39. BÖLÜM

35.3K 2.8K 1K
                                    

Lordunuz geldi tacımı şöyle bir düzelteyim bölümü salayım nabersiniz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Lordunuz geldi tacımı şöyle bir düzelteyim bölümü salayım nabersiniz?

"Ben sana daha doyamadım." derken bir eli kendin kısa olan kumralın belindeydi.

Doruk gülümseyerek esmer oğlana bakarken omuzlarına tutundu ve parmak uçlarında yükselip yanaklarını öptü. Bir yanağını öperken bilerek dudağının kenarına denk getirip öyle öptü. Ne kadar dudaklarını öpmek istese de dışarıda böyle bir şey yapamazdı. Gerçi bugün birbirlerini doya doya öpmüşlerdi.

Baran normalde dışarıda diye kendini tutuyordu çekindiği için fakat onun ceylan gözlerine ve güzel yüzüne baktığında yanamayıp yanağına sıkıca bir öpücük kondurdu.

"Çok güzeldi bugün, ara sıra yapalım." dedi Doruk elindeki piknik sepetini sıkıca tutarken.

Baran gülümsedi. "Teşekkür ederim, benim için de çok güzeldi." dedi. Onun böyle hazırlık yapmasına minnettar olmuştu.

Güzel bir piknik alanında saatlerce zaman geçirmişledi. Koca ormanda serin havalardan dolayı kimse olmadığı için sadece ikisi vardı. Bu da ikisinin işine gelmişti açıkçası çünkü birbirlerine rahatça sarılmış ve çimenler arasında öpüşmüşlerdi.

Doruk gülümseyerek onun gözlerine bakarken maddi bir şeyler olmadan da sevgilisiyle bir şeyler yaptığı için mutluydu. Baran çalıştığı için ve maddi açıdan pek iyi durumda olmadığı için bir yere gidemezlerdi. Doruk da artık böyle şeyler istememeye karar vermişti. Onun yerine böyle sade ve maddi olmayan aktiviteler yapacaktı. Böylelikle Baran da kendini kötü hissetmeyecekti ve araları da iyi olacaktı hep.

Baran ormanda artık ilkbaharın bitmesiyle tek tük kalan papatyaları toplayıp o an nereye koyacağını bilemeden cebindeki boş sigara kutusuna doldurmuştu.

Ceketinin cebinden içi küçük dal papatyalarla dolu sigara kutusunu uzattığında "Biraz saçma oldu ama kaybolmasınlar diye buraya koydum." dediğinde Doruk gülerek elinden aldı.

"Teşekkür ederim."

"Bize benziyor bu kutu bence. O sigara kutusu benim içindekiler de sen." derken kendince romantik olmaya çalıştı Baran. Doruk ise onun bu çabasına güldü.

"Bence bu kutu baştan sona sen. Dışarıdan tehlikeli ve zararlı duruyor fakat içine baktığında çiçek gibi bir yüreğin ve karakterin var." dediğinde Baran ellerini ceplerine soktu.

"Aslında ben ilk kez birine karşı böyleyim. Yoksa genel olarak tehlikeli ve zararlı bir tipim zaten." dediğinde Doruk dudağını bükerek kafasını salladı ağır ağır.

"Ben öyle olduğunu düşünmüyorun. Tamam biraz sert bir yapın var ama tehlikeli ve zararlı olduğunu düşünmüyorum." dedi.

Baran dişlerini göstererek gülümsedi. "Öyle olsun." dedi.

"Pek ben nasıl biriyim? Dışarıdan çok soğuk ve hassas biri olarak görüyorlar beni ama öyle değilim ben."

"Valla sen kendine benim gözlerimden baksan sarhoş olursun be delalamın." dediğinde Doruk kıkırdadı.

"O ne demek?" diye sordu.

"Kürtçe değerlim demek." dediğinde Doruk kalbi sevgiyle dolarken gülümsedi.

"Sen de benim değerlimsin. Dur bir şey öğrendim sana diyecektim neydi o, hah! Çavreşamın." dediğinde Baran onun söyleyiş şekline sesli bir kahkaha atarken kollarını kumrala sarıp kendine çekti. Doruk da gülerek onun beline sarıldı.

"Ölecem ben sana ya." dedi gülerek Doruğa sarılmışken.

