26-BİLİNMEYEN GERÇEKLER

10 3 0
                                    


"Buraya doğru gel." İlayda bu sesi tanıyordu. Bu Amara'nın sesiydi. "Amara, nerdesin?" diye bağırdı. Amara, "Sesime doğru gel İlayda ışığı göreceksin. İlayda bir adım daha atınca bembeyaz bir alanda buldu kendini. Etrafına bakınınca onu gördü ve hızla koşarak ona sarıldı. Savaş, İlayda'nın koşarak ona sarılmasını önce hayretle sonra büyük bir sevinçle karşılayarak ona sımsıka sarılmıştı.

İlayda'nın Savaş'ın boynuna doladığı kolları onu sımsıkı sararken bedenini Savaş'a yapıştırmıştı. Savaş'ın İlayda'nın sırtıda dolaşan elleri İlayda'yı o kadar rahatlatmıştı ki ağlamaya başlamıştı. Savaş kısık bir sesle, "Seni görmekte çok güzel." dedi gülümseyerek. O sırada Amara yanlarına gelerek, "Doğru yolu bulacağınızı biliyordum." dedi. İlayda etrafına bakındı ve "Neredeyiz? Şimdi ne olacak?" dedi. Amara etrafına bakındı ve "Bekleme alanındayız birazdan bir melek gelecek ve buradaki tüm varlıkların nereye gideceğini söyleyecek. Bazıları cennete gönderilir, bazılarının bitmemiş işleri vardır ve hayalet olarak kalmayı seçer. Kimileri yollarını bulamaz ve cehenneme geri döner ve kimisi de doğaya başka bir canlı olarak tekrar döner. Nadiren de sürgüne gönderilenler olur bu onların ruhlarını arındırmaları ve cennette yer bulmaları için bir fırsattır ama çok nadir olur." dedi. O sırada Barış yanlarına gelerek, "Senin gibi yani." deyince Amara başıyla onayladı.

İlayda'nın gözleri diğerlerini arıyordu. Çok fazla canlı vardı. Endişeyle etrafına bakındı ve "Diğerleri nerede? Kimseyi göremiyorum." dedi. Amara İlayda'nın koluna dokunarak, "Endişelenmene gerek yok burada kimsenin başına kötü bir şey gelmez. Birazdan isimleri söylenince ortaya çıkarlar." dedi. Barış, "Bize ne olacak Amara?" deyice Amara, "Sürgün en zorudur, katlanılmazdır ve çok uzun bir yolu vardır ama en sonunda ruh sürüklenerek bedenini bulur ve kaldığı yerden devam eder. İstediğiniz buydu ama çok acılı olacak." dedi. Savaş, "Cehennemden daha acılı mı?" deyince Amara, "Kesinlikle, hayır." dedi. İlayda, "O halde sürgün için nasıl seçileceğimizi düşünmeliyiz." dedi. Amara ciddiyetle, "Sürgün için seçilmezsin, sürgünü seçersin. Kim en acılı yolu seçer ki? Bu yüzden sürgün bir seçimdir." dedi. İlayda, "O zaman yapalım." dedi ve Savaş'ın elini tuttu. Amara, "Bekleyin." diyerek yanlarından ayrıldı.

Ayrıştırma başlamadan önce Amara kararları yetkili meleğe bildirmişti. Melek tek soru sormadan tamam demişti. Seçenekler sorgulanmaz sadece uygulanırdı. Amara diğerlerinin yanına gelerek, "Hazır olun yolculuğumuz birazdan başlayacak." dedi. Hepsi heyecanla bekliyordu.

O sırada bir ses yankılandı ve "Zamanın çocuğu, ateş topu, bilginlikle donatılan, güç ile var olan, çiçek açan, su ile aydınlatılan, kendine bile yabancı, acının kızı, barış yanlısı ve..." İlayda nefes alabilse şu an nefesini tutabilirdi ses onun adını söylemeden önce duraksamıştı sonra devam etti: "Zamanın muhafızı olmak için var edilen canlı uzun bir yolculuk içine girdin. Akina'daki görevini reddettin, zamanın çocuğunu yoldan çıkarıp günah işlettin, evreni birbirine kattın, kıyamete müdahale etmeye çalıştın, zamanı katıp karıştırdın ve yolundan saptın."

Ses yankılanıp, yankıları İlayda'nın kulaklarına çarptıkça ağlıyordu ve içindeki bu dürtüye engel olamıyordu. Yapabileceği hiçbir şey kalmamıştı. Bunların hepsi doğruydu. O kimdi ki evreni bu şekilde birbirine katabiliyordu?

"Sen Zamanın Muhafızı, evrenin yancısı, zaman yolcusu ve arayıcısısın. Sen kurtarıcı, bağışlayıcı ve koruyucusun. Sen bir gardiyan ve yolcusun. Yapman gerekenleri yaptın. Seçilmişleri bir araya getirdin ve onları korudun, kurtardın ve nerede olurlarsa olsunlar onları bulup bir arada tuttun. Onların hatalarını bağışladın, ruhlarını kurtardın ve kalplerine iyiliği, doğruluğu aşıladın. Sen su perisi adın gibi bir perisin aynı zamanda Zamanın Mutlak Gardiyanısın artık. Şimdi git ve yolunu bul. Bulduktan sonra bekle ve görevini yerine getir. Doğru bildiğin yoldan vazgeçme. Seçilmişleri bir arada tutmayı ihmal etme."

İlayda şaşkınlıkla gözyaşlarını silerek etrafına bakındı ve "Ben anlamıyorum, bunlar ne demek?" diye sordu.

"Suyun saflığı ve berraklığı, masumluğu ve hayat veren gücü ile kutsandın. Adın gibi bir peri oldun. Yaşam amacın saf iyilik, berrak doğruluk ve hayatta kalma içgüdüsüyle hareket... Kimliğin adındır, adın ise var olduğun kişi. Gardiyanlık ise nihai amacın, tutkun ve içindeki karanlık gücün. Kullanma zamanın gelene kadar içinde kalmaya devam edecek."

Ses yankılandı, yankılar dağıldı, dağılan her tanecik İlayda ve diğerlerini alarak uzaklara çok uzaklara attı. Ruhları galaksilerin arasından çıkıp geçerken nereye gitmesi gerektiğini biliyor gibiydi.

DÖNGÜ 3 / ZAMANIN MUHAFIZLARI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now