37.Bölüm

15.6K 834 30
                                    

Hepinize merhaba.
Keyifli okumalar dilerim🖤

Sabahın saat dokuzuna kadar uyuduğum bir uykunun ardından odayı toparlamış ve aşağı inmiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sabahın saat dokuzuna kadar uyuduğum bir uykunun ardından odayı toparlamış ve aşağı inmiştim. Handan Hanım ve Gökçe ile yaptığımız kahvaltı sonrasında ise birlikte bahçeye çıkıp oturmaya başlamıştık. Hava bugün çok güneşliydi, güzeldi ama bir yanım hep buruk olduğundan doyasıya eğlenemiyordum bile. Hoş, eğlenmesem de olurdu.

"Korhan da çok yoğun bu sıralar. İşler baya birikmiş olmalı. Keşke Dinçer burada kalsaydı." dedi Handan Hanım. Bir yandan da büyük beyaz fincanındaki kahveyi yudumluyordu.

"Keşke kalsaydı." dedi Gökçe. Bakışlarım ona kaydığında dudağının hafifçe iki yana kıvrıldığını gördüm. Onun bu hâli, benim de gülümsememe yardımcı olmuştu. Çünkü birimizin mutluluğu, diğerimizin de mutluluğuydu.

"Gidersin yazın sonlarına doğru. Hatta Karaca da gelir seninle. Kapadokya'yı gezersiniz." dedi Handan Hanım ve bana baktı. "Belki Korhan da gelir."

"Umarım." diyebildim sadece. Masanın üzerindeki fincana uzanıp kahveyi dudaklarımla buluşturdum ve yavaşça içmeye devam ettim.

"Dedem çok ısrar etti, Karaca'yı mutlaka getirin dedi. Söylediğine göre, seni en iyi şekilde ağırlamak istiyormuş. Hem torununun karısı olarak hem de sevdiği birisi olarak. Baya bağlandı ve sevdi seni." dedi bana bakarak Gökçe. Bakışlarım hemen onu bulduğunda kocaman gülümsedim ve yavaşça kafamı salladım.

Ben de Bayram dedeyi çok seviyordum. Defalarca bir araya gelip konuşma fırsatımız olmuştu ve her seferinde en ufak durumda onu aramam gerektiğini söyleyip durmuştu. Ben de her defasında söylediklerine uyuyor, kendi dedelerimden ayırmıyordum. Bayram dedeyi her gördüğümde keşke benimkiler de yaşasa diye geçiriyordum içimden.

"Ben de onu çok seviyorum. İnşallah gitme fırsatımız olur. Merak ediyorum oraları." dedim ve kahvemden bir yudum daha aldım. Tam o sırada telefonum çaldığında ise fincanı masaya bırakıp hemen yanındaki telefonuma uzandım. Arayanın Korhan olduğunu gördüğümde ise çağrıyı yanıtlayıp telefonu kulağıma dayadım.

"Ne yapıyorsun Karaca?" diye sordu.

"Bahçede oturuyoruz. Sen ne yapıyorsun?" diye sordum onun sorusuna karşılık. Sıkıntılı bir nefes verdiğini duyduğumda sırtımı koltuğun arkasına tamamen yasladım.

"İş." dedi sadece. Birkaç dakika durdu ve devam etti, "Adam yollayım, şirkete gel. Bütün gün şirketteyim zaten. Renk olursun bana. Sıkıldım tek başıma." dedi. Dudaklarım iki yana kıvrıldığında kafamı yavaşça iki yana salladım.

GİRİZAN Where stories live. Discover now