8.Gün (2/4)

1.6K 196 132
                                    

-Bölüm yazdım uzun zaman sonra <3, hadi iyi okumalarr.
-Bu bölüm shigadabi vardır, haberiniz olsun 😘

Sekizinci gün, sabah saatleri, malum ikili marketteyken...
     İzuku ve Uraraka, okullarının biraz yakınında olan markete vardıklarında oranın önünde duraklamışlardı. Koştukları için nefes nefeselerdi...
Hem konuşup hem koşarak gelmişlerdi ve bu ne yazıkki haliyle ikisinide yormuş, yere yığılma isteği uyandırmıştı. Hatta Uraraka sırf bu yüzden niye İzuku'yu itiraz etmeden kabul ettiğini karamsar bir biçimde düşünmeye bile başlamıştı.

     İzuku hızlı hızlı nefes alıp birde biraz eğilince az çok kendine gelebilmişti. Duruşunu dikleştirdiğinde ise başı ile Uraraka'ya marketin girişini göstermiş ve heyecanlı heyecanlı gülümsemişti.

     Uraraka onun başını göstermesiyle yorgun argın yanına gelip üzerine doğru yığılınca ise göz devirip onu içeri sürüklemeye başlamıştı. Yarım saat ne kadar onlara fazla gelsede her an geçip gidebilirdi ve o, bunun olmasını kesinlikle istemezdi.

"İzuku-kun... aslında gitmeyede gerek yoktu..."
Uraraka'nın dediği ile kaşlarını çatarak bakmıştı ona İzuku. Ne demek gerek yoktu, e o zaman itiraz etseydi. Kendi başınada gidebilirdi o.
"Neyse hadi ne alıcaksak alalım."

Uraraka yorgun argın gene konuştuğunda baş salladı usulca kendisi. Gittiği bu marketi o kadar çok seviyorduki her gün okul çıkışı buraya uğruyor, sevdiği aburcuburları almadan gitmiyordu. Bugün ise gene aynı abur cuburları alıcaktı. Normalde sabah sabah almazdı ama şansına vakitleride vardı. Buda alması için bir fırsata dönüşmüştü. Hem o çoğu insanın kıskandığı bir özelliğe sahipti, 🌹 yiyip yiyip kilo almama 🌹 özelliğine.

İçeri adımını attığında ise Uraraka'yı sürükleyerek abur cuburların olduğu tarafa gitmiş ve mutlu mutlu seçmeye başlamışlardı. Sevdiği tüm aburcuburları seçtiğinde ise hemen kapması ve sımsıkı tutması bir olmuştu, sonra ise bi sırıtma oluşmuştu dudaklarında. Bu abur cubur sevdası o kadar fazlaydıki, abur cubur yiyebilmek için her şeyi yapabilirdi. Onsuz duramazdı...

Uraraka kendisini dışarıda bekleyeceğini söyleyip gittiğinde ise biraz duraklamıştı. Belki başka şeylerde alabilirdi? Evet evet, bu aldıkları yetmezdi. Burda sadece 5-6 tane abur cubur vardı. Bir üç tane daha alabilirdi bence.

     Rafları biraz daha karıştırmıştı İzuku, iyice bir abur cubur için bakınmış ve güzel bir yiyecek seçmeye odaklanmıştı. Artık nasıl odaklandıysa kapıdan içeri gelen biri simsiyah, biri bembeyaz giyinmiş gözlüklü o iki adamıda görememişti, görememeyi bırak, kendisine geldiklerinide hissedememişti...

     Aburcuburlarını seçtiğinde ise Uraraka'nın yanına gidebilmek için arkasını dönmüş, döndüğüne ise o iki siyah ve beyaz giyinmiş adamları tam karşısında görmüştü.

     Birisi, mavi saçlı gibiydi ve diğeride siyah saçlıydı. Mavi olan bakıştıkları gibi hemen bir elini, sadece 4 parmağı ile, boynuna sarmış ve ortamı dahada germişti. Bir diğer adam ise mavi saçlının ona yaptığıyla hemen onun belinden tutmuş ve ona mırıldanmaya başlamıştı. Olanları anlamadığından tam konuşacağı sırada ise o tanıdık sesi duymuştu..

"Kül olmak istemiyorsan haraket falan etme."

Bu Villain Shigaraki Tomuradan başkası değildi...

❥❥❥

     "YAAAA SEN KIZ MISIN YA. DABİ ALLAH CANINI ALMASIN YANLIŞ KİŞİ BU."
Shigaraki, tehdit ettiği İzuku'nun kız olduğunu bilmediği için gördüğü yüzle hemen kocişine dönmüştü. Evet kocişi, ona böyle sesleniyordu. Aslında başta dalga amaçlı diyordu ama, sonra dalga amaçlı olmaktan çıkmıştı...

     "Aşkım yemin ederim İzukuydu ya. Aurası onun gibiydi. Öldür gitsin kurtulalım."
"Öf Dabi Öf Dabi. Sivil kızı neyime öldüreyim ben crazy miyim?"
"Birde soruyor musun bunu. Öylesin tabikide. Tipine baksana banka soyan at gibi."
"Banka soyan at ne Allah'ını seversen."
"Ben ateistim."
"itiistim bin."

     "Biz Midoriya'yı arıyoruz Dabi. Bu marulu niye öldüreyim. Lazım değil bana."
"Öldür ya nolur nolmaz."
Shigaraki sinirle Kocişi Dabi'ye gene dönüp konuştuğunda Dabi o rahat tavrını sürdürmeye devam ediyordu. Nasıl bu kadar rahat oluyordu anlamıyordu. Kendisine İzuku diye yanlış kişiyi söylemişti ve şuan başları beladaydı. Ama yok, beyfendi hala laf dalaşı yapıyordu kendisi ile. Yok popişi. Bu kadar rahat olmamalıydı burda.

     Shigaraki Dabi'ye ölümcül bakışlarını attıktan sonra beni izle dercesine kendisine bakmıştı. Dabi ise bu bakış ile kendisini izlemeye koyulmuştu.

Shigaraki yavaşça elini İzuku'nun boynundan çektiğinde ise Dabi nolduğunu sorarcasına ona bakmıştı.
"Pardon ablacım 🤗, karıştırmışız biz seni başka biri ile. Şaka yapıcaktıkta birine. Sen kurban gidiyordun az daha 😅😅. Ama Polise dersen bunu yanlışlıkla değil bilerek kurban gidersin 🥰."
Shigaraki sahte bir gülümseme ile hemen İzuku'ya dönmüş ve konuşmuştu. Onun bu dediğini duyan Dabi ise ona katılmış ve baş sallamıştı. Aşkısı gene harika konuşmuştu.

     "Kociş gel biz gidelim, evde senle bir tur terlik atmaca oynayacaz  🤗🤗🤗."
Shigaraki sonra Dabiciğine dönüp dediği şey ile Dabi orada korkudan kala kalmış ve üçü boş boş bakışmışlardı. Sonrası ise malum, Shigaraki ve onun kocişi kaçmış, İzuku ise nolduğunu anlayacam derken ortada kala kalmıştı, kafasında bir sürü soru ile...

𝟏𝟎 𝐃𝐚𝐲𝐬 ¦ 𝐁𝐚𝐤𝐮𝐝𝐞𝐤𝐮 ✔️Donde viven las historias. Descúbrelo ahora