Bölüm 20: Uğursuz Mekanda II

119 38 28
                                    


Beni yeniden çekiştirerek odaya doğru götürürlerken zihnim iyice bulanmaya ve gerçeklerden kopmaya başladığımı biliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni yeniden çekiştirerek odaya doğru götürürlerken zihnim iyice bulanmaya ve gerçeklerden kopmaya başladığımı biliyordum. Verdiğim sözse halen silinmekten çok uzaktı. Son diyebildiğim:

"Dikkatli ol. Oyun olabilir!" oldu.

Selahattin'in tepkisiyse kafasını bile çevirmeden eliyle yaptığı -sen işine bak- hareketi oldu. Kasayla onun arasına artık kimse giremezdi. Korkarım ki kendi bile...Nihayet buraya gelme amacına kavuşmuştu.

Hiçbirimiz saate bakmamıştık. Görebildiğim kadarıyla güneş çoktan batmış ıssız sokaklar gece sakinlerine kalmış olmalıydı. İki ihtiyar beni peşi sıra sürükleyen iki kurttan farksız duruyorlardı. Ya da ben öyle kuruyordum bilmiyorum.

"O kasa meraklısını defettiğimize göre şimdi baş başa konuşabiliriz, değil mi?" dedi Celil. Hidayet'in R'leri söyleyemeyen komik konuşmasına o kadar alışmıştım ki Celil konuşunca garipsiyordum.

Kafam artık ileri geri sallanıyordu. Dengemi sağlamakta zorlanıyor gibiydim. Kasayı da bulduğumuza göre bu ikisini uyutmamız lazımdı. Nedense Selahattin bunu unutmuş gibiydi...

"Nasıl?" dedim. "Geleceğimizi nasıl bildiniz?"

Tam da bu soruyu sormamı bekliyorlarmış gibi ikisi bakışarak gülüştüler ve hummalı bir hazırlık yapmış gibi anlatmaya koyuldular. Bense Selahattin'in gelmemesine kızmaya başlıyordum. Kafam bulutlardaydı ve her an düşebilirdim.

"Öncelikle evlat, oğlumla ağamda çok özel bağ ilişki vağdır, anlıyoğ musun bunu?"

Başımı sağa sola salladığımı sanıyorum.

"Kimsenin buğnunu ağaya sokmasını istemeyeceğim, mektuplağımızın bize özel olduğu güzel bir bağ! Yani oğlum, o mektuplağı okumaya başladığın günden itibağen meğak ediyoğum. Benim gibi sessiz sedasız yaşayan biğ adamı nasıl bulmuş olabilğsin diye."

"Sonra bu Celil aklıma geldi. Hınzığ köpek!"

"Belli ki benden aldığı önemsiz diyebileceğim pağalağla fazla alem yapmış. Atıp tutmuş ki seni dışağdan evi dikizleğken defalağca gördüm. Şanslıyım ama biliyoğ musun? Gelen senin gibi budala biği olduğu için yani. Alınmıyoğsun ya?"

Başımı yine hayır anlamında sağa sola salladığımı sanıyorum. Beni halen burada tutan tek şey bir milyon ton ağırlığında hissettiğim ayaklarımdı.

"Yani başka birisi olsaydı işimiz muhakkak çok daha zor olurdu. Biz yasa dışı işlerle uğraşan adamlarız, bunu gizli yürütürüz ancak bir şekilde senin haberin oldu. Bu kabul edilemez Gündüz oğlum! Ne size, ne tutabileceğimiz adamlara- ya tabi birilerini pekala tutup işinizi bitirebilirdik ama kimseye şantaj yapacak bir imkan vermek istemeyiz!- ne de polise verecek 5 kuruşumuz yok! Anlıyor musun?"

GÜNDÜZ SERBEST (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin