6.

2.2K 258 114
                                    

Chan derin bir nefes alarak söze başladı, "Direkt konuya geçeceğim. Arabanı denizden çıkardık ve dediğin gibi gerçekten üst bir modeldi, daha önce hiç bu tarz bir araba görmemiştik. Onun dışında dikkatimi çeken birkaç şey oldu, kenardaki kutunun içinde duruyorlar."

Minho, Chan'ın izniyle kutuyu alarak masanın üstüne koydu ve açtı. Kaşlarını kaldırarak kutunun içindeki garip cisimlere baktı ve "Bunlar ne?" diye sordu. 

Felix, Minho'nun sevimli şaşkınlığına gülümsedi. "Size açıklamama izin verin." Akıllı telefonu eline aldı ve konuşmaya devam etti, "Bu benim kişisel telefonum. Yanımda taşıyabilir ve istediğim kişilerle nerede olursam olayım konuşabilirim, orman yada kamp alanı gibi yerler hariç. Onun dışında...fotoğraf çekebilirim, oyunlar oynayabilirim, arkadaşlarımla mesajlaşabilirim, onlarla görüntülü konuşabilirim veya film izleyebilirim. Ama muhtemelen çoktan bozulmuştur, sonuçta suya düştü ve telefonumun suya dayanıklılığı yok..."

"Yani...suya dayanıklı telefonlarda mı var?!" Minho, heyecanlı gözlerle Felix'e baktı. "Evet, benim zamanımda var." Genç oğlan telefonunu açmayı denedi, ama tahmin ettiği gibi açılmamıştı. Gerçi içinde çok önemli şeyler yoktu, sadece birkaç güzel fotoğraf vardı...

Telefonu bir kenara koydu ve eline AirPodsu aldı. "Bu size bahsettiğim ve sizinde baya merak ettiğiniz, AirPods. Bunun sayesinde telefondan çıkan sesleri sadece siz duyabilirsiniz."

"Ee...zaten sadece biz duymuyor muyuz?" Minho'nun kafası oldukça karışmıştı. 

"Uhm, nasıl anlatsam... Ev telefonlarında öyle. Aslında akıllı telefonlarda da öyle, ama insanlar bazen sesin daha iyi gelebilmesi için hoparlörü açıyor ve böylece ses dışarıya veriliyor. Bu nedenle konuştuklarınız başkaları tarafından duyulabilir."

Minho kaşlarını çattı, "O zaman hoparlörü açmasınlar?"

"Demek istediğim...kulaklık, yani AirPods daha iyi ses veren bir cihaz. Telefonların ses girişleri küçük, bu yüzden insanlar duymakta zorluk çekebiliyor, özellikle yaşlılar. Ayrıca dediğim gibi, telefon sadece başkalarıyla konuşmak için değil. Müzik falan da dinleyebilirsin ve bunu kalabalık ortamda yaparsan duyamazsın, ama kulaklık sayesinde kolayca duyabilirsin. Ve...şarkıyı duyan insanlar rahatsız olabilir, bu yüzden kulaklık takmak önemli. Umarım anlatabilmişimdir..." 

Chan, Felix'in ne demek istediğini anlamıştı ve bu yüzden kafasını olumlu anlamda salladı. "Anladım... Her neyse, AirPodsu geçelim."

Felix kutunun içine göz attı ve akıllı saati eline alarak açmaya çalıştı, çünkü bu saatin suya dayanıklılığı vardı, yani bir ihtimal olabilirdi. Genç oğlan gözlerini genişletti, "Açıldı!" 

Minho küçük bir çocuk gibi Felix'in dibine girdi ve ışık hızında konuştu, "Oha! Bakabilir miyim? Bakabilir miyim? Lütfen!"

"Sakin ol Minho. Bırakta Felix bize göstersin."

"Affedersiniz, bay Chris..."

"Adından anlayacağınız gibi bu bir saat, ama daha farklısı. Dokunmatik ekranı var ve sadece saati görmeye yaramıyor. Bunu telefonunuzla bağlayabilirsiniz ve bu sayede saat aracılığıyla insanlarla konuşabilirsiniz. Fotoğrafta çekebilirsiniz, ama kameranın pek kaliteli olduğu söylenemez. Ayrıca suya dayanıklılığı var, sonuçta yağmurlu havalarda da takılıyor, bu yüzden kolayca açılmış olmalı." 

Felix saati onlara gösterdi, "Tarihe bakabilirsiniz, 2021 yazıyor. Yani bu da benim gelecekten geldiğimi kanıtlıyor." 

Minho cidden şok olmuştu ve çığlık atmamak için zor duruyordu. Ama Chan, sakinliğini ve ciddiyetini korumaya devam etti, ne kadar şaşırmış olsa da.

"İnanamıyorum, s-sen gerçekten gelecekten geldin..." Minho şaşkınlıkla saçını kaşırken, Felix kafasını eğdi. "Evet öyle, ama buraya nasıl geldim bilmiyorum. Aklım almıyor..."

Chan sessizliğini bozarak konuştu, "Belki de bay Jaeyoon bize yardımcı olabilir?"

Bay Jaeyoon, çoğu kişinin gözünde kasabanın delisiydi. Evet, resmen herkes onun delirdiğini düşünüyordu. Kendisi şu anda 47 yaşındaydı. Sürekli kendi kendine icatlar yapar, teoriler üretir, geleceği gördüğünü iddia eder ve karısını geri getireceğini söyleyip dururdu. Bu yüzden kasabalılar tarafından biraz dışlanırdı, ama zararsız biriydi.

Minho kaşlarını kaldırarak ona baktı, "Emin misiniz..? Biliyorsunuz, o biraz-"

"Evet, tuhaf biri olduğunun farkındayım ama zeki de. Yaptığı birkaç çalışmaya göz atmıştım, bu konuda gerçekten iyi. Bize yardım edebilir diye düşünüyorum... Bence ona güvenebiliriz."

***

Felix nedense bir türlü uyuyamıyordu, sadece sağa sola dönüp duruyordu, ama uyuması lazımdı. Yarın, kasabanın delisi  diye bahsettikleri kişinin yanına gidiceklerdi. 

Minho, ona neredeyse her yeri göstermişti ve bir sürü kişiyle tanıştırmıştı, ama bu adamdan hiç bahsetmemişti. Bu yüzden merak ediyordu.

Felix, tuvaletinin geldiğini fark ederek yataktan kalktı ve odasından çıktı. Lavabo onun katında olduğu için şanslıydı. 

İşini bitirdikten sonra ellerini yıkadı ve lavabodan çıktı. O sırada, bir üst kattan gelen ışığa baktı. Sanırım bay Chris hala uyanıktı yada ışığı kapatmayı unutmuştu. Genç oğlan merakına yenik düşerek, sessizce merdivenlerden yukarı çıktı.

Odanın kapısı tamamen açık değildi, bu yüzden yavaşça sonuna kadar açtı ve içeriye baktı. Burası Chris'in çalışma odasıydı, oldukça büyük ve güzel dekorlara sahipti. 

Felix, masasında uyuya kalan Chan'ı görünce istemsizce gülümsedi ve sessiz adımlarla yanına geldi. Normalde çok ciddi bir yüz ifadesi vardı, ama uyurken gerçekten bir bebek gibi görünüyordu.

Onu uyandırmalı mıyım..?  diye düşündü Felix. Çünkü böyle kalırsa belini incitebilir ve üşüyebilirdi, ama uyandırırsada uykusunu kaçırırdı yada onu sinirlendirebilirdi.

Sessizce iç çekti, "Off, napsam ki?" 

Düşünürken etrafına baktı. Bu oda da iki tane koltuk bulunuyordu, belki de onu uyandırmadan koltuğa yatırabilirdi?



~~~

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, sizi seviyorum ♥

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, sizi seviyorum ♥

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu arada bu Jaeyoon :)

Night || ChanLix ✔️Where stories live. Discover now