Bu sırada elinde yemek tenceresi ile gelen Serpil Hanım "Risotto sever misin Baran?" diye sorunca Baran kafasını kaldırıp kadına baktı.

"Daha önce yemedim." dedi Baran. Doruk Baran'ın gerildiğini hissetmiş gibi araya girdi.

"Pilav işte ya çok bir numarası yok." dedi Doruk gülerek. Baran bir şey demeden dudaklarını birbirine bastırdı.

Bir süre sessizleşen masada Serpil Hanım yemekleri tabaklara servis etti. Bu sırada Kemal Bey yapacakları proje konusu hakkında sorular soruyordu. Doruk da babasından yardım almak için ondan fikirler alıyordu.

Masada sadece ikisi konuşuyordu, Baran başını pek kaldırmadan sessizce onları dinlerken Serpil Hanım'ın bakışları karşısında oturan esmer gençteydi.

"Ee Baran, nerelisin?" diye sordu Serpil Hanım.

Konuşmasında çok net bir Doğu ağzı olduğu için bu soruyu sorma gereği duymuştu.

"Ağrı." dedi Baran boğazını temizlemeden önce.

"Aa öyle mi, neresinden? Ben beş yıl görev yaptım Ağrı'da, ordaki öğrencilerimi çok özlerim." diye araya girdi Kemal Bey.

"Merkez." dedi Baran.

"Çok güzel zamanlardı, o günleri asla unutmam. Doğu insanı çok misafirperverdir, böyle öğretmenlere de ayrı bir saygıları var, bana çok yardımcı oldu ordaki insanlar. Biraz Kürtçe bile öğrenmiştim." dedi gülerek.

Baran da gülümseyerek "Öyledir." dedi.

Doruk gülümseyerek Baran'a bakarken Serpil Hanım dirseklerini masaya yerleştirip iki elini havada birbirine kenetledi.

"Annen baban ne iş yapıyor?" diye sorduğunda Doruk hızla annesine baktı uyarıcı bir şekilde.

"Babam ben küçükken öldü, annem de çalışmıyor. Abimle ben çalışıyoruz evi geçindirmek için." dedi Baran düz bir sesle kadına bakarken.

Kadın bir şey demeden karşısındaki gence bakarken Doruk gerginlikle baktı Baran'a.

"Başınız sağ olsun oğlum." dedi Kemal Bey.

"Eyvallah," dedi Baran başını eğerken. "Uzun zaman oldu."

Serpil Hanım bu sefer "Hedeflediğin bir meslek var mı? İlerde ne olmayı düşünüyorsun?" diye sorduğunda Baran bir nefes verdi.

"Anne yemek masasındayız ya hani, biz hemen yiyelim sonra ödev yapmamız lazım." dedi Doruk annesinin gözlerinin içine uyarıcı bir şekilde bakarken.

Baran ise kadına bakarken "İleriye yönelik planlarım çok yok, yaşantımdan dolayı pek de seçim hakkım olmuyor. Şimdilik ailem ön planda benim için, onlar için çalışmaya devam edeceğim." dediğinde sesindeki ton Doruğun sıkıntılı bir şekilde omuzlarını düşürmesine neden olmuştu.

Anlamıştı, Baran hem gerilmiş hem biraz mahçup olmuştu. Diğer yandan hafiften sinirlenmiş bile olabilirdi çünkü annesi onu köşeye sıkıştırıyordu.

Baran zaten ilk girdiği andan beridir kendini süzen kadının o aşağılayıcı bakışları altında ezilirken kendini Doruk için tutuyordu. Hem geldiği bir evde saygısızlık yapacak birisi değildi, hem de bir yerde kadının bunları sorması normaldir diye düşünüyordu. Tabii bu iğneleyici tutumu olmasaydı.

"Aferin sana oğlum, ben de öğrenciyken senin gibi hem çalışır hem de eve para getirirdim. Babam bizi zar zor okuttu, ona yardımcı olmak isterdim. Herkesin altından kalkabileceği bir şey değil bu, helal olsun sana." dedi Kemal Bey.

KABADAYI [BXB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin