22

2.2K 224 57
                                    

Draco gözlerini kapatıp yüzünü Düşünseli'ne daldırdı.

Etraf şekillenirken derin nefesler aldı. Yıkık dökük sayılabilecek bir kulübedeydi, sağlam görünmeyen pencerelerden denizin oldukça yakında olduğu anlaşılabiliyordu.

Burada ne işi olduğunu merak ederken önündeki iki çocuğu gördü, kanepede uyuyan çocuk bir önceki anıda merdivenden bağıran çocuktu,  neden yerde olduğunu anlamadığı çocuksa Potter'dı. Bu kez, en azından Draco'nun hatırladığı kadar büyük görünüyordu.

Kapı hızla vurulmaya başlandı, bir gürültüyle odada beliren Muggle adamın elinde uzun ince bir alet vardı. Tek umudu oymuş gibi sarılmıştı. "Kim var orada? Uyarıyorum seni, silahlıyım!"

Kapı pat diye devrildiğinde Draco geri sıçradı, kapıdakini hemen tanıdı. Hagrid'di, Hogwarts'ın hademesi. Burada işi neydi? Diğerleri neden bu aptal kulübedelerdi?

Dev birkaç homurdanmadan sonra Potter'a "İşte Harry!" dedi. "Seni son gördüğümde minicik bir bebektin, babana benziyorsun ama gözlerini annenden almışsın."

Draco gözlerini odanın içinde gezdirdi, ufacık bedeniyle önündeki -ciddi anlamda- dev gibi adama bakan çocuğa döndü. Üzerindeki kıyafetler kocamandı, belki Draco'ya bile olurdu ama Draco'nun onlara dönüp bakmayacağı kadar berbat haldeydiler.

Çocuk karmakarışık saçlarıyla bile ancak Draco'nun beline gelirdi. Nihayet gözlüklü ufak yüzünde, bakışları yemyeşil parlıyordu. Draco'nun gördüğü anının üzerinden birkaç yıldan fazla geçmiş gibi görünüyordu.

Hagrid, kanepenin arkasındaki adamın elindeki uzun ince aleti alıp büktü, hiç de böyle basitçe bükülebilir bir şey gibi görünmemesine rağmen. Odanın bir köşesine fırlattı.

Sonra Harry'e ilerledi. "Doğum günün kutlu olsun. Sana bir şey getirdim, belki üzerine oturmuşumdur ama nasıl olsa tadı değişmemiştir." Paltosundan ezilmiş bir kutu çıkardı, Potter'ın ufak elleri garipçe titreyerek açtı. Üzerinde yanlış yazılmış bir Mutlu Yıllar Harry yazısı vardı.

Doğum günüydü, Draco sebepsiz bir telaşla etrafına bakındı. Hiç de doğum günü kutlar gibi bir halleri yoktu. Bundan da önemlisi, Draco'nun her doğum gününde anne ve babası mutlaka yanındaydı.

Potter "Sen kimsin?" dedi. Draco yutkundu, daha bu adamı bile tanımıyordu.

Onun Hogwarts'taki en yakın arkadaşlarından biriyle tanıştığı ana şahitlik ettiğini anladı. Gerçekten ayakta olsaydı, daha fazla durabileceğinden şüphe ederdi. Bacaklarının kendisini taşıyabileceğinden, dik durabileceğinden emin değildi.

"Doğru, kendimi tanıtmadım. Ben Ruberus Hagrid, Hogwarts'ta anahtarların ve toprakların bekçisi."

Biraz sonra Draco'nun buğulu gözleriyle takip edemeyeceği kadar hızlı gelişti.
Sonunda Potter "Özür dilerim ama gerçekten kim olduğunuzu hala bilmiyorum." dedi.

"Hagrid de bana, herkes öyle der. Söyledimdi ya, Hogwarts anahtarlarının bekçisiyim, Hogwarts'ı biliyorsun elbet." Potter "Şey, hayır." dedi. Devin şaşırdığını görünce "Özür dilerim." diye ekledi.

Draco göğsünün sıkıştığını hissetti. Hogwarts'ı bilmiyor muydu? Büyücülük dünyasının kurtarıcısı, Sağ Kalan Çocuk -hem de iki kez- gerçekten de kurtardığı dünyayı bilmiyor muydu?

Anne ve babasının katilini ve dünyanın en karanlık büyücüsünü yendiği yeri bilmiyor muydu?

"Özür mü dilersin?" diye kükredi dev, Muggle'lara dönerek" Asıl onlar özür dilesin!" diye bağırdı. "Mektuplarının eline geçmediğini biliyordum ama Hogwarts'ı bilmediğin aklımın ucundan bile geçmediydi! Annenle babanın her şeyi nerede öğrendiğini hiç düşünmedi miydin?"

"Nasıl her şeyi?" dedi Potter. Draco nefes nefese kaldığını hissetti, katlanamayacağını, bu anının nasıl bittiğini görmeye dayanamayacağını sandı.

"Nasıl her şeyi, mi?" diye gürledi dev. "Siz, yani şimdi, bu çocuğun hiçbir şey bilmediğini mi söylüyorsunuz?! Hiçbir şey?!" Muggle'lar köşeye sinmişti, Draco bu devi böylesine sinirli gördüğü başka bir anı hatırlayamadı.

"Birtakım şeyleri biliyorum," dedi Potter çekingen sesiyle. "Toplama çıkarma gibi şeyleri."

Dev yıkılmış görünerek "Bizim dünyamız hakkında," dedi. "Senin dünyan, benim dünyam. Anne babanın dünyası."

"Ne dünyası?"

Draco, dev "Dursley!" diye kükrerken elini göğsüne koydu. "Anne babanı biliyorsundur elbet, ünlü onlar. Sen de ünlüsün."

"Ne? Annemle babam ünlü müydü yani?" dedi Potter. Draco göğsündeki elini daha çok bastırdı.

"Kim olduğunu bilmiyor musun?!"

Devin söylediklerine Muggle'lar karşı çıktı, bir an sonra Draco'nun aklında kalan tek şey, devin "Harry, sen bir büyücüsün." demesine, Potter'ın "Neyim?" deyişiydi.

Draco nefes nefese Düşünseli'nden ayrıldı.

-

Evet... Bu kurgunun zor olacagini biliyordum...
Bolum bu kadar geciktigi icin ozur dilerim😔✌️ ailenizin garsonu oldum ekmegimi tastan cikariyorum💅💅

Oncelikle,, yazdigim her anida hataya dusmemek icin surekli kontrol ederek yaziyorum ve muttemelen yazacagim, yani is ciddiyeti so high

Sonralikla,, bazi yerler mutlaka oldugundan farkli olacak cunku bu bir kurgu... Ve OLDUKCA amator biri tarafindan yazilan bi kurgu... Lincleyesiniz gelirse diye buyuk harflerle belirttim...

Btw bu yazdigim en uzun nottu... Kendimi onemli biri gibi hissettim 3 saniyecik🤭🤭

Hate The Way / ❝Drarry❞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin