21-CEHENNEM

8 3 0
                                    


Kara bir duman.
Sinsi bir yılan.
Her yanı azap dolu,
Bir gezegende uyan.
Güneş doğmuyorsa,
Gün yoktur.
Şimşek çakmıyorsa,
Yağmur zordur.
Felaket seni bulmuyorsa,
Bil ki cehennem seni bekliyordur.

Önce ince bir sızı.
Sonra derin bir acı.
Şimdi açın umutsuzluk dolu bu kapıyı.
Bilin ki var olan görünecek.
Bugün, burada cehennem,
Sizin için uyanıp dirilecek.

Zifiri karanlığın ortasında Amara'nın okuduğu tuhaf şiiri dinlerken, kimse bir gün cehenneme kendi isteğiyle geleceğini düşünmüyordu. Umudu ardında bırakarak gözü kapalı bir karanlığa dalmak, bu akıl işi değildi. Sahi bu sapkın düşünce kimin fikriydi? Ateş, "Özge, eğer buradan çıkamazsak seni öldürürüm." dedi öfkeyle. Özge ise, "Zaten ölüyüz." deyince herkes yine derin bir sessizliğe gömüldü.

Derinden gelen acı dolu sesler, ince çığlıklar, korkunç fısıltılar, zifiri karanlığın içindeki herkesin ruhunu parçalıyordu sanki. Gizem fısıltıyla, "Amara, şimdi ne olacak?" diye sordu. Amara almadığı nefesini verirken, "Bekleyeceğiz." dedi. İlayda, "Neyi bekleyeceğiz? Biraz daha aydınlatıcı olabilir misin?" deyince Amara, "Ayrıntıları çok konuşamadık. Ben iblisin kızıyım. Ateşten yaratıldım ve cehennemde doğdum. Kesinlikle istediğim bir hayat şekli değildi. Şeytan olup dünyay gidebilirdim ama daha kutsal bir görev yapmak bir yere ait olmak istiyordum. Cehennemden kaçmanın bir yolunu buldum ve yolum Akina'ya düştü. Cehennemde yaşadığım tüm acı dolu tecrübeleri unutmayı seçtim ve bekçi oldum ama anılarım o gün ansızın geri geldi ve Özge hepimizin kurtuluşu için bir öneri sundu. Sizi cehenneme sokup cehennem meleğiyle anlaşma yapmanızı sağlayacağım işe yaramazsa buradan ikinci kez kaçıp sizi de yanıma alacağım ve yaşamak için başka bir gezegen bulacağız çünkü evreniniz yok oldu." dedi ve İlayda araya girerek, "Böyle bir ihtimal var mı?" diye sordu anlaşma yapamama fikri onu germişti. Özge, "Önce cehennem meleğiyle konuşalım. Belki ikinci ihtimale gerek kalmaz bile ve doğrudan cennete gideriz." dedi. Barış, "Neden olmasın? Sonuçta biz özellikle sen İlayda evrenin kötülüğünü istemedik. Aksine kurtarmaya çalıştık her ne kadar başaramasakta. Hatalar yapmış olabiliriz ama belki de affedilme şansımız vardır." dedi. Ateş, "Cehennemin önünde bu umut dolu konuşman pek işe yaramaz dostum. Sonumuz eninde sonunda burası olacaktı hepimiz bunu biliyoruz. Ama bugün buraya günah çıkarmaya da arınmaya da gelmedik. Akina'dan sadece bu yolla kaçabilirdik ve Savaş'ın lanetini de yalnızca bu şekilde ortadan kaldırabilirdik. İlayda'nın planlarını bozmasaydık burada olmamıza gerek kalmazdı. O zaten Muhafız güçlerini kullanarak bizi çıkaracaktı ve Savaş'ın lanetini o hançeri saplayarak değil de sadece biraz kanını akıtarak yapacaktı ama Savaş bey rahat durmamayı seçti. Ne adam! Cehenneme onu çıkarmaya geliyoruz. Kendisi ses bile vermiyor." dedi. Bir anda herkes susmuştu. Savaş'ın orada olmadığını anlamak çokta zor olmadı. O sırada karanlığın içinden biri göründü ve geldiği yerler kırmızı bir ışıkla aydınlandı.

Dört bacaklı, tuhaf suratlı, kolları olmayan ve göğüs kısmında kocaman göz olan bir şey yaklaştı ve "Amara yolunu bulmuşsun." dedi. Sesi neresinden çıkardığını anlamayan İlayda tuhaf bir şekilde karşısındaki yaratığı incelerken Amara, "Sanırım öyle oldu." dedi. Yaratık arkasını dönüp dört küçük bacağıyla yürümeyw başlayınca Amara onu takip etti. Diğerleri de peşine takılmıştı. Gizem, "Amara, bu şey ne?" diye sordu. Amara soğuk bir sesle, "Cehennem zebanisi, korkunç görünebilmek için bu görünümü seçti. Zebaniler insanları korkutabilmek için böyle oyunlar oynarlar. Gerçek görünümlerini kimse bilmez." dedi. Amara'nın sesindeki bıkkınlığı fark eden zebani, "Hoşgeldiniz." diyerek geri çekildi ve bomboş kırmızı alanda yedi kapı belirdi.

