XXXVIII. 'lie'

182 20 105
                                    

"Michizou bak!"

Çocuk gibi kıpır kıpır, oradan oraya koşturan, heyecandan elleri titreyen sevgilisinin gösterdiği yere baktı, kızıl çocuk. Demirleri paslanmış, üzeri ıslak olan salıncağa heyecanlandığı çok açıktı.

Uzun, uzun yıllar sonra, Gin ilk defa sokağın altındaki parka gelmiş; neye koşacağını şaşırarak her şeye çocuk gibi tepki veriyordu.

"Beni sallar mısın?"

Hava neredeyse kararmış, etraf oldukça sakindi. Normalde çocukla taşan bu park, bugün Gin'e keyifli dakikalar sunmak için özellikle boşaltılmıştı sanki.

"Üzeri ıslak bebeğim." Onu dinlemeden salıncağa koşan kızı yakaldığı gibi telefonunu gözüne sokma suretiyle saati gösterdi. "Hem geç kalıyoruz, çocuklar bizi bekliyor."

"Sadece bir dakika lütfen, Michizou." Kolları arasından sıyrılıp salıncağa koşan kızın peşinden "Tamam bekle!" diye bağırdı, kızıl olan. Gin, dünyayı keşfettikçe daha dışa dönük ve neşeli oluyor gibi geliyordu. Ona hayır demek çok zor geliyordu.

"Popon ıslanırsa hasta olursun, hasta olursan abin beni si- Beni gömer!"

Salıncağın başında, kardan ıslanmış oturağa bakan kızı kolunun altına aldı, Michizou. Gin'in yüzü düşmüştü.

"Ama sallanmak istemiştim..."

Siyahlı kızın suratı asıldığında, derin bir nefes aldı. Ceplerinde peçete gibi bir şey aramış ama bulamamıştı, üstelik zırt zırt neredesiniz diye arayan Junichiro da çok yardımcı olmuyordu.

"Offff..."

Üstündeki montu çıkarıp, salıncağa koymaya yeltendi. Buradan Sheeps'e gidecekleri için montunun ıslanması o kadar da sorun olmazdı. Yani sanırım. Biraz üşürdü canım ne olacak sanki.

Yeşil montu tam ıslaklığa bırakmak üzereydi ki, Gin az önceki çocukluğundan eser kalmamış halde "Saçmalama." dedi.

"Yapma, başka bir günü bekleyebilirim."

"Ama çok istiyorsun."

"Yıllardır çok istedim. Birkaç gün daha istemek benden bir şey götürmez." Aniden çocuklaşıp, aniden yetişkin gibi davranan bu kıza hayranlıkla baktı, Michizou.

Duygu geçişleri aniydi, doktor bunun yavaş yavaş düzeleceğini, şimdilik her duyguyu istediği gibi yaşaması gerektiğini söylemişti. 'Dünyayla yeni tanışan bir çocuk gibi heyecanlı şu an' demişti Gin için.

Gerçekten de öyleydi.

"Hadi gidelim." Elini ona uzatmış, yüzünde her zamanki gülümsemesi ile bekliyordu. Parmaklarını birbirine kenetlerken "Sana fena abayı yaktım, biliyorsun değil mi?" dedi Michizou.

"Bu hayatım boyunca yanımda olacağın anlamına mı geliyor?"

"Hem de her saniyesinde."

***

Yerdeki her tozu, duvardaki her fayansı inceleyen kızı takip ediyordu, iki çift göz. İkisi de tilki sensörlerini açmış, sakin görünmelerine rağmen her an tetikte bekliyorlardı.

"Micchan, Chuuya-san... Gin-chan'ı dikizlemeyi bırakın artık!"

Atsushi, nazik gülümsemesini anlık olarak silip, yerini azarlayan bir anne bıraktı. İlk defa Sheeps'e gelen Gin'i herhangi bir tehlikeden korumak için ikisinin de hazırda beklemesi hoştu ama... Rahatsız ediciydi de.

"Oğlum kıza sapık gibi bakmayı kessene."

Atsushi'nin azarlayan tonuna Junichiro da katıldığında, safir gözleri genç kızdan çekerek bu ikisine dikti, Chuuya.

Moonlight | TachiGinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin