GİRİŞ

68 26 7
                                    

Kaç masal sığar bir hayata? Kaç son yazılabilir bu satırlara? Kaç dil hayat bulur sessizliğin arasında? Ve ben daha kaç savaş verebilirim bilmediğim bu topraklarda?

Elimdeki mızrağı yere attım ve hızla düşmanımın yakasına yapıştım. Ellerimin arasına aldığım boynundaki nabzını belirgin bir şekilde duyabiliyordum. Mavi gözleri soğuk ve belirsiz ifadesini koruyordu. Sanki az sonra ölecek olan o değilmiş gibi asi ve iddialı görünüyordu. Yerden beş santim yukarıda duran ayakları çırpınmıyordu bile. Kendini çoktan teslim etmiş gibiydi. Boğazını büyük bir güçle sıktım ve titreyen gözlerinin kapanmasını izledim. Ellerimi gevşettiğim gibi yere düşen bedeni son bir kez titredi ve ölümün sıcaklığına kapılıverdi. Kızıl saçları esen rüzgarda son kez savruldu ve ben öylece ona bakakaldım. Sevdiğim kadını öldürmüştüm. Tekrar... Bunun içimde yarattığı boşluğa karşı direndim ve ıssız topraklarda ilerlemeye devam ettim. Güneş bile benden nefret edercesine batmak istiyor gibiydi. Önce kızardı, sonra bozardı ve öfkeyle batıp gitti. Anlaşılan buradaki hiçbir şeyin bana tahammülü yoktu. Benim de çok şeye tahammülüm kalmamıştı ama bir umut yaşıyordum.

"Uyan!" Ah, harika yine başlamıştı. Dirençle gözlerimi açık tutmaya çalışırken, Manolya karşımda durup bana kıvrak bir gülümseme attı ve elime bir balta verdi. Bu hiç adil değildi. Daha ne kadar pisleşecekti bu iş? Baltayı aldım ve arkamı döndüm. Yapılması gereken belliydi. Ateş, Helena, Özge, Gizem, Bilgin ve Barış koşarak üzerime gelirken baltayı kaldırarak gardımı aldım ve ortalık kan gölüne dönene dek baltamı savurmaya devam ettim.

DÖNGÜ 3 / ZAMANIN MUHAFIZLARI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now