Kapılar siyah metalden yapılmış gibiydi. Tüm kapılar birbirinin aynısıydı ve hepsinin önünde tuhaf görünümlü zebaniler duruyordu. Dört ayaklı zebani de yerini aldı ve "Seçin bakalım, azaplardan azap beğenin." dedi. İlayda Amara'ya bakarak, "Savaş nerede olabilir?" dedi. Amara, "Cevaplar zebanilerde, ilk önce Savaş geldiği için bizden birkaç adım önde olmalı. Ona yetişmemiz gerekebilir." dedi. İlayda nefes alırken zebani sorusunu yeniledi ve herkes İlayda'ya baktı. İlayda, "Savaş neredeyse oraya gitmek istiyorum." dedi. Tüm zebaniler, "Zamanın çocuğu mu?" diye sordu aynı anda. İlayda başını evet anlamında sallayınca zebanilerden biri siyah bir dumana dönüştü ve fısıltılar arasında, "Beni takip edin, en şiddetli acıların olduğu cehennemin en karanlık diyarına kadar size eşlik edeceğim. Orada göreceğiniz işkenceler sizin için harika birer ceza olacak. Hazır mısınız?" dedi.

Herkes korku ve dehşet içinde yutkunurken İlayda titrek bir sesle, "Evet." dedi. Sağdan ikinci kapıya doğru gittiklerinde Gizem, "Demek ki sağa giden yol doğru yol olmuyormuş." diye fısıldadı. Barış, "Gizem sırası mı?" deyince Gizem alt dudağını ısırarak sustu ve Barış'ın elini tuttu. Bir ruh olduğu için hiçbir şey hissetmeyeceğini düşünüyordu ama tuttuğu eli çok net hisaediyordu. Kara duman, "Burada tüm hisleriniz bin kat daha etkilidir böylece acıyı ve kederi bin kat daha fazla çekebilirsiniz." dedi. Gizem düşüncelerinin duyulduğunu anlayınca korkuyla yutkundu ve Barış'ın koluna yapıştı.

Kapıdan geçtiklerinde kendilerini bir mağaranın içinde buldular. Dar duvarların üzeri yılanlar ve türünü bilmedikleri zehirli böcekler ile doluydu. Yılanlardan biri Barış'ın üzerine atladı ve boynunu sardı. Barış korku içinde çığlık atınca yılan dilini zehriyle doldurdu ve boynunu sıkmaya devam etti. Gizem, "Bir şeyler yapın." deyince başının üzerine tüylü bir böcek düştü ve kafasına zehirli pençelerini geçirdi. Gizem acı ve dehşet içinde çığlık atınca Ateş Gizem'in başındaki böceği eliyle kavradı ve yere fırlatarak ezdi. Bilgin ise Barış'ın boynundaki yılanı yakalayıp sıkmıştı. Çözülen yılanı hızla yere fırlattı. Özge ayaklarının önüne düşen yılanı sertçe ezerken defalarca ayağını kaldırıp indirmişti. Açelya, Özge'yi omzundan tutarak, "Özge durabilirsin artık, şu an yeterince ölü." dedi. Özge, Açelya'ya yutkunarak baktı ve başını salladı.

İlayda koluna yapışan sürüngen böcekten kurtulmaya çalışırken Bilgin sülüğe benzeyen dev böceği çekmeye çalıştı ve böcekle birlikte duvara yapıştı. Duvar üzerindeki böceklerle birlikte Bilgin'i çekerken Helena onu ellerinden çekmeye çalıştı. Bilgin şaşkın ve dolu gözlerle, "Seni hep sevdim." dedi Helena'ya. Helena, "Hayır!" diye inlerken duvar çoktan Bilgin'i özümsemişti. Ateş, Helena'yı belinden zorla yakalayabilmişti yoksa o da aynı hızla gidecekti. Bilgin'den geriye acı dolu çığlıklarının yankıları kalmıştı. Helena duvara bakarken Ateş sadece, "Gitmeliyiz." diyerek onu çekiştirdi ve koşmaya başladı. Hepsi mağaradan koşarak çıkmaya çalışırken Amara ağır adımlarla ilerliyor duvardaki hayvanlara bakıyordu. Aklına bu böceklerin arasında geçirdiği yüzyıllar gelmişti. Diğerlerine bunu yapamazdı.

Amara, "Durun!" diye bağırdı ve "Bu taraftan." diyerek soldaki aradan girdi. Diğerleri geri dönerek Amara'nın gittiği yöne doğru ilerledi. Birden inanılmaz bir ışığa çıkmıştılar ve hepsi gözlerini tutarak yere düşmüştü. Karanlık mağaranın ardından bu ışık çok fazla gelmişti. Barış ve Gizem yerde acı içinde kıvranırken İlayda böceğin ısırdığı kolunu tutuyordu. Acısı geçmiyor katlanarak artıyordu. Hepsi zehirli yaratıklar tarafından hasar almıştı ve Bilgin'i kaybetmiştiler. İlayda acı içinde etrafına bakınca açık alanda olduğunu gördü. Sanki kuzey kutbunda bir yerdeydiler. Yer ve gök bembeyazdı ve boylu boyunca dağlar uzanıyordu önlerinde. Her yer alabildiğine aydınlık ve soğuktu.

İliklerine kadar işleyen zehrin acısını bastırıp on katı acı veren ve onları kesen bir soğuk vardı. Amara, "Burası soğuk cehennem, durmamalıyız yoksa burada yüz yıllarımız geçer." deyince İlayda acı ile inleyerek, "Devam etmeliyiz." dedi. Soğuğun acısından sızlayan vücutları yürümelerini zorlaştırıyordu. Ateş, "Burada yüzyıllarımı geçiremem." deyince vücudunda yaralar oluşmaya başlamıştı. Açelya, "Neler oluyor ona?" diye sorunca Helena, "Gücünü kullanmaya çalışıyor, soğuğa direniyor." dedi ağlamaktan kısılan sesiyle.

DÖNGÜ 3 / ZAMANIN MUHAFIZLARI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now