"Saçmalıyorsun." Ensemi kavrayıp beni göğsüne yapıştırınca kollarımı beline doladım, sevgi ve ilgiye açlığım telaşsız gösterileri kusursuz sergilenen oyunlarla bağdaştırıyordu, yalanlar gerçeklerden sahiciydi şu noktada. "Sen bizim mucizemizsin oğlak, araftan kurtulduk sayende. Lanetimizi boğdun, kör kuyulara hapsettin. Sakın karartma günümüzü aydınlatan kalbini. Sehun uyanana dek abinim, babamın, annenim, arkadaşınım çünkü yaverlerin görevi gerektiğinde baş alfanın yerine geçmektir, senin ve oğlunun emrindeyim Oh Jongin."

"Sehun uyanacak mı?" Çenem göğsüne sürtünürken sorduğum soruyu cevaplamadan önce karnımı okşadı, babasının feromonları oğlumu canlandırmış ve dokunuşlara verdiği tepkilerin düzeyi hissedilir boyuta ulaşmıştı. "Uyanacak." dedi Chanyeol, sesi itirazlara kapalı olduğunu belli edercesine keskindi. "Baş alfam bizi sahipsiz bırakmaz, ona ihtiyaç duyduğumuzu bilir."

Dillendirdiklerim, susacaklarımın yapı taşları mayetindeydi. Zamanın akışına karşı koyamayan varlığımız usul usul normalleşiyordu; sabah ilk iş Sehun'un serumunu, sondasını değiştiriyor ve vücudunu temizliyordum, Baekhyun, Kyungsoo'nun mezun oluşunu, benim ise hamileliğimden dolayı okula devam edemeyişimi fırsata çevirerek eğitimini şehir merkezinde sürdürme kararı almıştı, Sehun kaçırılmadan evvel omegaların alfarla aynı şartlarda hayatlarını idame ettirmelerine dair adımlar attığından Chanyeol hemen gerekli işlemleri halletmişti ve gün boyu ev bana kalıyordu. Atarlı oğlağım genelde annemin yanındaydı, babamın yetmediği durumlarda ona yardım etmeyi kendine ilke edinen Kyungsoo, beni şaşırtarak bugün misafirim olacağına dair bir mesaj atmış ve dip not olarak eklediği kekin tarifinde bulunan malzemeleri toparlamamı tembihlemişti, eksikleri ona bildirmeliymişim. Neyse ki Chanyeol mutfak alışverişini atlamıyordu, iyice kapanan iştahımı açmak uğruna dolabı binlerce çeşit yiyecekle doldurmasını saçma bulsam da onu durdurmuyordum, kendi çapında benimle ilgileniyordu işte. Jisung hâlâ ortaya çıkmamıştı, aramalarım ve mesajlarım dönütsüz kaldıkça endişeleniyordum. Yeol ona ulaşmaya çalışacağı hususunda söz vermişti ve günlerdir etrafa haber salıyordu, bir müddet kafasını toplayıp geleceğine emindi fakat beni dizginlemenin tek yolu kuzenini arıyor gibi gözükmekti, pek umursadığını sanmıyordum.

Bebeğimi doyurmak için atıştırdığım meyveleri dolaba kaldırdığım sırada kapı tıklatıldı, Kyungsoo'nun geleceğini bildiğimden ellerimi kurulayıp mutfaktan ayrılarak koridora yönelmiştim. Atarlı oğlağımın canımın sıkıntısını geçireceğine inanışım adımlarımı hızlandırmamı sağladı ve kendimi Kyungsoo'nun sarılışına hazırladım ancak kulpu indirmemle beraber kapının itilmesi dengemi bozdu, duvara tutunmama kalmadan soğuk eller boğazıma sarıldı. "Merhaba Jongin." Baş parmağının baskısı nefesimi sekteye uğratıyordu, güvenliğimizden sorumlu alfalara seslenme çabalarım ikisinin de yerde uzandığını göründüğüm an sonuçsuz kalacak çırpınışlara dönüştü. Jongdae ellerini boynumdan ayırmadan ayağıyla kapıya vurmuş, dışarı ile kurduğum kontağı sınırlamıştı. "Sürpriz! Çat kapı gelişimi mazur gör. Şaşırtmayı severim." Boynumu çekiştirerek koridoru arşınladı, bakışları etrafı kolaçan ediyordu. "Hiç akıllanmıyorlar, senin gibi değerli bir omega yalnız bırakılmamalı. Neyse, bu aptallıklarınızı destekliyorum. Avımla arama girilmesinden hoşlanmam." Kıkırdadı. "Kyungsoo'yla bile paylaşmadığım özelliklerimi sıralıyorum. Neymiş? Şaşırtmayı seviyormuşum, avımla arama girilmesinden hoşlanmıyormuşum. Tekrarla." Boğazımdaki tutuşunu gevşetti, derin nefesler alıyordum. "Tekrarla!"

"Ben... Jongdae, anlamıyorum. Burada ne arıyorsun?"

"Seni." derken dilini dudaklarında gezdirdi bir kurt edasıyla, orbları fokurduyordu. "Lafımı ikiletme ve tekrarla!" Tırnağını şah damarımda hissedince, "Şaşırtmayı seviyor, avımla arana girilmesinden hoşlanmıyorsun." diye mırıldandım. "Güzel." Sesi hırıltılıydı, sürekli vücudumun farklı noktalarını tarıyor ve kaşlarını çatıyordu. "Jisung'un aksine iyi bir öğrencisin. Ona da anlattım, babama dokunursa seçtiğim ava şaşıracağını itinayla belirttim." Parmakları yine boğazıma sarıldı, baskısı giderek artıyordu. "Dinlemedi. Ne yaptı tahmin et."

Capricorn-Sekai [Omegaverse] Where stories live. Discover now