46. bölüm

4.2K 183 5
                                    

Multimedia (HANDE)

Yazım yanlışları için özür dilerim. :)

kaşlarım aniden çatılmıştı tolganın derin bir nefes alıp 'hande ediz.' demesiyle. beynimde o bir kaç saniyelik zaman diliminde bir sürü olay bir kalıp oluşturup edize dokunmuştu resmen. ona ne olmuş olabilirdi. tolga bana ne söyleyecekti?

telefon hala kulağımda, büyük bir beklentiyle tolganın ağzından çıkacak o kelimeleri duymaya çalışıyordum. çünkü şuan da buna ihtiyacım vardı. oluşturduğum o yüzlerce olayın içinden bir tanesi edizin başına gelmişti ve ben artık bunu öğrenmeliydim. hangisiydi?

---hande bak buraya gelmen gerekiyor.

tuttuğumu yeni farkettiğim nefesimi usulca dışarı bırakırken konuştum.

---nereye?

fısıltı gibi çıkmış sesim odanın içinde sis bulutu gibi yavaşca ilerlerken, tolganın sesini yine duymak istedim. bu adam beni öldürmek için mi bu kadar yavaş ve uzun süre sonra konuşuyordu?

---edizin evine işte. durumu cidden iyi gibi görünmüyor. suna hanım ne dese tersliyor zaten beni hiç dinlemiyo, sen gelsen daha iyi olur bence.

hiç birşey anlamıyordum.

---ne diyorsun tolga, düzgünce anlatsana.

artık konuşabiliyor olmamın sebebinin, edizin suna hanımı ve tolgayı tersleyebi,lcek kadar iyi olmasından aldığım güçle bir ilişkisi vardı. en azından konuşabilecek kadar iyiydi.

derijn bir nefes daha aldı.

---ediz hasta oldu ya. suna hanımın dediğine görede bayağı bir ateşi falan var. ama kimseye birşey yaptırmıyor. eğer sen gelirsen-

---anladım.

diyerek sözünü kesmiştim. gözlerimi kapatıp kafamda çizdiğim senaryoların birbir karanlığa geri dönmelerine izin verdim bir kaç saniye. hasta olmasına sevinmemiştim ama benim düşündüğüm o bir sürü olayın aksine hasta olması oldukça rahatlatmıştı.

---gelicekmisin peki?

ellerimi saçlarımın arasından geçirdim.

---bilmiyorum tolga, hemşire falan ayarlayın.

alayla güldü.

---gerçekten mi? bunu hiç düşünememiştim. gerçekten çok zeki bir kızsın hande.

bende hafifçe sırıttım. biliyordum. tabikide çok zekiydim.

---tamam geliyorum.

telefonu yatağa koyup ayağa kalktım ve züerimdeki elbiseden kurtulup, siyah bir kot ve üzerinede bol bir kazak giydim. ne kadar edize karşı bütün duvarlarımı çekmiş olsamda, eğer hastaysa ve birilerinin ilgilenmesini istemiyorsa, bu durumda kendimi düşünecek kadar bencil değildim. gidicektim, ilgilenecektim ve iyileştiği zamanda yüzüne bakmadan o evden çıkıp gidecektim. bu kadardı. montumuda üzerime giyip yanıma çanta almadan, evden çıktım. soğuk rüzgar beni üşütürken, hava kararmıştı. sabahki gibi miğdemde herhangi bir ağrı ve bulanma hissetmediğim için, ilacın etkisini gösterdiğinide anlamıştım. Ayrıca mağvettiğim birde konferans vardı.

televizyonları açmamıştım. acaba çekilen onca fotoğraf televizyona falan yansımışmıydı. 

bir an aptallığıma ben bile şaşırmıştım. tabikide hemen hemen herkez görmüştü, çünkü bir canlı yayında merdivene çökmüştüm ayrıcada aynı canlı yayında ediz beni kucağına almıştı. ama ne müthiş!

Aşk Hesapta YoktuWhere stories live. Discover now