24.Bölüm...

117 9 1
                                    

'Bölüm Şarkısı: MFÖ, Sarı Laleler'

"Benim aklım fikrim sende,senin gelişinde,seni ne zaman göreceğim de,beni görür görmez ne diyeceğine

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

"Benim aklım fikrim sende,
senin gelişinde,
seni ne zaman göreceğim de,
beni görür görmez ne diyeceğine.."

Nazım Hikmet

***

İçim içime sığmıyordu.

İki gün öyle çabucak geçmişti ki..

Şuan kendimize küçük çanta hazırlıyorduk.

Az sonra Efecan bizi almaya geleceğini söylemişti.
Ellerim titriyordu, yüreğim titriyordu.

Onu görmek için çırpınan kalbim titriyordu.

"Hey Kiraz nere daldın! Mavi kafa gelmiş bekliyormuş bizi!"

Saçlarımdan ellerimi çekip kalbime koydum. Sakinleşmeliydi.

"Otelden ayrılacağını bildirdin değil mi?"

Ayağa kalktığımda çantamı ve valizimi elime aldım. "Evet, son ücreti de ödedim. Biletler alındı pazar akşamı için."

Gidemeden dönecektim. Her ne kadar bu durum kötü olsa da onunla geçireceğim son saatleri daha kıymetli yapıyordu.

Sabah çok erken vakitleriydi. Güneş yeni doğmuş denilebilirdi.
Aşağı indiğimizde Efecan'ın arabası otelin önündeydi. Siyah film şeridi canlarından içeri gözüküyordu. Efecan, bizim geldiğimizi görmüş olmalı ki inmiş elimizdeki valizleri bagaja yerleştirdi.

" Kızlar, Kayra da arabada. Biraz samimi davranacağını ona göre sarı cadı. Ve sen ön koltuğa geç, ben ısrarla arabayı sürmesi İçin Kayraya verdim. Feryalle zaman geçireceğim arkada falan diye."

Efecan soluk soluğa özet geçmişti.

Hayır hayır takıldığım nokta Kayranın yanında oturacak olmam değildi Kesinlikle(!)

Ben ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde Efecan baktığımda belimden iterek ön koltuğun kapısını açtı. İçerideki sıcak havanın yüzüme vurmasıyla, Kayranın kokusu da gelmişti.

Kontrol bende değildi bu saatten sonra.
Hislerime dem vuramamayı öğrenmiştim. Ama hareketlerini kontrol edebiliyordum buna karşılık. Tabi ki hayatımda son 1 ayda olanlar dışında.
Efecan kapıyı açıp hızlı bir şekilde beni ön koltuğa oturttuğunda şaşkınlıktan tek kelime edememiştim.

"Naber dostum! İyi iyi.. Ben biraz sevdiceğimin yanında oturayım!"

Saniyelik olarak konuşup kapıyı üzerimize kapatmıştı. Sadece belki bir dakika onunla baş başa kısıtlı bir alanda olmanın verdiği tuhaf hisle baş başa kaldım.

Sesini duymak yetmemişti, onu görmek istemiştim.

Şimdi ise onu görmekten çok daha fazlasını istiyordum.

MelodiKde žijí příběhy. Začni objevovat