30. BÖLÜM

39.2K 3.1K 1.5K
                                    


Aynanın önünde siyah saçlarını şöyle bir düzeltip üzerine ceketini giydikten sonra esneyerek salona geçti. Salonda televizyon izleyen kardeşlerine baktığında gözleri abisini arıyordu.

Ahmet banyodan çıktığında Baran "Heh abi," dedi dikkatini çekmek için. Ahmet kafasını salladı ne var anlamında ve kendi odalarına girdi.

Esmer delikanlı da abisinin peşinden giderken çekingen bir şekilde avuçlarını pantolonuna sürttü.

Ahmet kaşlarını çatarak kardeşinin kıvranan haline bakıp "Hayırdır oğlum?" dedi.

O üzerindeki gömleği çıkartırken Baran bir nefes verdi. "Bana para verir misin? Ustadan istedim ama birkaç gün sonra anca verebilirmiş. Bana şimdi lazım sende varsa üç beş bir şey versene."

Normalde Baran para istemezdi, zaten kazandığı parayı da eve harcadığı için pek kendine parası kalmazdı ama o bunu hiç sorun etmedi. Abisi genelde ev için harcarken o kardeşleri için harcıyordu parasını. Bazen değişiyordu, kimin işi daha iyiyse o daha çok elini taşın altına koyuyordu.

Ahmet kardeşini baştan sona süzdü. "Nereye böyle?"

"Yav bizim çocuklarla biraz dolaşacağız işte." dedi Baran. Dorukla sinemeya gideceğini söyleyemezdi tabii ki.

Ahmet kaşları çatık bir şekilde elini cebine attığında "Ne zamandan beri işten gelir gelmez dinlenmeden ve üstelik böyle giyinerek çıkıyorsun arkadaşlarınla?" diye sordu imayla.

Baran ses etmedi.

Ahmet cebinden elli lira çıkartıp uzattı. "Bu yeter mi? Su faturasını yatırdım bende de çok yok."

Baran elli lirayı alıp kafasını salladı. "Yeter herhalde, eyvallah abi." dedi.

Parayı cebine sokarken farkında olmadan gözlerini zar zor açık tuttuğunu fark etti Ahmet ve tam gidecekken kolundan tuttu kardeşini.

"Lan sen ölü gibisin bu halde ne gezmesi? Yat uyu işte." dedi kızarak.

Bu hafta cuma günü de okula gitmeyip direkt işe gitmişti. Üç gün üst üste mesaiye kalarak çalıştığı için inanılmaz yorgun ve uykusuzdu. Pazar günü ise kendini bilerek mesaiye bıraktırmıştı yarım gün. Çıkışta da söz verdiği gibi Doruk ile sinemaya gidecekti.

"Bir şey olmaz iyiyim ben." dedi Baran.

Ahmet bir nefes verdi. "Kendini çok yorma kurbane bremın, zamanla düzelecek bu durum, para kazanacam diye heba etme kendini bu kadar." dedi elini kaldırıp Baran'ın ensesine götürüp okşarken.

Kıyamamıştı kardeşinin bu haline. Ne kadar yorulduğunu ve çabaladığını görüyordu Ahmet.

"Bir şikayetim yok benim abi senin için rahat olsun. Şu borçlar bitsin, sonra sadece biz ve ev kalır. Belki yavaştan para biriktirmeye başlarız." dedi Baran.

Ahmet gülümseyerek kardeşine sarıldı. Baran abisinin sarılışına karşılık verirken birbirlerinin sırtını pat patladılar.

İstanbul'a ilk geldiklerinde hiçbir şeyleri olmadığı için her yere borç yapmışlardı resmen. Hem abisinin hapise girdiği zamanlar sadece kendi çalışmak durumunda kalmıştı. Bu yüzden ne kadar çalışırsam o kadar kâr diye düşünürdü Baran.

Onun dışında kalabalık ailelerdi zaten. Evin gideri kadar kendilerinin de giderleri vardı tabii ki. Üstelik Baran tam zamanlı çalışmadığı için düzgünce para almıyordu. Ahmet ise bazen iyi bazen hiç para almıyordu, girdiği işlerde dolandırıldığı da çok olmuştu.

Annesinin ve Leyla'nın kullandığı düzenli ilaçlar, Emine'nin okulu, Melike'nin ihtiyaçları vardı. Hatta okula başlayacaktı yakın zamanda Melike, bunu da düşünüyordu Baran.

KABADAYI [BXB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin