Özür

2.5K 268 65
                                    

Otele geldiğimizde Metehan'a "Galiba benimle aynı odada kalmak istemezsin." dedim.

Metehan bana cevap vermeyince istemediğini anlamıştım.

Resepsiyona gittim ve resepsiyonun ardında oturmuş kadına "Good evening Madam. We want two single rooms." dedim.

Anlamı, "İyi akşamlar hanımefendi. Tek kişilik iki oda istiyoruz." idi.

"One minute please." diyen kadını kafamla onayladım.

"Ne dedi?" diye fısıldayan Metehan'a "Bir dakika istedi." dedim.

"Maalesef tek kişilik sadece bir odamız kalmış. İsterseniz iki yataklı odalarımız var." diyen resepsiyondaki kadın ile Metehan'a döndüm.

"Tek kişilik sadece bir oda varmış. İstersen ben tek kişilik odada kalayım. Sen de çift kişilik bir odada." dedim.

"İki yataklı bir oda varsa o da uyar." diyen Metehan'a "Tamam." dedim.

Sesimi düzenlemek için yalandan öksürdükten sonra kadına "İki yataklı bir odaya yerleşelim." dedim.

"Tabii, kimliklerinizi alabilir miyim?" diye soran kadının ardından kayıt işlemlerinin hepsini hallettik.

"Çok yakışıyorsunuz." diyerek gülümseyen kadına "Yanlış anladınız, biz birlikte değiliz." dedikten sonra duraksadım.

Metehan'a göz ucuyla baktıktan sonra "O benim erkek kardeşim." dedim.

Kadın utanarak "Üzgünüm, yanlış anlamışım. İyi geceler." dedi.

"Sorun değil, iyi geceler." dedim.

Metehan ile asansöre doğru yürürken Metehan, "Kadın en sonda ne dedi?" diye sordu.

"Sadece iyi geceler diledi." diye yalan söylediğimde Metehan üzerine düşmedi.

Asansörün yanına geldiğimizde zemin katta olduğunu görüp "Şanslıyız." dedim.

Metehan hiçbir şey demeden asansöre bindiğinde canım yandı.

Benimle muhabbet etmeyecek kadar benden nefret etmesi canımı yakıyordu.

"Binmiyor musun?" diye soran Metehan'a "Sen çık, hemen geliyorum." dedim.

Metehan, "Peki." deyip asansörün kapısını kapatmak için düğmeye bastığında ona baktım.

İçinde; hayal kırıklığı, üzüntü, acı, özlem, çaresizlik gibi birçok duygu barındırıyordu.

Onu anlıyordum.

Daha doğrusu anlamaya çalışıyordum.

Ben de aynı kayıpları vermiştim fakat Metehan için her kayıbın önemi farklı olmalıydı.

Aksel onun bu yaşına kadar edindiği tek arkadaşı, ailesiydi.

Aksel'i benim yüzümden kaybetmişti.

Eğer bir anda ortaya çıkıp her şeyi berbat etmeseydim Perdesizler Kampında çok mutlu bir hayat sürüyor olabilirlerdi.

Bahsettiğine göre ailesinin ölmesi benim akrabalarımın suçuydu.

Bir canavar olduğumu da söylemişti.

Ailesini kim öldürdüyse o benim türüme aitti.

Titanlardan biri ailemin ölüm emrini verdi diye tüm titanlardan nefret ediyordum.

Zaten nefret edilmesi gereken kişiler fakat Metehan'ı böyle düşünce anlayabiliyordum.

Gözyaşlarıma hakim olamazken asansörün kapısı açıldı.

İçeriden çıkan adam bana baktı ve "Why is a cute lady like you crying?" diye sordu.

Sizin gibi şirin bir hanımefendi niye ağlıyor, diye sormuştu.

Aksanına bakılacak olursa İngiliz olduğu söylenebilirdi.

Adama ters ters baktım.

Her ağlayan kadına omuz olma bahanesi ile yakınlaşıp faydalandığını da söyleyebilirdim.

Niyetinin de iyi olmadığı gözlerinden belliydi.

"Bu sizi ilgilendirdiği zaman yanınıza geleceğim." dedim sinirle.

Adam sinirimi takmadan "Tam olarak ne zaman gelirsiniz?" diye sordu.

Sinirle Türkçe, "Anan seni geri yerine soktuğunda olabilir, it herif." diye söylendim.

Adam bana anlamayarak bakarken ikinci asansörün kapısı açıldı.

İçinden Metehan çıktığında önce bana sonra yanımdaki adama baktı.

Adamı sertçe ittirip yanıma gelince ona baktım.

Bir şey demesi için onu beklerken bir anda bana sarılınca ellerim havada kalmıştı.

Gözyaşları boynuma damlarken titreyen sesiyle "Özür dilerim. Özür dilerim, Alya." dedi.

Kalp çarpıntısını hissedebiliyordum. Hali berbattı.

Söyledikleri çok kırmıştı ve kaç kez özür dilese de o kırıklık geçmez.

Yine de bu olayları geride bırakmayacağım anlamına gelmiyor.

Çember Kırılana Dek 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin