20. Bölüm

3.3K 262 7
                                    

fezada Bu bölüm sana gelsin🤓 Uzun uzun Birce'yi okumuşken Yiğit'e de merhaba diyelim madem

BİRCE

Bize ayrılan masaya yerleşmeden hemen önce Ceyda gördüğü başka arkadaşlarının yanına uğrarken biz de Barış'la birlikte Bahar'ın anne ve babasının yanına uğramaya karar vermiştik. Süreyya teyze ve Ahmet amca tanıdığım en tatlı ve en güzel çiftlerden biriydi. Birbirlerine olan naif aşklarını onları yan yana görünce hemen anlayabilirdiniz. Ve Bahar'ın sevgiyle büyütülmüş aşk çocuğu olduğu her halinden belliydi. Baharlar ailecek Barış ve benim gibi ailesi dağılmış insanlar için hayret edilesi ve imrenilesi bir tablo oluşturuyorlardı. Bir ailenin içerisinde hissettiğim nadir zamanlardandı Demirbaş ailesiyle hep birlikte yediğimiz yemekler.

Sevgi dolu bir aileye sahip olmak her zaman özendiğim ve özeneceğim bir şeydi.

Onları selamladıktan sonra masaya doğru geçmeye yeltenirken gördüğüm bir suret zamanın durmasına neden oldu. Çok değil iki arka masada...

Yanlış görüyor olmalıydım! Olmazdı ya.

"Birce iyi misin?" diye soran Barış'ın endişeli sesi beni birkaç saniye kendime getirse de lavaboda elimi yüzümü yıkamaya ihtiyacım vardı zira halüsinasyon görüyor da olabilirdim.

"İyiyim," dedim Barış'ı rahatlatmak için oysa hiç iyi değildim. Nasıl iyi olabilirdim? Muhtemelen delirme emareleri gösteriyorum. "Ben lavaboya uğrayıp geliyorum."

Gördüğüm suretin olduğu yere başımı çevirmeden hızla kendimi kadınlar tuvaletine attım. Elimi yüzümü bol suyla yıkamak istesem de yapılı saçlarım ve makyajım aklıma gelince vazgeçtim çünkü gece daha yeni başlıyordu ve ben makyajı akmış bir zombi gibi görünmek istemiyordum. Yalnızca ellerimi yıkayıp anlamsızca aynayla bakıştığım birkaç dakika sonrası arkamda Ceyda'nın sesini duydum.

"Birce iyi misin? Barış uzun süredir burada olduğunu söyledi. Bende merak ettim."

"İyiyim." dedim dümdüz bir sesle. Gördüğüm yüzün gerçekliğinden emin olmadan hiç kimseye bir şey anlatmak istemiyordum.

"Hadi ama," dedi Ceyda tatlı bir sesle. Herhangi bir derdim varsa onu paylaşmam için beni cesaretlendirmeye çalışıyordu. "Ayvalık'tan tatsız bir haber yok, değil mi?"

"Hayır, herkes iyi merak etme."

"O zaman sorun ne? Seni tanımasam aşk acısı çekiyorsun diyeceğim ama bunun imkansız olduğunu biliyorum." dedi Ceyda merakla parlayan bakışlarla. "Dünya üzerinde senin kalbini kırabilecek bir erkeğin olmadığını düşünüyorum ve sana çok özeniyorum."

Ceyda'nın söylediklerine gülümserken aslında ruhumda bas bas bağıran bir yarayı görmezden geliyordum. Belki kalbim aşk yüzünden kırılmamıştı ama babamın beni terk edişi kalbimde ağır hasarlar bırakmıştı. Bense bu yaşımda hala bu yarayla yüzleşmekten kaçıyordum.

"Onlara bu fırsatı vermezsen senin de kalbin kırılmaz." Sesim kendinden oldukça emin çıkarken dışarıdan kim söylediklerimi duysa buna inanabilirdi. Hemen yan tarafımızda ellerini yıkayan kırmızı elbiseli esmer bir kadın göz ucuyla Ceyda'yla ikimize bakarken daha fazla konuşmak istemediğimden "Bahar bizi bekliyordur, nedimeler olmadan düğün başlamaz. Hadi gidelim." diyerek Ceyda'yı düğün alanına doğru sürükledim.

Umut ve Asya'nın da bizimle oturduğu masaya yerleştiğimizde düğün başlamak üzereydi. Utku ve Bahar'ın görkemli girişi nihayet gerçekleştiğinde gözlerimin dolmasına engel olamadan onları izledim. Gözlerimi onların üzerinden ayırmak istemiyordum çünkü hala girişte gördüğüm yüzle karşılaşma ihtimalim vardı ve ben... Ben buna hazır değildim.

Beni Sen İnandır (Tamamlandı)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum