Bu oturdukları ev üvey babasına aitti. Yıllardır sorunsuz bir şekilde oturuyorlardı fakat aklının bir köşesinde hep vardı 'ya bir daha karşımıza çıkarsa' gibi bir düşünce.

"Oğlum tamam kurma kendi kendine. Öğrendim zaten bir kadına imam nikahı kıymış kadın da ikinciye hamileymiş. Diğer iki çocuğu da annesindeymiş başka köyde. Yani buralara gelme gibi bir durumu olamaz." dedi Bedirhan.

Baran kaşları çatık bir şekilde bakışlarını masaya dikmişken farkında olmadan yumruklarını sıkıyordu. Bedirhan onun bu haline üzüldü.

"Baran, tamam bremın yeter da. Kendini kötü hissetmene gerek yok artık unut gitsin."

Baran kara gözlerini ona çevirdi. İçinde biriken öyle çok şey vardı ki... Anlatamadığı bu şeyler sırtında bir kambur misali ağırlık yaparken içinde sıkışan şeyler dolup taşıyordu göğüs kafesinde.

Bedirhana bile açık açık anlatmamıştı.

Bir kere Baran'ın o gece yanında bıçakla uyuması tesadüf değildi. Çünkü o gece yaşadığı ilk değildi, son olması için yapmıştı. Köyde taşındıkları yeni küçük evde o adamın zorla kendisiyle aynı odada kalmasını sağladığında anlamıştı Baran. O odada o gece bir şeyler olacaktı. Bu yüzden kendince önlemini almıştı. Yoksa bakışlarından ve hareketlerinden kimse anlamasa da Baran sezmişti ondaki kendisine karşı olan pis zihniyetini. Kimseye söylememişti işte utançtan. Şimdi bile söyleyemiyordu.

Gözleri o anların öflesiyle çok kısa dolduğunda burnunu çekti Baran ve sigarasını dudaklarına götürüp içmeye devam etti.

Tam bu sırada çalan telefonu ile boştaki elini cebine attı ve telefonunu çıkardı. Ekranda gözüken isim ile kaşları gevşediğinde anında yumuşadı yüzü.

Aramayı cevaplayıp kulağına tuttuğunda "Buyur ceylan gözlü." dedi. Bedirhan sırıtarak baktı.

"Baran." dedi Doruk neşeli ve hevesli çıkan sesi ile. "Nasılsın?"

"Sesini duydum iyi oldum güzelim. Sen nasılsın?" diye sordu Baran.

"İyi." dedi Doruk gülümseyerek. Şey diyeceğim yarın pikniğe gidelim mi? Ben de piknik sepeti var sen sıkıntı yapma her şeyi ayarlarım."

"Bu havada piknik?" dedi Baran.

"Yarın hava güneşli gösteriyor. Tamam kış güneşi ama olsun, çok güzel olacak Baran hadi." dediğinde esmer olan onun bu ısrarcı tavrına karşılık dudağının yaladı.

"Tamam sen nasıl istersen öyle olsun. Gidelim."

"Süper o zaman, haberleşiriz yine. Sen ne yapıyorsun?" diye sordu.

"Ne yapalım Bedirhan geldi oturduk konuşuyoruz." dediğinde Bedirhan 'selam söyle' dediği için "Selamı var." diye ekledi.

"Sen de selam söyle. Muhabbetinizi bölmeyeyeyim şimdi konuşuruz sonra. Öptüm seni." dediğinde dudaklarını telefona yaklaştırıp sesli bir öpücük atmıştı.

Baran güldü. "Bunu saymıyorum, yarın gerçeğini isterim." dediğinde kısık sesle ve Bedirhan'a kaçamak bakışlar atarak konuştu.

"Tamam." dedi Doruk yaramazca kıkırdarken.

Baran da gülümsemeye devam etti. "Görüşürüz." dedi. Doruk onu onayladığında kapattılar telefonu.

Baran dudaklarındaki hayran gülümseme ile telefonunu masasının üzerine koydu ve "İlaç resmen ya." dedi kendi kendine.

Doruğun sesini duyması bile ona çok iyi gelmişti şu an.

"Vay be, baya aşıksın ha?" diye sordu Bedirhan dudaklarındaki muzip gülümseme ile arkasına yaslanırken.

KABADAYI [BXB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin