Geç

2.3K 238 17
                                    

Birlikte otelin arka tarafına geçtiğimizde Pegasus ve Arioun'u gördük.

"Şimdi nasıl gideceğiz?" diye sordum.

Arioun, "Benim sırtıma iki kişi binebilir. Bir kişi de Pegasus'un sırtına binsin. Ben iki kişiyi Everest Dağı'nın bir yerine kadar götüreceğim. Sonra geri dönüp Pegasus'tan geriye kalan kişiyi alacağım ve diğerlerinin yanına götüreceğim." dedi.

"Kimler Arioun ile gidecek?" diye sordum.

"Metehan kesinlikle Arioun ile gitmeli." diyen Zagreus'a "Bir süreliğine Metehan ile ilk giden kişi yalnız kalacak. Bir sorun olursa senin Metehan ile gitmen daha mantıklı. Eğer ikimiz yalnız kalırsak karşımızdakine yem olur, gideriz." dedim.

"Haklısın, o zaman biz Metehan ile önden gidiyoruz." dedi Zagreus.

Metehan'a sorun olur mu diye baktım.

Bana tebessüm ettiğinde Zagreus ile gitmenin bir sıkıntı teşkil etmediğini anladım.

"Çantamı size vereyim. Oradayken size işe yarayan şeyler olabilir." dedim ve sırt çantasını çıkarıp Zagreus'a verdim.

"Orada buluşuruz." diyerek Arioun'un sırtına binen Metehan'ın arkasına Zagreus da bindi.

"Kaç saatte gidersiniz?" diye sordum merakla.

Arioun, "Bir saatten az sürede gidip seni almaya gelirim." dedi.

Baya hızlı, diye geçirdim içimden.

"Kendinize iyi bakın." dedim ve Pegasus'un sırtına binmeye çalıştım.

Benim için büyük olan bu kanatlı ata "Biraz eğilme şansın var mı?" diye sordum.

Pegasus öndeki iki bacağını hafifçe kırdığında "Teşekkürler." dedim ve sırtına bindim.

Pegasus duruşunu düzeltirken Metehanlara baktım.

Zagreus'un gülümseyerek bana baktığını gördüğümde utangaçlığımı fark ettirmemek için "Beni beklerken uslu uslu durun." dedim.

"Bakarız." diyen Metehan'ın ardından Arioun "Gidiyoruz." dedi.

Onlar hızla giderken aklıma Gri kardeşler gelmişti.

Arioun, onlardan hızlı gidiyordu.

Pegasus havalanmaya başladığında düşmemek için hafifçe ona tutundum.

Belli bir yüksekliğe çıktığımızda Pegasus ileriye doğru gitmeye başladı.

Havada yürüyor gibiydi.

Bu çok büyüleyici bir olaydı. Keşke daha güzel şartlar içinde bu olay gerçekleşseydi.

Başıma dün gece olduğu gibi bir ağrı girdiğinde yüzümü buruşturdum.

Pegasus kişnediğinde yavaşça kafasının arkasını okşadım.

Benim için endişelendiğini hissetmiştim.

"İyiyim, Pegasus ya da ne yalan söylüyorum? Çok kötüyüm. İçimde Aksel'i diriltme umudu ile Olimpos'a gidiyorum fakat bunu neden yapıyorum, bilmiyorum. Öleceğim kesin bir şey. Birkaç günüm kaldı. Aksel ile buluşacağım ama sonra onu terk edeceğim. İçten içe Metehan yalnız kalmasın diye bunu yapıyorum galiba." dedim.

Pegasus bu dediğime kafa saklarken başıma giren ağrının şiddeti arttı.

Etrafı bulanık görmeye başladığımda Pegasus'a daha sıkı tutundum.

Ormanların üzerinden geçiyorduk ve şu anda düşmek hiç hoş olmazdı.

Çok yüksekteydik.

Gözlerim kararmaya başladığında dengem de yok olmuştu.

Yavaşça Pegasus'un sırtından düştüğümü hisseden tek ben değildim.

Pegasus da bunu fark etmiş, bana sesleniyordu.

Dengemi daha fazla koruyamadığımda Pegasus'un sırtından düşmüştüm.

Çığlıklar atarak aşağıya düşerken bana doğru hızla aşağıya inen Pegasus'a baktım.

Yere çalışma korkusu tüm bedenimi sarmıştı ki Pegasus bana yetişti.

Beni geri sırtına aldığında oldukça aşağıya inmiştim.

Biraz daha aşağıya inmiş olsaydık ağaçlara çarpacaktık.

"Üzgünüm ama o lanet titanlar benimle oynuyor. Kendi sağlığımdan oluyorum ve elimden hiçbir şey gelmiyor." dedim.

Pegasus bu dediğim ile titanlara sinirlenmiş bir şekilde ses tonu çıkardığında gülümsedim.

Başım hala dönüyordu ama dengemi yine sağlayabilmiştim.

"Tamam, artık iyiyim. Umarım daha fazla sorun yaşamadan gideriz." demiştim ki ağaçların arasında bize bakan o canavarı gördüm.

Pegasus'un daha fark etmediği belliydi.

"Pegasus, dikkat et!" diye bağırmam bir işe yaramamıştı. Geç kalmıştım.

Çember Kırılana Dek 2Where stories live. Discover now