Haiiii, bir bölüm daha salıp gidiyorum başım ağrımaya başladı ağağağğa. Artık kaçıyorum. Yazım yanlışlarım varsa affoluna.
Keyifli okumalar dilerim bebikolarımmm
**
"Sen benim dokunmaya kıyamadığım
baktıkça daha çok ışıldayan ay parçamsın."
-sevvy97
*
İçtiğim kaçıncı içkiydi saymayı bırakmıştım. Herkes dans edip eğlenirken, ben en köşeye geçmiş Jimin ve Taehyung'un gülüşerek dans edişini izliyordum.
Onu neden kıskanıyordum ki? Buna hakkım var mıydı?
Oflayarak boş kadehimi oturduğum koltuğun yanına bırakıp dirseklerimi dizlerime yasladım ve belimi bükerek öne doğru hafifçe eğilirken avuçlarımla yüzümü ovuşturdum.
Başım delicesine ağrıyordu. Taehyung, yüksek sesli kahkahalarıyla neredeyse müziğin sesini bastıracak şekilde gülerken, Jimin ile dans etmeye devam ediyordu.
Sarhoş olmuştu. Oysaki ona bir bardak da olsa içmemesini söylemiştim. Vücudu içkiye çok dayanıksızdı ve hemen sarhoş oluyordu.
Onun gölgesi gibi onu izliyor olduğum için kendimi acınası hissetmeye son verip derin nefes aldım. Cesaret nefesiydi bu. Sarhoştu, belki söylediklerimi hatırlamayacaktı bile. Ama umrumda değildi. Artık onunla konuşmak istiyordum. Duygularım, artık zaptedilemez bir vaziyete doğru sürükleniyordu. Bardak taşmak üzereydi.
Bu istikrarımı koruyacak bir adım atmak üzere, koltuktan fırladığım gibi Taehyung'un yanına ilerledim. Temkinli adımlarım beni kısa sürede onun yanına ulaştırdığında, tam önünde durup dikkatini bana çevirmesini sağlayabilmek için öksürdüm.
Gülümseyerek Jimin'in olduğu tarafa bakan başı, hafifçe önüne çevrildiğinde bakışlarımız orta yolda çakıştığında içimde şimşekler çakmış gibi, titredim.
Gözlerindeki o yoğun bakış, dipsiz bir kuyu misali, baktıkça beni içine sürüklüyordu.
Karşısında dikilip tek kelime etmeden ona bakmaya devam edince, bakışları yüzümü tararken, sorgulayan bir tavırla kaşları hafifçe havalandı.
"Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda, ses tınısının bile beni etkilediği gerçeğinden nefret ettim.
"Aa, şey benimle üst kata gelir misin? Bir şey konuşmak istiyorum da." dedim çekinceyle ensemi ovalarken. Az önce koltuktan kalkarken kendimden gayet emindim ama karşısına geçtiğim an afallamış olduğum gerçeği yalanlanamazdı ve bu durum ciddi anlamda sinir bozucuydu. Yani üzerimdeki etkisi...
"Tabii." dedi ve gülümseyerek Jimin'e döndü. "Sen devam et dans etmeye."
Jimin onu başıyla onaylayıp geri çekildi ve Namjoon hyungun yanına gitti.
Taehyung ilerlemeye başladığında, önüne geçmek yerine önden onun gitmesine izin verdim. Adımlarının savsaklamasından sarhoş olduğuna emindim.
Ben de sarhoş olmak istemiştim, deliler gibi içmiştim de. Ama içki bile vücuduma işlemiyordu artık. Sarhoş bile olamıyordum doğru düzgün.
Şimdi onunla konuşsam, Taehyung'un sarhoş olduğu için hatırlamama gibi bir olasılığı vardı. Ama yine de attığım adımdan geri dönmeyecektim. Bu defa vazgeçmeyecektim.
Yüzleşecektim.
Basamakları çıkarken, iki basamak arkasındaydım ve onu takip ediyordum.
