𝙨𝙪𝙣𝙛𝙡𝙤𝙬𝙚𝙧.

398 47 75
                                    

*hazır yaz geliyorken.. özledim burayı ve soft şeyler yazmayı :')

Biliyorsun kendini uyumaya ve hayal kurmaya itmelisin,
Senin ve benim hayalimi.
Gözünün açık kalmasına gerek yok,
Söz veriyorum ben senin için o kişiyim.
Sadece lütfen bu gece seni bu kollarda tutmama izin ver,
Senin yanında olduğum için şanslıyım,
Yüzümden anlayabilirsin.
Her şeyi sıçıp batırdığım zamana döndüğümüzde,
Neden önce kendimi hayal kırıklığına uğratmama izin verdim ki?
Sunflower// Rex Orange Country.

"Neden Antonella'nın gelinliğini giydiğini sorabilir miyim, küçük hanım?" Matt, gözlerini Antonella teyzeden ayırmadan önce sordu. Antonella teyze bilmediğine dair dudağını büzmüştü fakat bu cevap onu tatmin edecek türden değildi. O yüzden bakışlarını son kez, kahvaltı masasında gelinlikle oturduğum tarafa çevirdi.

Omuz silktim, "Dolapta gördüm ve hoşuma gitti." diye cevapladım. Göğüs kısmını ellerimle yukarı çektim ve memelerimin arasına sıkıştırdığım sigaranın ortaya çıkmasını sağladım. "Bugün yazarlık dersim olduğunu duydum, doğru mu?"

Francesco endişeli bakışlarıyla, biri üzerine dantel kusmuş gibi görünen gelinliği süzdü. "Evet ama sen böyle mi katılmayı planlıyorsun? Tercihlerine saygı duyuyoruz fakat-"

"Sen o çocuk yüzünden böylesin, anlıyorum." dedi Matt, oturduğu beyaz sandalyeyi kolay bir hamleyle geriye sürükleyip uzun adımlarıyla oturduğum yere ulaşmıştı bile. Keten gömleğinin üzerinden 'baba parfümü' olarak adlandırdığım kokusu az önce sigaranın hükmettiği burnuma yavaşça süzüldü. "Theo ile birlikte olmalarına içerlendin fakat daha iyilerini hakettiğini biliyorsun,"

Hayır, üzüldüğüm şey kesinlikle Theo ile Samuel'in haftanın her günü tavşanlar gibi sevişmesi değildi. Ben burada delirdiğimi düşünüp beni bir an önce yaşadığımız şehire göndermelerini ve yüzdüğüm tehlikeli sulardan, sıcak kumsala çıkmayı istiyordum. Sürekli onun çevresinde olmak, ailemin ona nasıl saygı ve hayranlıkla baktığını görmek beni iliklerime kadar titretiyordu.

Mattie, kuvvetli ellerini yeniden üzerime indirince ister istemez tatlı bir gülümsemeyi yüzüme yerleştirmek zorunda kaldım. Güneş ise bu gülümsemeye eşlik etmek istercesine onun geriye taradığı saçlarını yalayıp geçmişti. "O zaman ben Bay Gyllenhaal'a senin birazdan derse katılacağını iletiyorum."

☽   ☼ ☼ ☼  ☾

Daha haziran yeni bitmek üzereyken ansızın çıkan rüzgarların etkisiyle Gyllenhaal'lerin bahçesinde pervasızca uçuşan yapraklar, sigaramın son nefesi arasında bedenimi sıkıca kavradı. Batmaya hazırlanan güneş eski evin sütunlarını altın rengine buladı, yeşil yaprakların üzerinden süzülüp giriş kapısına ulaşan patikayı aydınlattı.

Ben de son kez temiz havayı içime çekerek kararlı adımlarla yürüdüm patikayı. Jake Gyllenhaal geleceğimi bildiği için arka bahçe kapısını neredeyse sonuna dek açık bırakmış, büyük salonun da rüzgardan nasibini almasını sağlamıştı.

O an, toz bulutunun arasında tüm eşyalar, anıların ayrılmaz bir bütünü gibi göründü. Bulutların arasından kurtulmaya meyilli güneşin ışıkları odanın içine dik doğrular halinde süzüldü, değdiği her eşyanın üzerinde ateş böceği topluluğuna benzeyen tozları aydınlattı ve çalışma masasında oturan Jake'i görmemi sağladı. Salonun en değerli parçasını.

Manzaramın güzelliği daha o saniye, yayından kuvvetle çıkmış bir ok misali kalbime saplanıvermişti. Jake Gyllenhaal, eli arasında duran kırışmış kağıtlara pür dikkat bakıyor, parmakları arasında tuttuğu ve külleri meşe masanın üzerine dökülen sigarasından kesik nefesler alıyordu. Kemik gözlükleri burnunun ucuna düşmek üzereydi, siyah gömleğinin tek yakası kırışık, diğer yakası ise bu adamın çift kişiliğine ayak uydururcasına özenle ütülü bir şekilde duruyordu.

𝚖𝚢 𝚗𝚎𝚡𝚝 𝚍𝚘𝚘𝚛 𝚗𝚎𝚒𝚐𝚑𝚋𝚘𝚛 𝚒𝚗 𝚒𝚝𝚊𝚕𝚢.|| 𝙜𝙮𝙡𝙡𝙚𝙣𝙝𝙖𝙖𝙡 Where stories live. Discover now