52

697 78 34
                                    

Draco, Sihir Bakanlığı'nın içini bilirdi.

Ailesi sayesinde birkaç kez gidip gelmesi gerekmişti ve elbette bir süre önce yargılanırken burada sıkça bulunmuştu. Gözlerini kapatırsa bile yolunu bulabileceğini sanıyordu.

Ancak yanılıyordu.

Şimdi asla bilmediği odalarda, Harry ve arkadaşları Sirius denilen adamı bulmak için koştururken olanları hayretle izliyordu.

Bu anı hayatında gördüğü en karmaşık şey olabilirdi.

Birkaç yanlış denemeden sonra çocuklar doğru odayı buldu. Draco onların arkasından içeri girip durdu, etrafa baktı.

Küçük, tozlu cam küreleri tutan uzun, büyük dolaplar, sıra sıra dizilmiş dolapların üzerlerinde usulca, masmavi yanan mumlar... Göz alıcı bir sürü ayrıntının hepsi aynı anda karmaşa yaratıyordu.

"Doksan yedinci sıra demiştin," dedi Granger, sessizce. Draco gözlerini kürelerden çekip onlara çevirdi.

Biraz sonra doksan yedinci sırayı buldular. Sirius orada değildi.

Harry ise adeta sayıklıyordu. "Yakında olmalı... Geldik... Çok yaklaştık... Burda... Burada bir yerde..."

"Harry?" diye seslendi Granger tekrar tedirgin sesiyle, "Bence... Bence Sirius burada değil."

Harry'nin gözleri kimseye bakmıyordu. Durduğu yerin önünde, hemen doksan yedinci sıranın sonuna bakıyordu. Draco yürüyerek onun önüne geçti. Karşısında durup hafif eğik suratına baktı.

Sirius burada değildi. Onu kurtarmaya gelmiş bu çocuk için ne büyük kederdi.

"Harry? Şunu gördün mü?"

"Ne?" dedi Harry hevesle. Dönüp seslenen Weasley'e baktı.

"Bunun üzerinde... Üzerinde senin adın var."

Harry Draco'dan uzaklaşıp oraya doğru yaklaştı. "Benim adım mı?" dedi şaşkınca. Ayaklarıyla esneyip uzandı, önündeki etiketi okuyordu.

Draco hızlıca atılıp onunla beraber okumaya çalıştı.

S.P.T., A.P.W.B.D.'ye
Karanlık Lord
ve (?) Harry Potter

"Ne o? Adın ne arıyor orada?" dedi Weasley korkuyla. Raftaki diğer etiketleri kastederek "Ben yokum, başka hiçbirimiz yokuz." dedi.

Harry elini uzatmak üzereyken "Bence oma dokunmamalısın, Harry." diye atıldı Granger.

Draco kalbinde bir kasıntı hissetti. Draco'ya göre de dokunmamalıydı.

"Neden, benimle ilgili bir şey değil mi?"

"Yapma, Harry." dedi Longbottom denen çocuk. Draco her zaman bir aptal olarak gördüğü bu çocuğun yüzüne bakmakta birkaç saniye zorlandı.

"Üzerinde adım var." dedi Harry ve küreyi aldı.

Draco meraklanarak ona yaklaştı. Hemen arkasında durup elinde tuttuğu tozlu, ufak küreye baktı.

Sonra aniden bir şeyler olacağını hissetti.  "Dur," diye fısıldanıp elini ona uzatmaktan kendini alamadı. Bu çocuğu, ve arkadaşlarını elbette, buradan çekip çıkarmak istedi.

Ancak çıkaramazdı. Bu anı kendisi aptal şeylerin peşimden koşuyorken yaşanmış ve bitmişti. Draco ancak şimdi geç kalmış gibi hissedebiliyodu ama muhtemelen vunu hissetmek için de bir o kadar geç kalmıştı.

Beklediği şey oldu, arkasından kendi babasının sesini duydu. "Çok iyi, Potter. Şimdi güzel güzel, yavaşça arkana dön ve o elindekini bana ver."

Hate The Way / ❝Drarry❞ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang