Umrumda Değilsin

9.6K 992 576
                                    

Ölümü andıran gözlerinin esiri altında kaldığımda korku tüm bedenimi bir sarmaşık gibi sardı.

"Sana kim o telefonu açabilirsin dedi?!" diye bağırdığında titredi vücudum.

Kim Taehyung ölüm kadar korkutucuydu şuan..

"S-sen şimdi niye-"

"Neden açtın o telefonu?!" diye üstüme yürüdüğünde geriye doğru adımladım. Diğerleri de endişeyle bize bakıyordu.

"Ne demek neden açtın? Tabikide açacaktım bin defa söyledim sana. Burda kalmak istemiyorum gideceğim!" korkum azalmasa da sesim çıkmıştı sonunda.

"Ben de sana gitmeyeceğini söyledim. Hayatın boyunca benimlesin, benimsin! Duydun mu beni hiçbir yere gitmeyeceksin!" Omuzlarımı sıkıca tutarak beni sarstığında neler olduğunu anlamıyordum.

Bu baskıcı halleri ondan uzaklaşmamı sağlarken nefret edercesine suratına baktım. İçimdeki öfke öyle dolup taşıyordu ki suratına nasıl bakıyorum bilmiyorum ama sarsılmış yüzü bana hakikatı göstermişti.

Yavaşça ellerini omuzlarımdan çekti. Şaşkınlıkla susarken gözlerini yere çevirdi. Fazlasıyla afallamış olmasıyla kaşlarımı çattım. Birden böyle susup yeri izlemesi garibime gitmişti.

Az önce bana öyle bağırmasının yanlış olduğunu fark ettiğini umuyorum. Çünkü benim hoşuma gitmemişti asla.

Bana bakmadan bir adım geriye gitti. Yüz kasları milimine kadar gerilirken ağzı hafiften açılmıştı. Birkaç adım daha yavaşça geriye gitti. Sonra koşarak evin içerisine girerek gözden kayboldu.

Arkasında öylece beni bıraktığında yutkunarak diğerlerine baktım. Hiçbir şey demiyorlardı. Onlar da bakışlarını yere çevirmiş, yüzleri düşmüştü.

"Şey..ne oldu ona?" dedim bir cevap almak için fazla meraklı bakıyordum. Birbirlerine sorarcasına baktıklarında Yoongi hayaleti başını iki yana sallayarak olmaz dercesine onlara baktı.

"Bunu öğrenmen için şuan doğru bir zaman değil." dedi Seokjin hayaleti. Az önceki ciddiyetsiz adam gitmiş yerine durgun birisi gelmişti.

Taehyung'un ne yaşadığını merak ediyordum çünkü bu davranışlarının geçmişle bir ilgisi olduğuna emindim. Onların da davranışları bunu onaylıyordu. Yaptığının kötü bir şey olduğunu anlamış olması gerekiyordu. Belki de ondan kaçmıştır.

Elimi enseme atarken ayağımın ucuyla toprağı eşeledim gerginlikle. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. İçeri giremezdim. Onlar da öylece karşımda dikiyordu.

Jimin hayaleti "Az önce konuştuğun kimdi insan?" dedi neşeyle. Ortamın havasını değiştirmeye çalışıyordu belli ki.

"Yakın bir hyungum." dedim kısa keserek. Yerde öylece duran parçalara ayrılmış telefonumun yanına gidip elime aldım. Mahvolmuştu. Daha taksiti bile bitmemişti bu telefonun.

Omzumda hissettiğim elle kimin olduğuna baktığımda Yoongi hayaletini görünce ne var dercesine baktım. Bir şey demeden telefonumu elimden aldı.

Onu durdurmadım çünkü artık çöp olmuştu. Kullanılmazdı. Oflayarak hala yerde otururken yeri izledim.

"Al bakalım." Az önce çöpten farkı olmayan telefonumun sapasağlam bir şekilde kucağıma bırakıldığını görünce "Oha!" diye bağırdım.

"B-bu nasıl olur?"

Daha önceden oluşan çizikler bile yok olmuştu. İlk aldığım gibiydi. Ağzım kocaman açık ona bakarken ellerini ceplerine koyup göz kırparak yanımdan geçip gitti evin içerisine doğru.

Stranded | Taekook Where stories live. Discover now