Gel Artık Yanıma

9.5K 1K 321
                                    

Başından beri gözlerini benden çekmeyen Taehyung'a dönerek Hoseok'a itafen konuştum.

"Onlara fazla alışma burdan gideceğiz sonuçta."

Bu sözümle ortalıkla oflamalar çoğalırken her şeyden habersiz Hoseok hyung garip garip bakmıştı hepsine.

"Tamam canım gideriz acelemiz yok ya. Yaa hadi bir daha bir şeyler yapın. Görmek istiyorum. Aaa duur. Beni uçursanızaaaa!" bununla beraber hayaletler surat asmayı kesip gülüştüler.

"Uçururuz bee! Bahçeye gel orda yapalım." Jimin hayaleti koltuktan kalkarak Hoseok'a dışarıyı gösterdiğinde diğerleri de kalktı.

"Jungoo ben gelirim birazdan hahaa uçucağımm!" ben itiraz bile etmeme kalmadan onlar koşa koşa bahçeye çıktılar.

Şuan salonda ben, bostan korkuluğu Yoongi hayaleti ve gözünü kırpmadan beni izleyen Taehyung kalmıştık. Taehyung'un bakışları altında ezilirken Yoongi hayaleti hafifçe öksürdü.

"Ben de yanlarına gideyim. Hem belki kaçık arkadaşın düşerde gülerim." ellerini ceplerine koyarak bahçeye indiğinde bakışlarımı tekrar Taehyung'a çevirdim.

"Ne bakıyorsun?"

Cevap vermediğinde daha da gerildim. Az önce dediklerim yüzünden daha da sinirlenmişe benziyordu. Ama yüzü donuktu, ifadesizdi. Ne hissettiğini bile algılayamıyordum.

Ellerini koltuğun kolçaklarına koyarak derin bir nefes alıp koştuktan kalktı. Bana doğru ağır adımlarla gelirken "N-ne geliyorsun öyle?" dedim tedirginlikle.

Kollarını başımın iki yanına koltuğa dayayıp üzerime doğru delici bakışlarıyla eğildiğinde başımı iyice arkaya yasladım. Seslice yutkunurken kolları arasında kurta yakalanmış kuzu gibi kalmıştım.

Gözlerini gözlerimde kitlenmiş, burnundan aldığı sert ve hızlı nefeslerle olduğum yerde daha da küçülmeme sebep olmuştu.

"Seninle bir anlaşma yapalım mı?" sesini olduğundan daha çok kalınlaştırdığında derin sesi beynimi uçurmuştu resmen.

"Ne anlaşması?" kaşlarım hafiften merakla çatılırken bakışlarımı ondan kaçırdım. Bunu istemiyormuş gibi elini çeneme atıp yüz yüze gelmemizi sağladı.

"Bir hafta burda, benimle yaşa. Fikrini değiştirmeme, ön yargılarını yıkmama izin ver. Eğer hala daha kalmak istemezsen gitmene izin veririm."

Tane tane konuşup her bir cümlesine baskı yaparak tamamen onu dinlememi amaçladı. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştım.

Siktir oldukça ciddiydi.

Yüzünde tek bir mimik olmasa bile gözleri resmen yalvarıyordu kabul etmem için. Stresten dudağımı kemirmeye başlarken başını iyice bana eğip bir cevap bekledi benden.

"Kabul eder misin? Sadece bir hafta sonra söz seçimi sana bırakacağım."

Ne cevap vermem gerektiğini bilmiyordum. Evet demeli miydim? Ya sözünde durup beni bırakmazsa?

"Bırakacağım jungkook. Çok ciddiyim karar senin. Sadece bir hafta katlan bana." son sözü kalbimi hançer saplanmış gibi acıtırken gözlerinin içine baktım.

Belki de ben çok kasıyordum. Ama içimde hep bir tedirginlik vardı bu yüzden ondan hep kaçmaya çalıştım. Ama şimdi cesaretli olmalıydım.

Derin bir nefes alıp başımı salladım. Söz vermişti onunla kalırsam seçim benimdi.

"Hayır cevap ver. Duymak istiyorum." başımı sallamam yetmemişti kendisine. Emin olmak istiyordu.

"Tamam, kabul ediyorum. Bir hafta kalırım a-ancak sen de sözünde duracaksın." gülümsemesini gizlemeye çalışır gibi başını eğerek benden sakladı. Gerçekten onu reddetmedim diye sevinmiş miydi? Cidden mi?

Stranded | Taekook Where stories live. Discover now