Üst kata çıktığımız anda merdivenleri gerisinde bırakıp bana geri döndüğünde, sırtını duvara yaslamış ve ellerini göğsünde birleştirdi.
Dikkatli bakışlarını üzerime dikip konuşmamı beklercesine ayağını hafifçe yere vurdu.
"Aaa ben şey." Saçlarımı ellerimle dağıtarak derin nefes aldım. Korkaklık etmenin sırası değildi. Artık bunu aşmam gerekiyordu. O gün gelip çatmıştı artık.
O yüzden tereddüt etmeyi kesip ağzımdaki baklayı çıkarmak için dudaklarımı araladım.
"Taehyung, ben uzun süredir sana karşı bir şeyler hissediyorum. Hiç farkına vardın mı ya da umrunda mıyım bilmiyorum, ama gerçekten bu konuda kendime ne kadar engel olmak istesem de yapamadım. Senden her uzak durmaya çalıştığım anda, sana gölgen kadar yakın olmayı arzularken buldum kendimi. Kendimi senden geriye çekmeye çalıştıkça, daha da çok çekildim sana."
Deli cesaretiyle atıldığım bu yolda, uzun cümlemi bitirmemin etkisiyle derin bir nefes çekerek soluklandım.
Aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapattığımda ağzı bir karış aralanmış,duyduklarını hazmetmeye çalışan bir edayla bön bön gözlerle bana bakıyordu doğrudan.
Ellerimi iki yanında duvara yasladım ve hafifçe ona doğru yaklaştım.
"Kalbim delicesine çarpıyor Taehyung. Sana baktıkça ölecek gibi oluyorum. Sanki kalbim göğüs kafesimi yarıp geçecek ve ayaklarıma düşecekmiş gibi hissediyorum. Senden çok hoşlanıyorum. Hayır hoşlanmak değil, bu değil. Seni delicesine seviyorum."
Gelen bu deli cesaretinin kayıplara karışmasına izin vermeden ona doğru yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına bastırmak için yüzüne eğildiğimde, hızla göğsümden beni itekledi.
"Saçmalıyorsun Jungkook, biz arkadaşız." Sözleri kalbimi paramparça ederken, dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırıp gözlerimi yumdum.
"Arkadaşlar birbirlerine karşı böyle şeyler hissetmemeli." dedi, kısık bir sesle. Sözleri kalbime bir bir işlerken, yumduğum gözlerimi aralamayı başardığımda bulanık görüş alanıma giren yüzüne düşen saçlarını geriye doğru itekleyerek yanımdan geçtiğinde, bileğinden tutarak onu durdurup önüne geçtim. Ayağım, neredeyse merdivenin son basamağında sayılırdı.
"Defalarca kendime bu konuda kızdım. Senden uzak durmaya çalıştım. Sana kötü davranmak bile istedim. Yapamıyorum Taehyung. Kalbime söz geçiremiyorum. Senden başkasına bakamıyorum."
Başını iki yana sallarken, bakışları bileğinden tutan parmaklarıma kaydı ve sertçe yutkundu.
"Sen de bana bakamaz mısın? Beni göremez misin? Bana bir şeyler hissedemez misin Taehyung?" İğneler batırılan gözlerimi kırpıştırıp buğulu gözlerle kirpiklerimin arasından ona bakarken tereddüt etmeyi kesip tekrar onu öpmek için uzandım.
Ancak yine bana engel olabilmek adına omuzlarımdan sertçe iteklediğinde, arkamda atabileceğim bir adım olmadığı için, dengemi kaybederek basamaklara doğru savruldum. Vücudum müthiş bir hızla darbelere maruz kalarak basamaklarda yuvarlandı, yuvarlandı ve yuvarlandı.
**
Bölüm sonu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOGETHER FOREVER • TAEKOOK ✓
FanfictionTaehyung, ayağı kırılan Jungkook'a bakabilmek amacıyla onunla aynı evde kalmaya başlayacaktır. Mini fic, bölümler kısa kısa çerezlik Başlangıç tarihi: 02.04.2022 Bitiş tarihi: 17.04.2022