Yağmur

470 27 71
                                    

Victoria
Çantamın içinde bir kaç kıyafet ve sakinleştiricilerle Damiano'nun evine doğru gidiyorduk. Ona ne kadar uzunlukta sarıldığımdan haberdar değildim. Belki 5 saniye belki 1 saat. Zaman kavramım yıkılmıştı,neden bu kadar kötüleşmiştim, neden haplarımın bittiğini fark etmemiştim, neden hala kendime gelememiştim hala daha bilmiyordum.

Mayıs ayında olmamıza rağmen hava soğuktu ve yağmur vardı . Gece karanlığında çilenen yağmur,şehri aydınlatan ışıklar ve trafikte bekleyen arabalar vardı. Bazılarından müzikler, bazılarından oflamalar ,bazılarından kahkahalar duyuluyordu. Bizimkisi ise sessizdi, arabanın içinde olan iki ölü gibiydik. Ne deyeceğimizi bilemeden, ilk konuşanın kim olacağını bekliyorduk. Damiano sürekli bana bakıyordu, normalde bakmadığı bir şekilde. Sanki anlamaya çalışırmış gibi ya da endişelenirmiş gibi belki de kendine kızıyordu. Kendi içinde kendi mahkemesini kuruyordu. 'Giorgia nasıldı? İyi mi?' dedim çantamın kumaş parçasıyla oynarken. Sonra gözlerinin içine baktım, mahkemesi son bulmuş ve gözlerinde sakinliği cehennem ateşi sarmıştı. Histerik bir şekilde gülerek dudağını ısırdı, damarlarını görebiliyordum. Gözlerimi kapadım, pişmanlığın vücudumda hissettim. Sakinleşmeye çalışıyordu, dişlerini sıkarak 'Konuşmamız gereken konu ne Giorgia ne de başka biri,neden bu kadar kötüleştin ve ne zamandan beri böylesin? Endişeleniyorum Vic. Ben gelmesem neler olabilirdi farkında mısın?' sesi her kelimede daha çok alçalıyordu ve titremeye başlıyordu. Eliyle yüzümü okşamaya başladı. 'Bu akşam da Giorgia ile kalacaksan engel olmak istemiyorum.' dedim sadece. İçimde ona karşı bir öfke vardı, sindiremediğim olaylar vardı. Başkasıyla vakit geçirmesini kıskanıyordum, başkasına bakmasını kıskanıyordum. Duyduğu cümle karşısında yüzünün hissizleştiğini ve elini yüzümden çektikten sonra alt dudağını ısırıp başını salladı "Beni hep Giorgia'yla vurmaya çalışıyorsun. Sanki onunla vakit geçirdiğim için seninle olan ilişkimiz boka sarmış gibi hissettirmeye çalışıyorsun. Gerçekten yazık." Önüne döndü ve eve varana kadar bir daha bana bakmadı ve konuşmadı. Damiano'yu biraz tanıyorsam kendi içindeki konuşmaları az çok tahmin edebiliyordum. Beni suçluyordu olan her şey için ;ilişkimiz için,panik ataklarım için, gruptan uzaklaşdığım için daha doğrusu her şeyden uzaklaştığım için.
     Arabadan indikten sonra Damiano'nun evinin ışıklarının açık olduğunu gördüm. Damiano ceketini arabadan alırken,bana doğru dönünce 'Biriyle mi buluşacaktın? Eğer uygun değilsen gidebilirim. Belki yanlız kalmak isteyeceğin birileridir, yük olmak değil amacım gerçekten." Yüzüm ruhsuzdu,rol yapacak gücüm yoktu. Hiç bir şey söylemedi sadece yüzüme baktı "Dam cevap ver, sonsuza kadar susamazsın. Beni duymazlıktan gelmeyi bırak. Susarak bana daha çok acı verdiğinin farkındasın ve karşında kıvranmamı istiyorsun." dedim sinirle "Saçmalıyorsun yine." dedi karşılık olarak. Yüzü sakindi ve hiç bir duygusu belli olmuyordu,zaten karanlıktan yüzünü net göremiyordum. Yanıma gelip sadece kolumdan tutarak eve doğru ilerledi.

