00:37

58.5K 4.1K 1.4K
                                    

"Anlatmayacak mısın?"

Semih'in sorusuyla birlikte dalıp gittiğimi fark edince silkelendim ve yanımızdan geçen araba farlarını takip etmeyi bırakıp ona döndüm.

"Ne bilmek istiyorsun?"

"Hadi ama kardeşim? Salağa yatma da anlat işte," diye mızmızlandı.

"Bir defaya mahsus bıraksan da özel hayatım bana özel kalsa," dediğimde yüzünü buruşturdu.

"Ben, senin için Nilüfer Başkan'ın bütün silahlarını üzerime çekeyim. Sen bana iki çift lafı çok gör. Alacağın olsun Ekin ama ben, bunun rövanşını alırım."

Bu dediğine inanmadığımı belli ederek kıkırdadığımda bana kınayıcı bir bakış atıp "Ne?" diye sordu.

"Şu yaşımıza kadar bana anlatmak istemediğin hiçbir şeyi didiklemedim ve bunu asla yapmayacağımı da biliyorsun."

"Çünkü sana her şeyimi en ince ayrıntısına kadar anlatıyorum."

"Boş boğaz olman benim sorunum değil."

Başını iki yana sallayıp cık cıkladı. Ona pis bir sırıtış gönderip yola döndüm. Eve dönmeden önce onlara uğrayıp motorunu bırakmıştım. Asu'yu kaçırma düşüncesi, bana annem faktörünü unutturduğu için Semih her zamanki gibi kendini ortaya atıp durumu kurtarmıştı. Annemi arayıp birlikte zafer kutlaması yapacağımız için biraz gecikeceğimizi söylemiş, sonra da telefonunu kapatmıştı. Bana da "Gerisi sen de," diye bir uyarı mesajı atmıştı. Şimdi de beni eve bırakıyor gibi yapıp kaçmayı düşünüyordu. Haklıydı. Sonuçta Nilüfer Sultan, onun annesi değildi. Benim için sürekli zan altında kalıyordu, onu daha fazlası için zorlayamazdım.

Sessizleşip yola daldığını görünce en azından bir açıklamayı hak ettiğini düşünerek "Asu," dedim.

"Hıh?"

"İsmi Asu."

"Vay güzel isim. Kız güzel, ismi Pakize falan çıksaydı dram olurdu."

Ona gözlerimi devirip güldüğümde nereden tanıştığımızı sordu.

"Orası uzun mesele," diyerek geçiştirdim. Twitter'dan tanışmamız beni kesinlikle rahatsız etmiyordu ama bunu, Semih öğrenirse her fırsatta dalga geçeceğine emindim. Bu yüzden bilmemesi daha hayırlıydı.

"Onu yakalayabildin mi bari?"

"Evet yakaladım," diye mırıldanırken Asu'yu arabadan indirdiğim anı anımsadım. Kirpiklerini kırpıştırıp bana şaşkın bakışlar atmıştı. Bunu beklemiyordu. Hoş, ben de kendimden böyle bir şeyi beklemiyordum ama sanırım en büyük şoku Beyza ve sevgilisi yaşamıştı. Koray'ın bana racon kesmeye çalıştığı anları hatırlayınca dudaklarımda keyifsiz bir tebessüm belirdi. Neyse ki çok üstelememişti. İleri gitseydi ona gereken cevabı vermekten gocunmazdım. Öyle platonik olunacak birine de benzemiyordu aslında. Asu onda ne bulmuştu ki?

Semih bana bakıp pişkin pişkin sırıttığında ağzından hoşuma gitmeyecek bir şeyler döküleceğini hissederek kafamı camdan dışarı çevirdim ama bunu umursamadı.

"Onu öptün mü?"

İrkilerek ona döndüm ve arabanın önünde duran biblolardan birini rastgele alıp kafasına fırlattım.

"Bu, sandığın gibi bir şey değil tamam mı? O benim arkadaşım."

Öne eğilerek kafasını kurtarırken araba zikzak çizdi. "Oğlum tahtalı köy yolcusu yapacaksın bizi," diye çemkirdiğinde Asu'yu düşündüm. Saçlarıma dokunmuştu ve ıslak olup olmadığını sormuştu. Benim için endişelenmiş miydi?

01:28| TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now