Bölüm 1 :Kimim Ben?

680 98 311
                                    


İzbe sokakların, tanınmaz ve umursanmaz adamına ne kadar sürede ya da ne çeşit badirelerden sonra dönüştüğümü bile hatırlamaktan acizken şimdi yanımdan geçenlerin korkuyla karışık iğrenme bakışlarını ya da beni görünce çakmak gözlerini devirip ağl...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İzbe sokakların, tanınmaz ve umursanmaz adamına ne kadar sürede ya da ne çeşit badirelerden sonra dönüştüğümü bile hatırlamaktan acizken şimdi yanımdan geçenlerin korkuyla karışık iğrenme bakışlarını ya da beni görünce çakmak gözlerini devirip ağlamaklı yüz ifadesine bürünen çocukların ekşi mayalı yüzlerini umursayacağımı düşünüyorsanız ciddi problemleriniz var demektir. Bu hikâyede problemler benim etrafımda döner hatta problemin asıl kaynağı benliğim, vücut bulmuş haliyse bizzat kendimdir. Tahmin ettiğiniz gibi oldukça dar ve basit kalıplarda olan hayatımdaki tek rolüm olan şeyi size vermekten veyahut da paylaşmaktan son derece rahatsızlık duyarım. O sebepten aklınızdan bile geçirmeyin. Kendimi tanıtmadım, ah ne kabayım! Ben Gündüz. Gündüz Serbest.

Her insanın hayatında farkında olsun ya da olmasın bir kırılım anı olur. Öncesini bilemiyorum ama benimki muhtemelen birinin güç gösterisi yapmak için kafamda şişe paraladığı zamandı. Ayaklarımı sürüyerek bilmem kaç metredir ilerlediğim bu nahoş sokakta, hemen başımın sol yan tarafından akan kanı elimle bastırarak durdurmaya çalışırken kimse de çıkıp yardım etme talebinde bulunmadı. Hafızamı sıfırladığım ama bende bıraktıkları çağrışımı da asla silemeyeceğim yeni hayatımın ilk dakikalarından insanlara öfke duymaya mı başlıyordum yoksa düştüğüm kötü durum için kendime mi acıyordum şimdilik bilemiyorum. Belki de başıma gelen bu durumun da bununla bir ilgisi olabilir. Artık akan kırmızı sızıntı durmuş, altında ufak bir şişlik peyda olmuştu. Temeli alelade atılan bir bina gibi hızla yükselmek istediği, zonklamasından anlaşılıyordu. Belki de patlamak için zayıf bir anı kolluyordu belli mi olur?

Boşlukta süzüldüğünü düşündüğüm zihnim ceplerine alelacele doldurduğu birkaç anıyı usulca paylaşıyordu. İsmimi nasıl hatırladığımı merak ediyorsanız, o da bu anılardan ilki. Kulağımda halen aynı telaş ve acıyla bağıran, en az kendi iç sesim kadar tanıdık bir kadının sesiydi duyduğum. Serbest diye bağırıyordu Gündüz Serbest! Bu bendim. Kabul ediyorum, isim kulağa başta biraz garip geliyor ama alışması da hızlı oluyor. Buradan hatırlayamadığım pek değerli anne ve babama selamlarımı gönderiyorum. Umarım yaşıyorsunuzdur...Duyduğum sesin yardıma muhtaç olduğu ve benden yardım istediği o kadar belliydi ki. Muhakkak tanıdığım, bildiğim birine ait olmalıydı bu ses. Belki bir sevgili, belki bir eş ya da arkadaş! Her kimse ya da neye benziyorsa bu kadını bulup mutlaka yardım etmeliydim ama nasıl? Düştüğüm durum muhtemeldir ki bu deneyişten sonra olmuş olmalıydı. Her çeşit olasılık aklıma nüfuz ediyordu etmesine de bir bütünlük oluşturmasını sağlayacak köprüler bir türlü kurulamıyordu. Kalan her şey lanet bir kara delik tarafından çekilip yok edilmişti, her şey karanlıktı. Adımlarım artık bağımsız bir şekilde garip şekilli kaldırımda yürümeye devam ediyordu. Bu artık bilinçsiz bir hale gelmişti belki de şoktayım. Belki de ölmek üzereyim, neden kimse yardım etmiyor, neden herkes benden uzaklaşıyor?

Yanımdan ağır çekimde geçen çeşitli dükkanları yandan dikizlerken içerdekilerin de vitrinden bana baktıklarına şahit oluyordum ama herkes bana yardım etmemekte anlaşmış gibi oyun bozanlık etmemekte kararlı duruyordu. En son berber dükkanının dışarı atılmış kurulama teline ıslak havlular serilirken genççe biri bir şey soracak ya da diyecek gibi görünmüştü ne var ki o da içeriden gelen kabaca "İçeri gir, oyalanma!" bağırışından sonra bundan vazgeçti. Artık bedenim her geçen saniye daha yorgunlaşıyor, her adımı atmak bir öncekine göre çok daha meşakkatli hale geliyordu. Düşüp düşmemek arasındaki ince çizgide yalpalıyordum. Keşke beni bu hale düşürenler ödleklik etmeyip işimi bitirselerdi diye düşündüm. Belli ki bitik bir adamdım. Gözüm kapanırken önümde aniden beliren sarı renkte sanıyorum bir aracın üzerine bedenimi tıpkı zihnim gibi boşaltarak bıraktım. Ellerim ve alnımla vurup kulağıma çalınan tak sesi duyduğum son şey oldu. Her şey buraya kadardı sanırım, nihayet kurtuluyordum. Umarım ölüm anlatıldığı kadar zor ve sıkıcı değildir.

GÜNDÜZ SERBEST (Tamamlandı)Where stories live. Discover now