Doruk ise kafasını kaldırıp bakmaya çalıştı."Niye güldün?" diye sordu ama o da gülüyordu.

"Nereden öğrendin bunu?" diye sordu Baran geri çekilirken.

"Biraz bir şeyler öğrenmek için internetten bakınıyorum. Annenle falan konuşurum diye. Sen bana ceylan gözlü diyorsun ya ben de böyle demek istedim. Kara gözlüm demek değil mi?" diye sorduğunda Baran kafasını salladı.

Böyle düşünceli olması tatlıydı.

O an Baran çok yoğun hissetti sevdiği yüze bakarken. Bu yüzden "Seni seviyorum." dedi bir anda.

Doruk ani olarak duyduğu bu cümleyle kalbinin teklediğini hissetti. Uzun kirpiklerini kırparken "Ben de seni seviyorum." dedi yumuşak ve aşk dolu bir sesle.

İkisi de birbirlerine bakarken ilk aşklarının yoğun duygusunu iliklerine kadar hissediyorlardı.

Doruğun telefonu çaldığında cebinden çıkartıp ekrana baktı. Annesi arıyordu. "Ben geçeyim o zaman, hava karardı ya annem hesap soracak kesin." dedi.

"Bir sıkıntı olur mu?"

"Yok ya klasik annem. Fazla evhamlı."

Son kez vedalaştıktan sonra Doruk siteden giriş yaptı. Oturdukları bina direkt girişin arkasında olduğu için güvenlikten geçip arkasını döndü. Baran'a el salladıktan sonra içeriye girdi ve asansöre bindi.

Kendi dairelerinin olduğu kata geldiğinde annesinin kapıyı açmış, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde buldu.

Sıkıntılı bir nefes verip gözlerini devirirken "Selam." dedi.

Kadın kaşlarını çatarak içeriye giren oğluna bakarken "Neredeydin bu saate kadar? Aradım o kadar meşgule atıp durdun?" diye sordu.

Doruk ayakkabılarını çıkardıktan sonra elindeki piknik sepetini bırakmak için mutfağa yöneldi.

"Anne abartma istersen. Arkadaşlarımla takıldım işte piknik yaptık ne var bunda? On sekiz yaşındayım ben farkında mısın?" dedi sepeti mutfak masasına bırakmadan önce.

"Pikniğin Baranlaydı galiba." dediğinde Doruk dönüp annesine baktı. "Gördüm sizi dışarıda. Neler oluyor Doruk? Niye bu kadar samimisiniz siz?"

"Yakın arkadaşız." dedi Doruk omuzlarını silkerek. Kendine bir bardak su doldurup içtikten sonra bardağı tezgaha bırakıp "Sorgun bittiyse odama geçiyorum, ödev yapacağım." dedi mutfaktan çıkarken.

"Kapının önüne kadar neden geliyor bu çocuk? Ayrıca serseri bir tip ve hiç hoşuma gitmiyor onunla takılman." dedi Serpil Hanım.

Doruk duraksadı ve tam odasına gireceği zaman arkasını dönüp annesine baktı.

"Arkadaşlarımı seçebilecek yaştayım anne. Açıkçası ondan neden hoşlanmadığını anlayamıyorum. Cengiz'in söylediği saçmalıklar yüzündense onun nasıl birisi olduğunu anlattım sana, her dediğine inanma." dedi Doruk sert ve ciddi bir sesle.

Kadın kaşlarını çatarak oğluna bakarken "Sen önceden benim sözümden çıkmazdın, böyle fevri konuşmazdın. Neler oluyor sana?" diye sordu.

"Belki de artık hayatımda benim yerime kararlar vermenden sıkılmışımdır anne, hım ne dersin?" dedi Doruk kollarını göğsünde bağlamadan önce. Annesine o da aynı kendisine baktığı şekilde bakarken omuzlarını dikleştirdi.

"Terbiyesizleşme." dedi kadın sert bir sesle.

Doruk dudaklarını birbirine sertçe bastırıp düz düz annesine bakarken bir şey demedi. Ters bir bakış atıp arkasını döndü ve odasına girip kapıyı sertçe kapattı. Kumral kadın sert yüz ifadesiyle önüne döndüğünde bir nefes verip salona geçti.

KABADAYI [BXB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin