39. Bölüm

866 61 53
                                    

Ediz

Gergindim. Özellikle Feride Hanım yanımızdayken bu gerginlik biraz daha artıyordu. Onlardan bir şey saklamak istemiyorum. Özellikle Yağmur'dan. İlişkimizin zarar görmesini ise asla istemiyorum. Bu yüzden bir an önce Cenk ile buluşup hikâyesini dinlemeliyim. Umarım düşündüğüm kadar karışık değildir.

Kapının önüne park ettim ve anahtarı çevirip arabadan indim. Yağmur da inince birlikte Feride Hanım'a yardımcı olduk.

"Tamam çocuklar durun. Ben iyiyim. Ayaklarım gayet sağlam." Gülüp geri çekildik. Kadına sakat muamelesi yapmıştık gerçekten. Kendisi yürüdü ve kapıya yaklaştı ama hemen içeri girmedi. Bana dönüp hoş bir sesle konuştu.

"Teşekkür ederim Ediz. Dün gece yardımların için ve kızımın yanında olduğun için." Gururum okşanıyor şu anda. Sırıtmam an meselesi olsa da Feride Hanım'a sadece gülümsedim ve "Önemli değil Feride Hanım. Siz iyi olun yeter. Bir şeye ihtiyacınız olursa her zaman buradayım." dedim.

Kafasını salladı ve "İyi günler Ediz." dedikten sonra evin kapısını açıp içeri girdi.

Arabama yaşlanmış duran Yağmur omzuma dokunup beni kendine çevirince odaklanabildim. Etkisi altına almaya çalışıyordu ve mimiklerimi dikkatlice izliyordu, ondan bir şey sakladığımı sezmişti. Malesef ki durumu tam öğrenene kadar gizlemeye devam edecektim. Gerçi öğrensem bile bunu ona söyleyen ben olmamalıyım bence.

"Sevgilim, yarın sabah bizim parka gelir misin?" Kollarını boynuma doladı ve sevimli sevimli gülümsedi. "Tabiki gelirim. Ne yapacağız peki? Okulu mu ekeceğiz yoksa?"

"Aslında hayır. Yani okuldan önce buluşacağız." Gözleri fıldır fıldır döndüğünden kafasında bir şeyler olduğunu anlamak zor değildi.

"Tamam güzelim de sabahın o saatinde buluşup ne yapacağız?" Derin bir iç çekti. "Küçük toplantı gibi bir şey, bizimkilerle falan."

"Ha, anladım. Tamam ben gelirim. Şimdi başka bir problemimiz var ama. Büyük bir problem." Kaşlarını çattı. "Ne?" Hınzırca güldüm. Belinden tutup onu kendime çektim, nazikçe dudaklarına dokundum, gülümsedi. "Mmm..." Ama hemen geri çekildi. "...baya büyük bir problemmiş Ediz. Beni öpmesen bir ağaç kesilirdi bugün ormandan."

"Yani o kadar küresel bir problem olmasa da seni öpmeyince kendimi eksik hissediyorum. Sanki o dediğin kesilen ağaçlar gibi oluyorum."

"Yazıkk! Kıyamam ben sana! Sen kesilme o zaman ben seni öperim hep." Dalga geçer gibi söylemişti aslında. "Süper!"

Geri çekilip üzerini düzeltti ve kapıya yöneldi. "Neyse daha fazla burada dikilirsem annem de beni kesecek Ediz. Bu yüzden seni seviyorum görüşürüz falan onlardan işte anladın bay!"

Güldüm. "Anladım anladım. Görüşürüz canım." O içeri girdi. Bende derin bir nefes verdim ve telefonumu çıkardım.

Ediz: cenk buluşmamız gerek abi

Cenk: her zamanki yerdeyim gel

Ediz: tamam yarım saate oradayım

YARIM SAAT SONRA...

Cenk ile önceleri sürekli takıldığımız hurdalığa geldim. Caner de bizimle gelirdi o malum olay olmadan önce. Neredeyse her şeyi burada paylaşırdık. İlk kavgamı bile burada bir sokak çetesi ile etmiştim.

Geceleri cips kola yapar kızlar hakkında konuşur, ailevi sorunlarımız varsa dertleşirdik. Şimdi o günlere geri dönmek isterdim ama bir yandan da olduğum yerden mutluyum. En azından hayatımda bir şeyler güzel gidiyor.

Köşeyi döndüğüm gibi her zamanki kırmızı arabamızın dibine oturmuş Cenk'i gördüm. Önünde içki şişeleri ile çok dağınık görünüyordu. Gözlerini zar zor açık tutuyor, sızmamak için büyük çaba sarfediyordu.

Yanına yaklaşıp oturdum. "Hoşgeldin kardeşim." Şişesini yere bıraktı. "Hoşbulduk kardeşim de senin bu hâlin ne?" Şişesini yeniden aldı ve tam kafasına dikecekti ki elinden kaptım. "Dur lan! Yeter! Ne kadar içtin sen böyle oğlum?! Leş gibi de kokuyorsun! Bırak!" Şişeyi sağıma koyup ondan uzaklaştırdım.

"Ya abi ben içmeyeyim de kim içsin lan! Ben içmeyeyim de kim içsin oğlum söyle!"

"Dur tamam sakin. Bana her şeyi bir adam akıllı anlatır mısın önce?" Önüne döndü ve yerden bir taş alıp sürtmeye başladı.

"Evlatlıkmışım işte abi. Evde babamın odasında tesadüfen kendim hakkında belgeler buldum, evlatlık verildiğime dair. Gürkan Haytan diye bir it ben küçükken beni getirip üvey anne babama vermiş. Bu çocuk kimin diye sorunca sadece kadının yani Feride Üner'in adını vermişler annemlere. Daha fazla soru sorarlarsa da öldürmekle tehdit etmiş şerefsiz! Annemler de bana bakmışlar mecbur."

"Dur abi! Lan! Sen Gürkan Haytan mı dedin?!" Şaşkınlıkla baktı. "Evet. Ne oldu? Tanıyor musun yoksa?" Dudağımı ısırdım.

"Malesef. Tanımak hiç istemezdim ama tanıyorum!" Doğrulup bana döndü. "Kim abi o it?! Adresini, numarasını ver evini basacağım! Küçük bir çocuğu anne babasından ayırmak ne demek görecek o!"

"Dur kardeşim dur! Gürkan Haytan, İlayda'nın babası. Yani Yağmur'un eniştesi." Şok geçirdi ve hemen ayaklandı. Bende onunla kalktım. "Sen ciddi misin abi? Beni eniştem mi götürüp başka aileye verdi yani şimdi?"

Ellerimi saçlarımdan geçirdim. İş gittikçe karışık bir hâl alıyordu. "Evet öyle oluyor bu durumda."

"Lan bu nasıl bir kansızlık! Ulan ben çıldırmak üzereyim! Yerimde duramıyorum şu an! Geberteceğim o herifi!" İleri geri yürümeye başladı.

"Ya abi o iş çok karışık. Bu Gürkan gençken Feride Hanım'ı seviyormuş. Ama Feride Hanım Serkan Bey'e yani Yağmur'un babasına aşık olmuş. Böyle olunca Gürkan da sırf Feride Hanım'a yakın olabilmek için kardeşi ile evlenmiş. Ama Feride Hanım kardeşi ile ilişkisini kesmiş Gürkan'dan dolayı. Gürkan Yağmur'u da Serkan Bey'in kızı olduğu için sevmiyormuş. Bu yüzden İlayda ve Yağmur da nadiren görüşebiliyorlarmış. Gürkan Serkan Bey'e de çok çektirmiş. Hatta onu ölüme mecbur etmiş. Sanırım seni de intikam almak için ailenden koparmış."

Son iki cümleyi hiç istemeyerek söyledim. Anlattıklarımı gözleri yaşlı dinledi ve sakince geri çekilip sert bakışlarını yere dikti.

Sinirle, gözünü diktiği noktaya bakmaya devam ederek konuştu. "Gürkan Haytan'ı geberteceğim!" Resmen burnundan soluyordu.

"Hayır sakın Cenk! Elini asla kana bulamayacaksın! Biz Yağmur ile Gürkan'ı hapse tıktıracağız! Hatta senin ailende gelip şahitlik yapacaklar mahkemede. Gürkan'nın seni zorla kendilerine verdiklerini anlatacaklar. Bizde Serkan Bey'in mektubunu delil olarak göstereceğiz ve kazayı cinayet şeklinde değiştireceğiz ."

Omuzlarından tuttum ve bana bakmasını sağladım. "Bana bak oğlum! Tamam mı?! Her şey düzene girecek Cenk! Toparla kendini!"

Sonunda bana baktı ve hafifçe kafasını sallayıp gözyaşlarını sildi. Sımsıkı sarıldım ve her zaman yanında olduğumu hissettirdim.

Çünkü biz ancak birlikte olursak bu engelleri aşabiliriz...

Bakalım Yağmur ve Feride Hanım Cenk'in gerçeğini duyduklarında neler olacak?

Patlamış Mısır | TextingWhere stories live. Discover now