    Evin önüne gelince kapıyı çaldı, açan kişi Thomas'tı. Beni görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu 'Vic! Seni çok merak ettim. İyi misin?' Bana kocaman sarıldı, omzuna başımı yasladım. 'İyiyim.' Sonra Ethan'a döndüm yüzünü üzgün çocuklar gibi yapıp hemen bana sarıldı. Damiano arkamda hepsiyle sarılmamı bekledikten sonra kenardan geçip kendine bir bira döktü ardından koltuğa oturdu. Cebinden sigara paketini ve çakmağını masanın üstüne attıktan sonra başını iki elinin arasına aldı. Yorgundu, üzgündü ve bunu nasıl düzelteceğimi bilemiyordum. Hepimiz durmuş onu izliyorduk, Thomas ve Ethan koltuğun üstüne oturduktan sonra bu sefer hepsi kapının eşiğinde duran bana bakmaya başladılar. Koyu mavi koltukta üçü de oturup beni izleyince kendimi çok garip hissettim. Sonunda Damiano ayağa kalktı ve beni içere çekip kapıyı kapadı. Sonra koltuğa geri döndü ve kül tablasına sigarasını koyup geriye yaslandı. Thomas fısıldarcasına "Bu arada Dam az önce Giorgia geldi,sanırım telefonlarını açmamışsın . Bizde ne olduğunu anlattık,uygun olunca haberleşmenizi söyledi." Gözlerimi devirdim istemsizce,Damiano bana bakarak 'Telefonumun pili bitmişti, birazdan ararım." diyerek Thomas'a döndü. "E gelsene Vic kaç dakikadır orda duruyorsun,neden bu kadar geç kaldınız bu arada ?" dedi Ethan. Onlara doğru yaklaşırken " Trafik, trafik fazlaydı. Kaç saat oldu ki?"sonra koluğun tam kaşısında durdum.  Damiano 'Trafikde hesaplamamıza katılırsa 2 saati biraz geçer." diye ekledi. "Özür dilerim çocuklar,hepinizin düzenini alt üst ettim." Damiano dalga geçercesine gülüp havaya baktı sonra gözleriyle gözlerimin içine bakarak "Her zamanki şeyler, yeni bir şey yok. Daha büyüdüğünün farkında olmayan KIZ ÇOCUĞU ve her şey onun etrafında dönmediği için kızgın. Şaşırıyor musunuz gerçekten? Bu sorunun Victoria'dan çıkmış olmasına şaşırmış olamazsınız herhalde." Ayağa kalktı bana doğru yürümeye başladı, "Dostum hey, yapma. Abartıyorsun, ortamı germekten başka hiç bir şey yapmıyorsun." dedi Thomas, Ethan "Damiano az önce bir panik atak atlattı üstüne gitmesene" ama Damiano durmadı. "Ee Vic bir sonra ki sinir krizin ne zaman? Yanında olduğumuz için yine kızmayacak mısın? Boş vaktimi seninle değil, sevgilimle geçirdiğim için yine bana soğuk yapacak mısın? TABİ Kİ YAPACAKSIN,BENİMKİ DE SORUMU!? SORUMU BU,HA VİCTORİA!?' Gözlerimde ki yaşları hissediyordum. Damiano dibime kadar girmişti bana doğru eğilip "Yorulduk Victoria, senin etrafında dönmek zorunda olmaktan yorulduk. Senin dramalarını,entrikalarınıda istemiyorum." Ethan gelip Damiano'yu diğer tarafa çekiştirirken Thomas "Damiano pişman olacağın şeyler söylüyorsun." Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Duyduklarımı hazmetmeye çalışıyordum ama kaldıramıyordum." Bırakın onu, bırakın istedigini söylesin. Eee Damiano daha daha ? Bitmedi mi nefret kusman? Yetmedi mi sana? Az önce sana zarar gelmesine izin vermem diyordun. Herhalde kendini işin içine katmadın. Seni kıskandığımı düşünüyorsun,yanlış mıyım? Ününü,havalılığını ve tabi biriyle iliskide olmanı. Yüzüme bak Damiano,o kadar düşmedim. Ya kendine gel,ya da sikdir olup giderim bir daha ne sesimi,ne dramalarımı duyarsın." ona yaklaştım ve işaret parmağımı onun göğsüne bastırdım. "Biliyor musun? Sana bir iyilik yapacağım." Histerik bir kahkaha attım "Sikdir olup gideceğim."
Gözlerini devirdi " Yeter artık saçmaladığın geç otur ya da uyu." Kaşlarımı kaldırıp kafamı salladım. Çantamı aldım ve kapıdan çıkarken orta parmağımı gösterdim. Bu da benim son sözüm.

VENT'ANNI -MåneskinWhere stories live. Discover now