Bölüm 10: Yanılsama

87 44 16
                                    



Nasıl bir şeye bulaştığımı bilmiyorum

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Nasıl bir şeye bulaştığımı bilmiyorum. Takasçı hummalı bir hazırlık sürecine girmişken bense etrafı inceleme telaşındaydım. Mumlarla aydınlatılan loş ama egzotik bir odadaydık. Ağaç kovuğunda olduğumuzu düşündüğümde mideme kramplar giriyordu. 

Odada pek bir sevdiğim sallanır sandalye, karşısında kitaplık ve onun yanında kalan alanı kaplayan bir yatak vardı. Belli ki tüm yaşam alanı bundan ibaretti.

"Uyanık kalmak için umarım yeterince kahve içmişsindir." dedi. Yaşından beklenmeyecek kadar dinç ve dirayetli duruyordu. Sırtına büyükçe bir çanta almıştı. İçi tıka basa dolu duruyordu. 

İçine ne doldurdu? ne zaman hazır oldu? anlamamıştım bile. Renkli kapaklı kitapları inceliyordum. Hiçbirini daha önce görmemiştim. Tuhaf bir biçimde hepsi farklı bir dünyadanmış gibi duruyordu.

Hazır mıydım bilmiyordum.

"Peki, hadi yapalım bu gizemli işi. Yolda biraz bahsedersin diye umuyorum."

"Sen sadece beni izle ve dikkat çekmemeye çalış." dedi. Cevabını hiç beğenmedim. Fener yeni sahibindeydi. Şimdilik... Bana göstermemeye çalışıyordu ancak yan cebine koymuştu ve kabarıklığından seçebiliyordum.

"Feneri nasıl doldurmayı planlıyorsun?"

"Bunu sana der miyim sanıyorsun? Bu bilgi benim sigortam!"

Gece boyunca pek çok şeyden bahsetmiştik ama ne yaparsam yapayım kritik hiçbir bilgiyi bana aktarmadığının farkındaydım. Bana güvenmiyordu ve bunda haksız da sayılmazdı.

"Sence neden halen hiçbir şey hatırlamıyorsun evlat?" dedi. Hazırlıklar tamamlanmış artık çıkış vakit gelmişti. Elini, ağaçtan duvara sürdü ve tıpkı dün geceki gibi içinden geçebileceğimiz bir aralık oluştu. Güneş ışığı loş odayı aydınlattı.

"Bu benim elimde mi sanıyorsun? İstiyorum gerçekten istiyorum ama ne bir çağrışım ne kovalayacağım bir ipucu, hiçbir şey yok!"

"Ben öyle düşünmüyorum." dedi soğukça. Artık dışarı çıkmıştım. Güneş doğalı çok uzun süre geçmiş olamazdı. Aydınlıkta her şey ne güzel ve masum duruyordu. Çok yükseklikte girdiğimiz bu aralık, şimdiyse bizi toprakla kucaklaşacağımız kadar aşağıda aralanmıştı.

"Ne düşündüğün çok da önemli değil." dedim. Benden faydalanarak fenerime çökmüş bu çıkarcı adamın bana akıl hocammış gibi davranmasına izin vermeye niyetim yoktu.

"Bu da nesi? Ağaca asansör sistemi mi kurdun?"

Ona fiziksel olarak saldırmak istediğimi anca bunu yapmadığım için sözel şiddete maruz bırakmaya çalıştığımı fark edince kendimi dizginlemeye çalıştım. Onun da tedirgin olduğunu fark edebiliyordum.

GÜNDÜZ SERBEST (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora