3. Bölüm

4.8K 330 3
                                    

Yeni bölümden selamlarr💜 Keyifli okumalar dilerim😊

BİRCE

Alıştığım yatağımdan daha farklı bir yerde uyumam gerektiğinde genellikle tedirgin olur ve rahatsız bir uyku uyurdum. Oysa bu kez deliksiz bir uyku çekmiştim. İstanbul'da Bahar'la birlikte yaşadığımız evdeki odamda gibi hissediyordum. Bilirsiniz benim gibi birisi için tuhaftı bu.

Saat yedi sularını gösterirken hızlıca toparlanıp Emily ve Gabriel uyanmadan onlara güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Bir çeşit teşekkür jesti olacaktı. Hiç tanımadıkları bir insana karşılıksız yardım eden dünya üzerinde kaç kişi kalmıştı ki? Kahvaltı için hazırladığım omletlerim lezzetiyle meşhurdu. Bence güzel bir teşekkür için hoş bir fikirdi bu. Erken bir saat olduğundan mutfağın boş olduğunu düşünüp o tarafa doğru attığım adımlarım içeriden gelen ayak sesleriyle yarıda kesildi. Mutfağın kapısından içeride kimin olduğuna bakmak isterken Gabriel'in bakışlarıyla karşılaştım. "Bonjour Birce," dedi. Adımın Fransızca telaffuzuna alışmam zaman alacaktı muhtemelen. Yurtdışına çıktığınızda ilk değişen şeylerden biri isminizin seslendirilişi oluyordu. Her dile özgü tuhaf bir telaffuz duyabilirdiniz. Aynı şekilde Fransızca bir günaydınla kendisine gülümsedim.

"Erken uyanmışsın," dedi soru soran gözlerle. "Yorgunsundur, keşke biraz daha uyusaydın."

"Pek uykuya düşkün birisi değilim. Yeterince dinlendim, tekrardan çok teşekkür ederim." Galiba bu minnet duygum sonsuza kadar sürecekti.

"İşe gittiğim için bende çoğu zaman erken kalkarım," dedi Gabriel hazırladığı kahvaltının başına otururken. "Emily ise dersi yoksa öğlene kadar uyuyabilir." Bunu anlatırken bir yandan da gülüyordu.

"Sen ne iş yapıyorsun?" diye sordum Gabriel'in hazırladığı filtre kahveden alırken. "Emily hastanede tanıştığınızı söylemişti."

"Ortopedistim ben."

"Emily doktor olduğundan bahsetmemişti," dedim şaşkınlıkla. "Bir kaza geçirdiğinden ve hastanedeki tek İngilizce bilenin sen olduğunu söylemişti."

Gabriel söylediklerime güldü ve "Şimdi söyleyeceklerim aramızda kalsın." dedi. "Diğer doktor arkadaşlarım da biliyordu aslında ama Emily ile tanışabilmek için küçük bir yalan söylemiştim. Böylece tüm akşam onunla ilgilenen ben oldum."

"Sırrın bende güvende," dedim kararlılıkla. "Birbirinizi çok sevdiğiniz belli oluyor."

"Emily benim yaşam sevincim. Onunla birlikte hayat çok daha güzel ve eğlenceli." Emily'den bahsederken gözleri parlıyordu. Bu çok sık şahit olduğum ancak anlam veremediğim bir durumdu. Aşk konusundaki düşüncelerim arasında pek olumlu şeyler yoktu. İnsanın hayata başladığı zamanlarda genellikle karşılaştığı ilk aşk annesiyle babasınınki olurdu. Kendinize rol model alabileceğiniz bu ilk örnek benim açımdan pek parlak değildi. Daha sonra da belki platonik aşklarınız ya da hoşlandığınız başkaları olurdu hayatınızda. Şimdiye kadar beni yemek yapmaktan daha fazla heyecanlandırabilen kimseye rastlamadığım ve daha azı ile yetinmek istemediğimden hiç kimseyi hayatıma almamıştım.

Gabriel özel hayatımla ilgili herhangi bir soru sormadan "Birce, burada kendine uygun bir yer ayarlayana kadar kalabilirsin," dedi. "Bende bugün hastanede senin için biraz araştırma yapacağım yine de. Belki ev arkadaşı arayan birilerini bulabiliriz."

"Tekrardan teşekkür ederim." dedim. Sözle teşekkür etmek dışında şimdilik elimden pek fazla bir şey gelmiyordu.

Kahvaltıdan sonra Gabriel beni okulun yakınlarında bir yere bıraktı ve işine gitmek üzere yola çıktı. Bende okulumun yakınlarındaki yurtları dolaşıp okuldaki panolarda olabilecek ev arkadaşı ilanlarına bakacaktım. Başlangıç için gözüme makul bir fikir gibi gelmişti. Okulun yakınlarındaki yurtların ve apart evlerin internetten listesini çıkarmıştım. Maddi imkanlarım kısıtlı olduğundan kalacağım yerin uygunluğu kadar okula yakın olması da önemliydi çünkü ulaşıma fazla para harcamak istemiyordum.

Beni Sen İnandır (Tamamlandı)Where stories live. Discover now