"N'oluyor lan?" diye sordu Yusuf.

"Hasan kapat kapıyı." dedi Seyit ve Utkuyu yürüterek kendi yatağına oturttu. Hasan dediğini yapıp kapıyı kapattığında kaşları çatıktı.

Seyit endişeyle Utku'nun yanına oturduğunda "N'oldu, kavga mı ettin? Kim yaptı bunu?" diye sordu.

Utku yorgun ve acı çeken bir ifade ile yüzünü ekşittiğinde elini elmacık kemiğine götürüp kısaca dokundu.

"Babam." dedi Utku.

Ayakta olan Hasan'ın yanına gelen Yusuf kaşları çatık bakıyordu dayak yemiş bedene.

"Ne? Neden?"

"Biri okulun ortasında erkeklerle düzüştüğümü haykırdı da ondan." dedi Utku. Sözleri ne kadar iğneleyici olsa da ses tonu gayet sakindi.

Seyit üzgünce kaşlarını çattığında bir elini kaldırıp Utku'nun koluna koydu. Birkaç saniye ne diyeceğini bilemez halde dudaklarını araladı ona bakarken. Aşırı kötü durumda gözüküyordu ve şu an yaptığına pişman olmuştu.

"Ben... Böyle olacağını düşünemedin." dedi Seyit üzgünce ve bir elini kaldırıp Utku'nın yanağına getirdi.

Yusuf alayla baktı. "Yumuşama hemen, doğru söylediğini nereden biliyoruz?" diye sordu.

"Ne diyorsun geri zekâlı? Kendi kendimi mi dövdüreceğim psikopat mıyım ben?" dedi Utku Yusuf'a bakıp ters bir sesle.

Yusuf bir şey demediğinde Hasan araya girdi. "O konu kapanmadı mı?" diye sordu Utkuya.

"Aslında tam olarak kapanmadı. Cengiz ve babası yardım etti ama işte ben dinlemedim. Tekrar konuyu açtı bugün seni falan sordu ben de üzerine gittim biraz, o da böyle yüzümü sikti." dedi Utku.

Daha detayları bile vardı ama Utku şu an kabaca anlattı. Babası bu konunun peşini tam olarak bırakmamıştı. Günlerdir kaçmıştı onunla bu konuyla alakalı yüz yüze gelmemek için fakat bugün olmuştu işte. Babası olayın doğruluğunu falan sorduğunda inkar etmesi lazımdı ama edememişti.

Sanki Seyit onu izliyor gibi hissetmişti, aşkının arkasında durmayan cesaretsiz korkak biri olmak istememişti tekrar nedense. Bu yüzden savunmuştu bile. Biraz fazla yanlış cümle kullandığı için sinir hastası olan adamın damarına basmıştı. Sonucu ise bu şekilde olmuştu. Annesi araya girmeseydi kim bilir neler olurdu. Zaten kendini dışarı atar atmaz buraya gelmişti.

"Of." dedi Seyit omuzlarını düşürerek. Kahretsin, şu an canı yanan Utkuyken kendisinin hissettiği bu acı ve sızlama sanki kat kat daha fazlaydı. Ondan tamamen vazgeçmeyi düşünürken aslında bir gram yol kat edemediğini de şu an fark etmişti.

"Takılma, hak ettim." dedi Utku.

Seyit gözlerinin dolmasına engel olamadı. Tüm pislikler bir yana aşık olduğu kişinin bu hali içinin sıkışmasına neden olmuştu.

"Bekle yaralarını temizleyelim." dedi Seyit ve ayaklandı. Dedesi sayesinde evlerinde her türlü ecza gereçleri bulunurdu.

"Anladık babandan dayak yemişsin de niye buraya geldin?" diye sordu Yusuf kaşlarını çatarak.

Utku'nun bakışları kahverengi dolapta bir şeyler arayan sarışına döndü. "Yaralarımı sardırmak için."

"Hacı onun için acile gitmen gerekiyordu." dedi Hasan.

"Hiçbir hastane acılarımı dindiremez. Bu yüzden tek dinebileceği yere gelmek istedim." dediğinde Seyit omzunun üstünden ona baktı.

"Hay yapacağın edebiyatı sikeyim." dedi Yusuf suratını buruşturarak ve masaya ilerleyip oturdu sandalyeye.

KABADAYI [BXB] Where stories live. Discover now