21. Bölüm

3.2K 255 9
                                    

Yiğit'le tanışmışken ekstra bir bölüm daha olsun diyorum. Ne dersiniz? Bakalım ilk diyalogları nasıl olacak?
Keyifli okumalar💜

BİRCE

Başımı arkaya çevirmemeliyim.

Düğünün bitmesine hala biraz daha süre varken kendi içimde bir savaşa tutulmuştum. Mor şemsiyeli adamla aramda birkaç metre olduğu gerçeği zihnimi soru yağmuruna tutarken içimdeki tanımlayamadığım bir his yüzünden Yiğit'in olduğu tarafa bakmak istiyordum. Oysa bu çok mantıksızdı. Hiç tanımadığım bir adamın olduğu tarafa bakmamak için neden irademle savaşmam gerektiğini pek anlayamıyordum. Bu yüzden başımı en yakın duvara vurmak isteyecek kadar kendime öfkeleniyordum.

"Bu dansı bana lütfeder misiniz?" diyen Mert'e bakarken de zihnimden bir sürü düşünce geçiyordu. Ve bunların hepsi Yiğit'le ilgiliydi.

Mert'e "Olur, dans edelim." derken bu yüzden çok da düşünmemiştim. Sonuçta dikkatimi başka yöne çekmem gerekiyordu. Yine de hiç tanımadığım bir adamla dans fikri o kadar da parlak bir çözüm müydü bilemiyordum.

Hiç tanımadığın bir adamı düşünmene ne demeli Birce? O çok mu parlak bir seçenek?

Mert'in elini tutup dans pistine yöneldiğimde verdiğim kararı sorgulamak için çok geç kalmıştım. "Dalgınsın." dedi Mert çalan müziğe uygun bir biçimde salınmaya başladığımızda. Herhangi bir cevap vermediğim için yeniden "Birce, iyi misin?" diye tekrarladı sorusunu. Ne ara bu kadar samimi olmuştuk?

"İyiyim, biraz yorgunum sadece."

Belimdeki elimin baskısı artarken "En yakın arkadaşının düğünü sonuçta. Yardımcı olmak eminim yorucu olmuştur." dedi. Cümlesini tamamladıktan sonra yüzlerimizin yakınlığını fark etmemle birlikte rahatsızlığım artmaya başladı.

Kendimi geri çekmeye çalışırken "Söz konusu dostlarım olduğunda yorulmam." dedim. Öyleydi gerçekten. Bahar ve Ceyda ailem gibiydi ve onlar için yapamayacağım şey yoktu.

"Sana sahip oldukları için oldukça şanslılar o zaman." dedi Mert yeniden. Açıkça benimle flört etmeye çalışıyordu.

"Bunu bilemezsin, henüz beni hiç tanımıyorsun." dedim ona cevap olarak.

"Seni daha yakından tanımak isterim." dedi açıkça. "Çok güzelsin. Eminim kalbinde böyle güzeldir."

Henüz tanışalı dakikalar olmuştu ve Mert'in bu kadar cüretkar oluşu canımı sıkıyordu. Beni biraz olsun tanımış olsaydı böyle ucuz iltifatların beni etkilemek yerine öfkelendireceğini bilirdi. Uzun boyu, geniş omuzları, parlak kahverengi gözleriyle Mert yakışıklı bir adamdı. Eh, benim için fiziksel görünüş hiçbir şeydi.

"İzninle, yerime geçeyim ben artık." Kibar görünmesine rağmen oldukça sert bir tavırla onu dans pistinde bırakarak masaya doğru yürümeye başladım. Zihnim zaten karmakarışıktı ve bunun üzerine aklımı karıştıran adamın arkadaşıyla flört edecek halim yoktu. Ayrıca curcunaları sevmezdim. Huzur ve sakinlik hayatımın en önemli yapıtaşlarındandı. Ancak şimdi bu iki kelimeden fersah fersah uzakta Türkiye'nin en zengin ailelerinden birinin yüzlerce kişilik düğününde mahsur kalmıştım. Bahar için. Yoksa böyle bir düğünün kapısının önünden bile geçmezdim.

Masaya dönerken Yiğit'le bakışlarımızın buluşması düğüne tahammül seviyemi en alt düzeylere indirdi. Neden bu adamı gördüğümde kalbim ritmini şaşırıyordu? Adamı hiç tanımıyorsun. Koşarak kaçmak istiyordum. Hem hissettiklerimden, hem de bir türlü bitmek bilmeyen bu düğünden.

Beni Sen İnandır (Tamamlandı)Where stories live. Discover now