11:08

64.5K 4.4K 1.7K
                                    

Ekin'den.

Ağzıma bir patates kızartması daha atıp gergince çiğnedim. Aklım Asu'daydı. Dün gece vaktim olmadığı için ona yazmamıştım. Ben mesaj atmayınca o da ses vermemişti. Bugünse saat 11:08'de tuhaf bir mesaj atmıştı.

"Biriyle dertleşmeye ihtiyacım var. Bugün gece gelebilir misin?"

Başına bir şey mi gelmişti? Hayati bir durum olsa böyle yazmazdı. Muhtemelen Koray'la ilgili üzücü bir olay yaşamıştı ve dertleşecek arkadaşı olmadığı için kimseye anlatamamıştı. Semih masanın altından bacağımı dürtükleyince daldığımı fark edip ona döndüm.

"Ne bu halin?"

"İyiyim yok bir şeyim," deyip omuz silktim ve kızartmaları yemeye devam ettim.

"Sen kimi kandırıyorsun kardeşim?"

Yemezler, der gibi kaşlarını indirip kaldırdı. İfadesizliğimi sürdürünce önümdeki tabağı gösterip "Kızartma yiyorsun," dedi.

"Nilüfer Sultan seni azat mı etti yoksa bu bir başkaldırı mı?"

Onun yılışık gülüşüne göz devirmekle yetindim. Çocukluk arkadaşım olmasa bu gerzekle asla işim olmazdı ama tuhaf bir şekilde birbirimizden ayrılamıyorduk.

"Eğer birincisiyse," deyip tabağıma çatalını uzattığında kızartmanın geri kalanını ona doğru ittim.

"Bugünü devrim olarak kabul etmeliyiz. Bir diktatörün çöküşü."

Elleriyle hayali bir pankart açarak sırıttı. Yan masamızdaki sevgililer ona  tuhaf bakışlar attılar ama pek umurunda olmadı.

"İkinci seçenekse durum daha da kritik. Resmen otoriteye darbe."

"Abartma."

Masadaki kalemi ona fırlattığımda yana eğilip kurtuldu ve "Yalan mı?" diye sordu.

"Abi annen her gün yiyeceklerinin listesini yaptırıyor farkında mısın?"

"Sağlığımı düşündüğü için," deyip omuz silktim.

"Peki her gece 01:30 da telefonunu kapatıp kapatmadığını kontrol etmesi de mi sağlığın için?"

Sessiz kalarak çaprazımızdaki masaya baktım. Beşli bir kız grubu sohbet edip kahve içiyorlardı. Bakışlarımı fark eder etmez kıkırdayıp fısıldaşmaya başladılar. Belli ki bizi kesiyorlardı. Derin bir nefes alarak önüme döndüm. Kızlar tarafından beğenilmek her erkek gibi benim egomu da beslerdi ama onlara kur yapmak hiçbir zaman tarzım olmamıştı. Semih'in manidar bakışlarının halen daha üzerimde gezindiğini fark edince ona bakmadan "Bunu kaç kez daha konuşacağız?" diye sordum.

"Sen, anneni üzmemek için kendinden taviz vermeyi kesene kadar. Her şey normalmiş gibi davranmayı bırakana kadar."

Bu kez cevap vermeden bardağımla oynamaya başladım. Ona karşı çıkamıyordum çünkü haklıydı ama dediklerini yapamayacağımı bilecek kadar beni tanıyordu. Boşa dil döktüğünün farkındaydı. Buna rağmen çabalamaktan vazgeçmiyordu.

"Bak kardeşim,"deyip otururşunu düzeltti. Yüz ifadesi bir anda ciddileşmişti. Yine o anlamlı konuşmalarından birini yapmaya hazırlanıyordu.

"Nilüfer Teyzeyi çok severim biliyorsun ama artık abinin ölümünün takdiri ilahi olduğunu kabullenmesi lazım. Burak'ın it kopuk bir tipe dönüşmesi de, gecenin bir yarısı motosiklet kazası geçirmesi de annenin suçu değildi. Böyle olması gerekiyordu ve oldu. Seni her saniye kontrol ederek vicdanını rahatlatmaya çalışıyor. Kontrol kendisinde olursa ölümü engelleyebileceğini sanıyor ama seni kendi elleriyle öldürüyor farkında değil."

01:28| TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin