▪30▪

6.6K 381 40
                                    


_______

İftara dakikalar kala yeni bölümden merhabaa 👋

Keyifli okumalar <3

_________

"Celal abi çayım hazır mı?"

Kantin tezgahının arkasından elinde iki bardak çayla çıkan Onur elindeki çayları gösterdi.

"Bu seferlik çayını Celal abi değil de ben hazırladım. Bakalım onunkine uyacak mı?"

Bana uzattığı çayı alırken gülerek kafamı salladım.
"Müdür maaşı kesmedi kantin işine mi atıldın şimdi de?"

Tezgahın arkasını kantin kısımından ayıran yarım kapıdan geçip yanıma gelirken düşünüyormuş gibi yaptı.
"Aslında iyi fikir. Ama hayır şimdi sadece çay almaya geldim zil çalınca da senin de çayını almaya geleceğini tahmin edip sana da hazırladım." Boş bir masayı işaret etti.
"Gelsene şöyle oturalım."

O önden ben  arkasından gösterdiği yere yürüken "İçine mi doğdu geleceğim?" diyerek takıldım.

Sandalyesini çekip otururken ciddi misin sen der gibi baktı.
"Ya yaa malum oldu herhalde. Hazan, her tenefüs zilinde soluğu burada alıyorsun, tahmin etmemem ayıp olurdu. Tüm okul senin bir çay bağımlısı olduğunu öğrendi sanırım artık."

Çayımı masaya bırakıp tam karşısındaki sandalyeye oturuken göz devirdim.
"Abartıyorsun her tenefüste gelmiyorum bi kere."

Tek kaşını kaldırıp alaylı bir gülümsemeyle baktı. Tamam, abartmıyor olabilirdi ama her tenefüs gelmiyordum. Yani arada gelmediğim de oluyordu. Nadir olsa da.

"Nasılsın Hazan?"

Birden ciddileşen ifadesi ve ses tonuyla sorduğu soruyla durup birkaç saniye düşünme zamanı tanıdım kendime. Beni en son cuma akşamı o partiden çıkışımdaki pekte iyi olmayan halimle gördüğünü düşünürsek şuan ki ciddiyeti yerindeydi.

"İyiyim. Yani sanırım iyiyim bilmiyorum."
Masanın üstendeki çay bardağını elime alıp sıcağını avucumda hissederken gözlerimide bardağa dikmiştim.

"Anlatırsan rahatlarsın biliyorsun de mi?"

Bakışlarımı çaydan onun beni dikkatle izleyen mavilerine çevirdim.
"Rahatlar mıyım gerçekten? Bana sanki konuştukça hatırlayacak hatırladıkça da aynı şeyleri hissedecekmişim gibi geliyor."

Cesaretlendirici bir gülümseme yayıldı yüzüne.
"Genelde rahatlatır. Denemeden bilemezsin bir dene bakalım. Belki rahatlarsın." Kolunu kaldırıp bileğindeki kahverengi büyük kasalı spor saate baktı. "Ama şimdi zil çalmak üzere anlatmak istersen çıkışta dinlerim."

O cümlesini bitirir bitirmez çalan zille gülerek elini havaya kaldırıp zil sesinin yayıldığı yeri işaret etti.
"Hatta çaldı bile."

Soğumaya yüz tutmuş çayı elime alıp ayaklanırken ona anlatıp anlatmamak konusunda düşünceleydim. Ama onun da dediği gibi demeden bilemezdim değil mi? Kararlı bir şekilde gülümsedim.

"Belki de haklısın, denemeden bilemem. O zaman çıkışta konuşalım belki gerçektende iyi gelir."

O da masada duran ve yalnızca birkaç yudum alınmış çayını alıp kalktı. Elini biraz kaldırıp karton bardağın içindeki çayı salladı.
"Çaylarımız da buz gibi oldu ama çıkışta telafi ederiz artık."  Boş eliyle benim elimdeki bardağı işaret etti. "Onu da ver bana istersen ben atarım sen dersine git.

Bardağı ona uzatırken gülerek konuştum.
"Doğru söyle Celal abinin işini elinden almaya çalışmıyorsun de mi?"

Gülerek omuz silkti.
"Şimdilik sadece işin işleyişine bakıyorum."

Acı Tatlı AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin