VENT'ANNI -Måneskin

Artık kaçmak yok

Only Ones Who Know -Arctic Monkeys

Damiano

"Bekle Damiano,sana bir şey söylemem lazım." kaşlarımı kaldırıp alt dudağını ısararak ona döndüm. Kendini söyleyeceği şeye hazırlıyor gibi duruyordu o yüzden elimden geldiğince sabırlı durmaya çalıştım.

Ağzını açtığı anda stüdyonun kapısından Thomas dışarı çıktı "Damiano,Ethan beni dinlemiyor. Gelip haklı olduğumu söyler misin? Yok gitar solosu çok uzunmuş,götüm." dedi söylenerek . Ethan elinde bagetleriyle bize yaklaşırken " Götüne bu bagetleri sokunca görürsün. O şarkı bu kadar uzun bir soloyu kaldırmaz." diye ekledi.

Victoria onlara çaktırmadan elini benim elimden çekmiş ve benden biraz uzaklaşmıştı. Ona dönerek sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama bana sorun olmadığını ifade eden bir yüz ifadesi yaptı. Thomas ve Ethan bize bakıyordular.

Victoria onlara tebessüm edip aramızdan sıyrılarak stüdyoya girdi. Tam cesaretini topladığı anda Thomas ve Ethan onu bölmüştü ama ne söyleyeceğini de çok merak ediyordum. Sonunda kendi düşüncelerimden ayrılarak Thomas ve Ethan'a döndüm "Gelin bir bakalım."

Yaklaşık 2-3 saattir stüdyodaydık ve Victoria'yla hiç konuşmamıştık. Sadece arada ona baktığımda,onu kendiyle tartışıyorken buluyordum. Tek korkum ise söylemek istediği şeyi bir daha söyleme cesaretinde bulunamama ihtimaliydi.

Thomas "Benim gibi bir deha ile birlikte olduğunuz için. Karizma desen var,yetenek desen var,zeka zaten püfür püfür. Of bu dünyaya çok fazlayım." dedi gayet ciddi bir şekilde,deli. Ethan bir bageti Thomas'ın sırtına attı. "Bir insan oturduğu yerden kendini bu kadar nasıl övebilir,anlayamıyorum" dedi Thomas ona ters ters bakarken.

Victoria onları yüzünde bir gülümsemeyle izliyordu. Onu izlediğimi fark edince bana döndü. Bir elimu kaldırıp ona selam verirken o da bana göz kırptı. Demek ki aramızda sorun yoktu,yanlış mı düşünüyorum?

Leo bizi stüdyoda fotoğraf çekerken telefonu çalmaya başladı. Telefonun ekranına bakınca bize döndü "Stevie arıyor. Bekleyin hoparlöre alayım." Telefonu açıp hoparlöre alınca konuşmaya başladı "Hey,naber Stevie? Şuan herkes seni dinliyor bu arada." "O zaman selam çocuklar,ben iyiyim. Umarım sizdede durumlar iyidir. Bugün saat 8'de online bir röportaj yapacaksınız. Marcus'un gece programına çıkacaksınız. Rahat şeyler giyin ve bol bol albüm pr'ı yapın. Soruları önceden yollamayacağını söyledi ama rahatsız olduğunuz bir şey yaşanırsa soruları geçebilirsiniz ya da edit aşamasında orayı kesmelerini isteriz. Kısacası içinizi rahat tuttun ve beni haberdar etmeyi unutmayın. Sizi çok seviyorum ve güveniyorum. Görüşürüz." Bizde aynı anda "Bizde seni çok seviyoruz,bye bye." dedik.

Thomas oflayarak omzuma kafasını koydu "Ben istemiyorum ama. Off,bari İngilizce konuşmak zorunda olmayalım." Ethan yanımıza gelerek "Marcus İtalyan zaten. Umarım biraz farklı soru sorarda eğleniriz." dedi. "Zaten artık ne kadar sıkıcı olursa olsun bir şey değiştiremezsiniz çocuklar. En azından daha öğlen biraz dinlenin sonra hazırlanmaya başlarsınız." diye ekledi Leo ,elindeki fotoğraf makinesinden fotoğraflara bakarken. Sonra bize dönüp gülümseyerek "Hadi gelin." dedi elini Victoria'nın omzuna atarak. Onlar önden ilerlerken bizde arkalarından yürüyorduk.

Bahçeye çıkarken Victoria Leo'nun kolundan kendini kurtarıp bize döndü. "Pizza çağıralım mı? Leo sana hamburger de çağırabiliriz istersen,sabah canım çekti diyordun. Dam,Edgar,Tommy? Sizin içinde tamam mı?" Pizza her zaman tamamdı,üstünde ananas olmadığı sürece. Tanrı aşkına ananas ne yani,güzelim pizzanın üstünde. İsteyen ayrı yesin.

Salonda Thomas'la PlayStation oynarken aynı anda pizzalarımızı yiyorduk. Leo,Ethan ve Victoria bahçede yemeyi tercih etmişti. Thomas "Seni çok fena yeneceğim Dam." Histerik bir kahkaha atarak "Bundan önceki iki oyundada aynı şeyi söylemiştin. Çok heveslenme sonra kursağında kalıyor." Thomas hiçbir şey söylemeden oyuna devam etti bir süre ama sessizliğini bir noktada bozarak "Victoria'yla durumlar nasıl?" O an ki dikkat dağınıklığımı fırsat bilip gol atmıştı.