiyacım vardı. Benimle olmasına, yanımda kalmasına ihtiyacım vardı.

Parmaklarıyla oynarken, önüne düşürdüğü başı sayesinde alnına beceriksizce dökülen saçları, neredeyse kirpiklerine değiyordu. Ama bu onu rahatsız etmemiş olacak ki, saçlarını geriye itekleme ihtiyacı duymadı.

Kirpiklerinin arasından çekinceli bir edayla bakışlarını bana çevirdiğinde, gözlerimiz orta yolda çakıştı. Onu izlediğim için yakalanmış gibi hissetmeden edememiştim.

Uzun soluklu bir duraksamanın ardından derin nefes aldım ve dudaklarımı konuşmak adına araladım. "Asıl ben özür dilerim." diye mırıldandım burukça gülümseyerek. "Beni durduk yerde itmedin sonuçta." diye ekledim.

"Jungkook, bak ben seni..."

"Sorun değil, arkadaş olarak görüyorsun beni, üzme kendini Taehyung." Ben seni uzaktan sevmeye alışığım ne de olsa...

*****

Ayağım deli gibi ağrıdığı için Taehyung beni tekerlekli sandalyeden aldığı gibi vücudumu sarsmamaya özen göstererek kucağında taşıyıp odama kadar çıkarmıştı.

Ona bu kadar yakın olmak kalbimi delicesine hızlandırıyordu ve her şeyden uzaklaşmamı sağlıyordu. Şu anda bedenime nükseden o yoğun ve baskıcı acıdan bile.

Beni yatağımın soğuk yüzeyine bedenimi sarsmadan yumuşak bir şekilde bıraktıktan sonra yastıklardan birini aldı ve alçıdaki ayağımı hafifçe kaldırıp yastığı altına bıraktığında, acıyla yüzümü buruşturmaya engel olabilmek amacıyla dudaklarımı kemirdim.

"Biraz dinlen, ağrı kesici de içtin ağrın azalır, umarım." dedi ağzının içerisinde belli belirsiz bir şekilde, kısık sesiyle. "Teşekkür ederim Taehyung." diye mırıldandığımda bana içten bir gülümseme verdi.

Elimi yatağın boş kısmına hafifçe vurdum. "Sen de gelsene."

Önce yatağa vurduğum elime, ardından gözlerime baktı ve dudaklarına asılan gülüşü daha da genişledi.

Başını önüne eğip bakışlarını gözlerimden kaçırırken ensesini sıvazladı. "Aa ben şey bulaşıklar bitmiştir. Onları boşaltsam daha-"

"Lütfen." dedim kibar bir şekilde, sözlerini bölerek. Dudaklarını şişirerek ellerini birbirine çarptı ve başını belli belirsiz salladı. "Onları sonra boşaltırım o halde." diye homurdanarak televizyonun kumandasını masadan aldığı gibi yanıma geldi.

Yorganı tutup usulca yatağa girerken, yatağı sarsmamak için müthiş bir yavaşlıkta hareket etti. Belli ki benim canımı yakmamaya çalışıyordu ve bu ince düşüncesi... Ah Tanrım. Onu çok seviyorum. Her geçen saniye bu sevgi içimde mümkünmüş gibi kabarıyor, katlandıkça katlanıyordu.

Kumandayı kurcalayarak televizyonu açtığında sırtını yatak başlığına yasladı ve bacaklarını tıpkı benim gibi uzattı.

O oturur pozisyondaydı, bense yatar pozisyondaydım. Başımı yana çevirerek onu aşağıdan izlerken, homurdanarak kanalları değiştirdiğini gördüm. Kaşlarını hafifçe çatmış, izleyecek güzel bir şeyler bulamadığı için huysuzca söyleniyordu ağzının içerisinde. Onu izlemek şu anlık en büyük ödüldü benim için sanırım.

O pürüzsüz, yanık tenini izlemek kadar eşsiz bir şey yoktu. Ona baktıkça teninde kayboluyor gibi hissetmeden edemiyordum.

İlacım yanımdaydı, bu yüzden de kısa sürede iyileşmem gerekiyordu. Ancak ne yalan söyleyeyim, ne kadar acı çekersem çekeyim o yanımda kalacağı için mutluydum ve bu sürecin uzamasından yanaydım.

Ne kadar uzun süre ayağım alçıda kalırsa o da benim daha fazla yanımda kalacaktı.

Bu bencilceydi, ama onu bencilce istemeden edemiyordum işte. Elimde değildi.

"Öf yaa, bu ne hiç izleyecek bir şey yok doğru dürüst." diye söylendiğinde parmak uçlarımla bileğini ve parmak boğumlarını usulca okşamaya başladım.

Gözleri şaşkınlıkla irileşirken bakışları teninde oyalanan parmaklarımdan saparak gözlerime kaydı.

"Jungkook, bir şeyler içmek ister misin?" diye homurdanarak elini parmaklarımın arasından çektiğinde çenem titredi.

Başımı iki yana salladım. Ona ilk defa bu kadar yakınlaşmışken, daha fazlasını istemem açgözlülüktü. Doyumsuzluktu...

Ayağımda alçı olmasını önemsemeden hafifçe omzumun üzerine döndüm, kontrollü bir hareketle, oldukça yavaşça. "Jungkook, canın acıyacak ne yapıyorsun?"

"Biraz uzanır mısın yanıma... Seni izlesem biraz?" dediğimde öksürerek gözlerini üzerimden kaçırıp gergince yutkundu.

"Bize içecek bir şeyler alayım, genzim çok kurudu hem-"

"Lütfen Taehyung." diye fısıldadığımda dilini dudakları üstünde gezdirmeye son verip başını olumlu anlamda salladı.

Ardından ayağıma çarpmamaya özen göstererek yavaşça oturduğu yatakta kayıp yanıma uzandı. Sırtüstü uzandığı anda , koluma yasladığım başımı kaldırıp göğsüne uzandım.

Başımı göğsüne yerleştirirken, elimle kolundan tutundum. Başımın altında kalan bedeni bu hamlemle kaskatı kesildi.

"Taehyung, teşekkür ederim." dedim kuruyan dudaklarımı dilim yardımıyla ıslattıktan hemen sonra. "Yanımda kalarak beni kendinle ödüllendirdiğin için çok teşekkür ederim. Seni çok seviyorum."

**

Bölüm sonu :)

Ay bu fici 5 bölüme bitirir miyim acaba, emin değilim ama çok uzatmak istemiyorum. Detaylı işlemeyi seven biriyim normalde ama bu ramazana özel bir kurgu malum, bir an önce bitireyim ki yeni ramazana özel ficlere başlayabileyim:)

Umarım sevmişsinizdir. Bol bol oy ve yorum isterim. Gelecek bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın <3

Instagram: Sevvyniz & Sevvy97

-Şevval

TOGETHER FOREVER • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now