𝘴𝘢𝘥𝘯𝘦𝘴𝘴.

317 44 67
                                    


YAZ TATİLİNİN BAŞLARI/PIERO.

Evimizin bahçesi bir şenlik alanından farksız görünüyordu; Theo ile Lilou  yeni gelen insanları karşılamakla görevliydi ve misafirlerle sohbet etme işini de Francesco ile Mattie devralmıştı. Ben ise, üzerime giydiğim kırmızı elbiseyi çekiştirirken partinin nüfusunu bire indiren adamı dikizliyordum. Jake Gyllenhaal az ileride tanımadığım birkaç insanın sohbetine eşlik etmekle meşguldü, klasik beyaz gömleklerinden birini giymiş, altına ise keten krem renginde bir pantolon geçirmişti ve tüm bu düşünce kalabalığımın arasında mücevher gibi parlıyordu.

Bu bir aldatmaca, dedim içimden. Bu adam kesinlikle zihnimle oynuyor, içimde sönmeye başlayan gençlik ateşine üfleyerek tüm bedenime susuzluk yaşatıyordu.

Onu dikizlediğimi anlamışçasına güneşte parıldayan mavilerini üzerime dikti, yanındaki insanlara aldırmadan elinde tuttuğu şarap kadehini selamlar şekilde havaya kaldırdı ve ince dudaklarını yukarı kıvırdı. Bakışlarının menzili asla şaşırmıyor olmasına rağmen zamanın durduğu hissetmekten geri alamadım kendimi çünkü o gözlerini kırpıştırdıkça kirpiklerinden vücuduma doğru yol alan hırçın rüzgarları hissedebiliyordum. Aman tanrım, delirecektim!

"Aranızda bir şeyler olduğunu biliyorum." sonunda biri beni hayal dünyamdan kurtaracak bir belirti gösterdiğinde, hemen yanımda duran beyazlara bürünmüş Theo'ya döndüm. Gözlerini kısmış, çillerle bezeli burnunu kırıştırmıştı. "Geceleri onun yanına kaçıyorsun, eğer yakalanmak istemiyorsan yataktan daha yavaş kalkmalısın."

Etrafımızda başka birinin olup olmadığını kontrol ettikten sonra dirseğimle karnına vurdum. "Sessiz ol, Theo. Ayrıca onun yanına gittiğimi nerden çıkardın? Belki başka biriyle görüşüyorumdur." Yalan söyleme konusunda berbat olduğumu söyleyen Mattie'i anımsayınca yanaklarım kızardı ve bu direkt olarak Theo'nun ilgisini çekerek kahkaha atmasına sebep oldu.

"Sen ve yasak aşkının şerefine," dedi kadehini kaldırıp. Aslında beni yargılamadığını anladığım an sakinleşmek için nefes almaya başladım.

"Neyin şerefine içiyorsunuz çocuklar?" Mattie arkamdan gelen sesiyle beraber uzun kolunu boynuma sardı, beni bedenine çekti ve kadehini kadehimle çarpıştıran Theo'a öldürücü bakışlarını gönderdi. Zavallı babam, yan komşumuz ile anlam veremediğim bir ilişkimiz olduğunu bilse böyle davranır mıydı?

Francesco, yüzünde onlarca kişiyle tokalaşmanın verdiği yorgunlukla yanımıza adımlamıştı. "Baksana, önemli bir şey olmalı. Flavia'nın yüzü bahçedeki yeni açan çiçekler gibi."

"Biraz daha bana iltifat etmeye devam ederseniz," iki parmağımı ağzımdan içeri soktum. "Kusacağım."

İkiside yüzünü buruşturdu ama önemli değildi. 'Yaza Merhaba!' adı altında verdikleri partinin ne kadar klişe ve bayağı olduğunu söylediğimden beri aslında yüzlerini asmak konusunda büyük çaba gösteriyorlardı. Bir türlü onların hayatı bu denli sevmelerine alışamamış olmama rağmen içtenlikle kıskanıyor, bir gün onlar gibi olmanın hayalini kuruyordum ve tahminlerim doğruysa, yakında bahçede açan çiçeklerin kokusu bile bana farklı gelmeye başlayacaktı. Jake Gyllenhaal beni mutlu ediyordu.

Theo, kadehinden uzunca bir yudum alıp dudaklarında kalan alkolü diliyle temizledi, "Şu kadın kim?" diye sordu, cevap almayı beklediği kişi ise ona nefretle bakan Matt'ten başkası değildi.

"Avena," diye isteksizce cevapladı Mattie genç çocuğun merakını gidermekten rahatsız olarak. Ardından kollarını bana daha sıkı sardı ve başımın üzerine sulu bir öpücüğü armağan etti. "Bay Gyllenhaal'ün eski eşi."

𝚖𝚢 𝚗𝚎𝚡𝚝 𝚍𝚘𝚘𝚛 𝚗𝚎𝚒𝚐𝚑𝚋𝚘𝚛 𝚒𝚗 𝚒𝚝𝚊𝚕𝚢.|| 𝙜𝙮𝙡𝙡𝙚𝙣𝙝𝙖𝙖𝙡 Where stories live. Discover now