13.

1.5K 178 300
                                    

İçerideki insanlar büyük bir korku ve sessizlikle onlara bakıyordu. Bu mekandaki herkes Wonho'yu tanırdı, sonuçta buranın lideri o'ydu. Bu yüzden genç oğlanı öldürmekte tereddüt etmeyeceğini biliyorlardı, ama bu korkmalarına engel değildi.

O anda, orta yaşlarda olan bir adam panikle çığlık atarak buradan kaçmaya çalışmıştı, ama Wonho onu çok geçmeden vurmuştu. Bu sayede insanlar daha fazla korkmuş ve çıtını çıkarmamıştı, özelliklede Felix...

"Kanun adına dur!" Wonho şaşkınca sesin geldiği yöne baktı, Minho'nun ona doğrulttuğu silahı ve yanındaki kadınları görünce daha da şaşırmıştı. Gergin olduğunu çaktırmamak için güldü, "Hah! Beni durdurabileceğini mi sanıyorsun?"

Dedektif yardımcısı ona bir adım daha yaklaştığında, Wonho onu tehdit etti. "Eğer bir adım daha atarsan...onu öldürürüm!" 

Minho yutkunarak yerde duran gence baktı. Felix korkuyordu, çok korkuyordu. Yavaşça yaşlı gözlerini kapattı ve son duasını etmeye hazırlandı. Keşke Chan'ı dinleseydim... diye geçirdi içinden, ama son pişmanlık neye yarardı ki?

"Hiç sanmıyorum, ölen kişi sen olacaksın." Wonho, kafasının arkasında hissettiği tabancayla sertçe yutkundu. Etrafı sarılmıştı.

Felix duyduğu sesle gözlerini açtı ve hemen Wonho'nun arkasında duran Chris'e baktı. Sadece sessizce "Chan..." diyebilmişti.

Wonho'nun teslim olmaya niyeti yoktu, bu yüzden çevik bir hareketle arkasına dönerek dedektife yumruk atmaya çalıştı, ama Chan eğilerek onu bacağından tutup yüzüstü bir şekilde yere yatırmıştı. Kalkmaması için bacaklarının üstüne oturdu ve ellerini kelepçeledi. 

"Seni pislik..!" Wonho dişlerinin arasından tısladı ve kelepçelerden kurtulmaya çalıştı, ama boşunaydı. Kafasını yerden kaldırmaya çalıştığında Chan onu saçından tutup tekrar ve tekrar yere vurdu, böylece ağzı burnu kan içinde kalmıştı. Kulağına eğildi ve "Susma hakkına sahipsin." dedi korkunç bir sesle. Ardından yere düşen silahı aldı.

Herkes olduğu yerde kalakalmıştı, arada kaçmaya çalışan kişiler olsa bile Minho ve Taehyun silahlarıyla onlara engel olmuştu. Hepsi hapse girip cezasını çekmeyi hak ediyordu.

Kapıdaki iri bekçi içeriden gelen sesleri ve müziğin kesilmesini çoktan fark etmişti. Bu yüzden içeriyi gizlice izlemeye karar verdi. Wonho'yu ele geçirmişlerdi bile. İlk başta kaçmayı düşünmüştü ama buradaki paraların başka ellere geçmesine izin veremezdi.

Silahıyla beraber kapıyı sertçe tekmelemesiyle herkes ona dönmüştü, ortam gittikçe geriliyordu. "Çabuk bırakın onu." Chan'ın gözlerinin içine bakarak emir verdi.

Chan'da tehditkar bir şekilde silahını ona doğrulttu, "Hatırlatırım benimde silahım var, suçunu kabullen ve teslim ol!" Minho'da aynı şekilde silahını iri adama doğru tuttu. O sırada Felix ise, hala yerde durarak üstündeki şoku atmaya çalışıyordu. Sadece titriyordu ve korku dolu gözleriyle olanları izliyordu. 

Telaşlanan adam sertçe yutkundu, "Madem öyle...en azından biriniz öleceksiniz!" Gözlerini Felix'e çevirdiğinde Chan, onu vuracağını anlamıştı ve buna izin veremezdi. 

Hızlıca Felix'in önüne atlayıp tabancayla tetiği ona doğru çekse de, adamda vurulmadan önce aynısını yapmıştı. Bu yüzden kurşun Chan'ın omzuna isabet etmişti.

Chan omzundaki acıyla yere düşüp inlediğinde Felix çığlık attı, hepsi onun yüzünden olmuştu. "C-chan!"

Minho ve Taehyun'da ne yapacağını şaşırmıştı. "Taehyun, adam ölmüş mü diye kontrol et!" Minho öğrencisine emir verip Chris'in yanına koştu. Chan nefes nefese kanayan omzunu tutarken Felix ağlıyordu. "Özür dilerim! Ç-çok özür dilerim!" 

Night || ChanLix ✔️Where stories live. Discover now