19. Bölüm..

126 8 1
                                    

Bölüm Şarkısı 'Evdeki Saat, Uzunlar'

Bölüm Şarkısı 'Evdeki Saat, Uzunlar'

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç..
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez.-Özdemir Asaf

***

"Kiraz, bu valiz kapanmıyor ya!"

Gülerek Feryalin yanına gidip valizin üstüne oturdum. "Şimdi kapatmayı dene minikkuşş"

Rahatça valizin fermuarını kapatınca ikimizde seslice kahkata attık. "Bu valizler üstüne oturmadan kapanmaz illa biri oturmalı üstüne."

Üç gün sonunda tüm her şeyi halletmiştik. Şimdi ise birkaç saat sonra İstanbulda olacaktık.

Heycanlıydım.

Hayır çok heycanlıydım.

Ama içim de burktu, hala ona ulaşamamıştım. Feryalden sadece yeni şarkılar atmış mı diye insagramına bakmıştım ama en son bana veda ederken söylediği şarkı vardı.

Ve onun üzerinden 1 hafta geçmişti. Videonun altında binlerce yorum vardı. Yeni video için herkes yorumlara abanmıştı. Ama hiçbir cevap yoktu Kalbimin Kayrasından.

"Kiraz! Hadi geç kalacağız!"

Hızlıca toparlanıp evden aceleyle çıktık.  Okul hız treni seferiyle götürecekti. Değişiklik olsun diye yapılmıştı. İlk kez trene bineceğim içinde ekstra heyecanlıyım.

Okula uğramadan direk istasyona vardık.
Küçük kalabalığın olduğu yerde Canın el sakladığını gördüm.

Yanlarında vardığımızda başımızdaki hoca sayım yapıyordu. 15 kişilik bir gruptuk.
Her sınıftan öğrenci vardı ama çoğunluk 3.sınıf öğrencilerinden oluşuyordu.

"Festival 3 gün sürecek ancak biz 1 hafta kalacağız. Geriye kalan günlerde istediğiniz gibi gezebilirsiniz. Haftaya bugün tekrar Ankarada olacağız bir aksilik olmazsa eğer. Otel festivalin yapılacağı yere çok yakın. Evet sorusu olan?"

Kimseden ses çıkmayınca hep birlikte biletleri verip yavaşça kocaman olan hız trenine bindik. Expres yolcu olduğumuz için 4 saat gibi bir sürede İstanbulda olacaktık. Muhtemelen saat 11 gibi orda olurduk.

İkili kabinlere geçtik. Biz Feryalle beraber kalacaktık. Sort çantalarını yerleştirip karşılıklı olan koltuklara oturduk. Beş dakika içinde kalkacağı duyurulmuştu.

"Ya çok güzel Kiraz! İlk kez trenle bir yere gideceğim!"

Gülümseyerek baktım. "Tren ayrı heycan yapıyor ona gidecek olmam ayrı heycan!"

"Kiraz, hemen gider gitmez mi ulaşacaksın?"

"Hayır, festivalden sonra gitmeyi düşünüyorum. Ama onun öncesinde belki çaldığı kulube gidebiliriz akşam ne dersin?"

Heycanım sesime yansırken Feryal neredeyse çığlık atacaktı.

"Ya! Bu muhteşem olur!"

İkimzde sevinçle birbirimize bakarken tren kalkmıştı. O sırada bulunduğumuz kabinin kapısı tıklatıldı. Kalkıp kapıyı açtığımda karşımda elinde tepsiye Can duruyordu.

"Kahveye ne dersiniz?"

Gülümseyerek baktım. "Muhteşemsin!"

Can kahveleri masaya koyduğunda Feryalin yanına geçtim. O da tam karşınıza oturmuştu.

"Merhaba, ben Can." Can elini uzatırken Feryale bende kupanın birini alıp kahveyi yudumladım. "Bende Feryal, memnun oldum tanıştığımıza ve teşekkür ederim buraya gelmeme yardımcı olduğun için."

Can kulübün başkanıyla yakın arkadaş olduğu için biza kolaylık sağlamıştı. Tabi birde Feryalin Dil okuması ayrıcalıklıydı. Bizde İngilizce görmüştük ama Feryal baya uzmanı, ekstra Korece ve Fransızcası da vardı biraz.

"Ne demek, her zaman böyle etkinliklerde iyi bir dil bilen kişiler bulamıyoruz." Muzihpçe gülümserken bende gülmüştüm.

Sohbet Fertal ve Van arasında devam ederken ben ilerleyen trenin penceresinden dışarıya bakmaya çalışıyordum.

"Neyse ben kalkayım." Can bize veda edip giderken hızlıca kalktığı yere oturup çantamdan kulaklığımı çıkarttım. "Bende tam aynı şeyi yapacaktım!" İkimizde kulaklıklarımızı takıp kafamızı pencereye yasladığımızda yolu izlemeye başladık.

Gözlerimi kapatıp şarkının nakarat kısmını mırıldanmaya başladım.

Uzunlar yanıyo' arabamızda
Bu ışık hepimize fazla, geceyi böler
Bilmem ne olabilir aramızda
Bu ışık ikimize fazla, arayı bozar

Gittiğimde beni neler bekliyordu bilmiyordum. Belki her şey büsbütün mahvolacaktı, belki de hiç geri dönüşü olmayan o yola girecektim.
Ne olursa olsun o yolun sonunda olduktan sonra tüm yollarım çiçek açardı.

Ona giden tüm yollar bahar bahçesiydi.

Feryalle beraber 4 saati hızlı şekilde geçirmiştik. İstasyona geldiğimizde hepimiz teker teker indik.

Bizim için gelen otobüse bindiğimizde sahil yolundan gidiyorduk. Denizi özlediğimi fark etmiştim.

Otobüsten indiğimizde karşımızdaki otele bakmadan arkamı otele dönüp deniz manzarasına odaklandım. Arabalar hızlı hızlı geçiyordu. Neredeyse gece olmuştu.

Kafamı gökyüzüne kaldırdığında yıldızları göremedim. Yanımda değillerdi. Şehrin ışıkları onları söndürmüştü.

Yine de onları Kayranın dediği gibi gördüm.

Tüm kalbimle gözlerimi açtığımda şimdi gözlerim parıl parıl olan yıldızları görüyordu. Yüzüme damlayan damlalarla gülümsedim.

Yıldızlar ve yağmurlar...

Ve İstanbul.

'Aç bana şehrinin ışıklarını Kayra, ben geldim. Hep geleceğim gibi yine sana geldim.'

***

LÜTFEN oy verip yorum yapmayı unutmayın..

Herkese kocaman sevgiler..

MelodiWhere stories live. Discover now